|

Redhouse’un kayıp Türkçe sözlüğü bulundu

İngiliz bilgin Sir James William Redhouse’un 10 ciltten oluşan “el-Hazînetü’l-Azîziye fi’l-Lügati’l-Osmâniyye” adlı kayıp Türkçe sözlüğü bulundu. Şimdi eksik olan iki buçuk cildinin nerede olduğu araştırılıyor. Redhouse’un hayatı ve eserleri üzerine çalışan Dr. Harun Tuncer, ciltlerin en kısa sürede Latin harflerine aktarılarak dijital ortamda paylaşılacağını söylüyor.

Halil Solak
04:00 - 30/01/2022 Pazar
Güncelleme: 00:34 - 30/01/2022 Pazar
Yeni Şafak
Harun Tuncer
Harun Tuncer

Türkçe-İngilizce ve İngilizce-Türkçe sözlük denince ilk aklımıza gelen isim Redhouse. Çeyrek asrı aşkın bir süre Osmanlı Devleti’nde çeşitli görevlerde bulunan bu İngiliz bilginin 20 yıldan fazla emek harcadığı “el-Hazînetü’l-Azîziye fi’l-Lügati’l-Osmâniyye” adlı 10 ciltlik Türkçe sözlüğünün kayboluş ve bulunuş serüvenini İhanetle Sadakat Arasında James William Redhouse kitabının yazarı Dr. Harun Tuncer ile konuştuk.

Redhouse’un vefatıyla yarım kalan el-Hazînetü’l-Azîziye fi’l-Lügati’l-Osmâniyye adlı Türkçe sözlüğe dair bugüne kadar neler biliyorduk?
  • Sir James William Redhouse, 1865’te başladığı çalışmayı 1880’lerin başına kadar sürdürüyor. 120-140 bin kelimelik bir çalışma planladığını biliyoruz. Ancak Osmanlı Türkçesinde kullanılan 32 harfin sadece 14’ünü tamamlayabilmişti ve daha bu aşamada metindeki sözcük sayısı 60 bini bulmuştu. Yani şayet tamamlanabilseydi 140 bin kelimeye ulaşan, o vakte dek yapılan en büyük Türkçe sözlük olacaktı. 70 yaşına gelen Redhouse muhtemelen bitiremeyeceğini düşünerek Hazine için yürüttüğü çalışmalarını bıraktı.

LONDRA’DAN İSTANBUL’A

Sizce neden bıraktı?

Belki daha fazla ilgi bekliyordu; hem maddi hem de manevi anlamda. Redhouse, bu sözlüğü Osmanlılar için yaptığı bir “hayır eseri” ve “sadakat göstergesi” olarak değerlendiriyordu çünkü. Elimizdeki mektuplarına bakarak da böyle bir çıkarımda bulunabiliriz. Mesela sözlüğünün ilk dört cildini Osmanlı Devleti’nin tercüme işlerini yürüten Babıali Tercüme Odası’na, 5 ve 6. ciltleri ise ilk Türkolog ve lügat âlimlerimizden Ahmed Vefik Paşa’ya gönderiyor.

Yani ciltleri Osmanlı başkentine gönderiyor.
  • Evet, bu açıdan hedefi de belli aslında, bir an evvel sözlüğünün basılmasını sağlamak. Nitekim kendisi Londra’da dizdirip bastırdığı birkaç formayı örnek olarak göndermişti. Bunun son eseri olacağını düşünüyordu ve bir an evvel basılmazsa tamamlandığını görmeye “ömrünün vefa etmeyeceğini” söylüyordu. Biri yarım, geri kalan 4 cilt de kendisindeydi.
Peki neden yayınlanmıyor o dönemde?

Net bir bilgimiz yok ama kanaatim çok hacimli olacak bu sözlüğün alıcısının bulunmayacağı ve dolayısıyla da devletin böyle bir maliyetin altına girmek istememesi.

“BİR YERLERDE BEKLİYOR!”

Gelelim ciltlerin bulunması meselesine. Bu ciltlerden sadece biri elimizdeydi değil mi şimdiye kadar?

Evet, Medeniyet Üniversitesi’nden Doç. Dr. Şermin Kalafat 2015’te Londra’da, Royal Asiatic Society’de (Kraliyet Asya Cemiyeti) 4. cildi buldu. Bir makaleyle hem genel anlamda sözlüğe değindi; hem de nereden, nasıl oraya gelmiş olabileceğine dair yorum getirdi.

Peki siz nasıl bir yol izleyerek buldunuz diğer kayıp ciltleri?
  • Evvela 4. cildin bulunmasının benim için umut vaat ediciydi bir gelişme olduğunu söylemeliyim. Kalan ciltler de bir yerlerde birilerini mutlaka bekliyordur, diye düşünüyordum hep. Değerli bir bürokratımız ile bir gün sohbet ederken Redhouse çalıştığımı öğrenince, kayıp ciltlere dair bazı bilgiler fısıldadı kulağıma ipucu kabilinden. Ardından geçen yıl, bir yayıncı dostum, İstanbul’da bir kütüphanede başka bir konu çalışırken Redhouse’un kayıp sözlüğünün bir cildini gördüğünü, hatta dokunduğunu söyledi.

ARAYIŞIMIZ SÜRÜYOR

Heyecanlanmamak mümkün mü?

Tabii ben yerimde duramadım. Hemen kütüphaneye koştum ve sözlüğün bir değil, tam 6 cildinin bu kütüphanede olduğunu tespit ettim. Yani şu an Londra’da daha önce bulunan bir ciltle beraber artık 10 cilt sözlüğün 7 cildi elimizde. Sözlüğün kayıp ciltlerini tespit ettikten sonra, bizden önce değerli hocam Prof. Dr. Mustafa Kaçalin’in sözlüğü görüp aldığını öğrendik. Maksatları çalışmak, bitirebilirlerse de yayınlamakmış. Proje yöneticimiz Sadi Özgür ile birlikte hocayı ziyarete gittik. Projemizi aktardık; onun da hoşuna gitti. Kısmetse o da projeye destek verecek.

Şimdi eksik ciltlerin peşindesiniz herhalde?
  • Eksik olan ciltler 3, 6 ve Redhouse’un yarım kaldığını söylediği 10. cilt. Yani şimdi 2,5 cilt daha var peşinde olduğumuz (gülüşmeler). Arayışımız daha bir heyecan ve azimle sürüyor. Hem yurt içinde hem de yurt dışında baktığımız, taradığımız kütüphaneler var. Şimdi psikolojik olarak daha güçlü ve kararlıyız.

ÇEVRİMİÇİ OLARAK AÇILACAK

Peki şimdi biz bu sözlüğe ne zaman ulaşabileceğiz?

Wikilala.com’un sosyal medya hesaplarından çalışmayı dijital olarak paylaşacağımızı duyurunca projeye destek olmak isteyen pek çok insandan mesajlar aldık. Biz de bu kapsamda eldeki 7 cildi, kitle-kaynak yöntemiyle, yani teknik anlamda bu Osmanlıca metni çözebilecek yetkin “halk” desteğiyle Latinize edeceğiz. Sonrasında bir sistematik dâhilinde, Sadi Bey’in koordinatörlüğünde ve Hiperlink’in desteğiyle Kelime.com’a aktarıp çevrimiçi olarak herkese açmaya karar verdik. Bu sözlük, Redhouse’un “bir sadakat göstergesi” olarak Osmanlılar nezdinde Türk toplumuna bir hediyesiydi. Biz de bu hediyeyi toplumun entelektüel potansiyelini de kullanarak yine toplumun hizmetine sunacağız.

En büyük Türkçe alimi

Redhouse’un Türkçeye katkıları konusunda neler söylersiniz?
  • Bir Alman misyonerin henüz 1847’de belirttiği bir gerçek var: “Redhouse 19. yüzyılın en büyük Türkçe âlimi”! Henüz 1800’lerde Türkçe için 140 bin kelimeyi bulması planlanan bir sözlük çalışmasına girişmek büyük, çok büyük bir iş. Bugün bile İngilizcenin en temel sözlüklerinden birinde mevcut kelime sayısının 200 küsur bin olduğu düşünüldüğünde 140 bin kelimelik bir hazinenin bundan 150 yıl önce ortaya konması meselenin boyut ve ciddiyetini gösterebilir sanıyorum. Bir kere Redhouse’un bu çabası olağanüstü bir şey. Ayrıca 1850’lerin başında hazırladığı, aşağı yukarı 30 bin kelimelik Müntehabat-ı Lügat-ı Osmaniye’si de on yıllarca basıldı, durdu. 20. yüzyılda bile “isimsiz” basılıp duran Türkçe sözlüklerden biriydi.

Hâlâ Türkçeye çeviremedik

Reshouse Hazine’yi tamamlayamayınca American Board’un talebi üzerine Türkçe-İngilizce bir lügat hazırladı; elindeki madde başlarını bu sözlükte değerlendirdi. “Lexicon” diye bildiğimiz ve Osmanlıcayla ilgilenen hemen herkesin başvurduğu bu sözlüğü biz bugün hâlâ Türkçeye çeviremedik ne yazık ki…

#​Redhouse
#Harun Tuncer
#Osmanlı Devleti
#Osmanlıca
2 yıl önce