|
Danıştay’dan atamalarla ilgili şaşırtan takdir yetkisi kararı

Bugünkü yazımızda atamalarda idarenin takdir yetkisine ilişkin bölge idare mahkemelerinin birbiriyle çelişen kararları sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen bir kararı açıklamaya çalışacağız.


2547 sayılı Kanun’un 60/b madde hükmü içtihada açık değildir

Mecelle’de yer alan; “Mevrid-i nassda ictihada mesağ yoktur.” kuralı gereğince açık hükümlerin olduğu konularda yorum yapılması doğru değildir. Bu genel kuralı verdikten sonra konuya geçebiliriz.

2547 sayılı Kanun’un 60/b maddesinde; “Yükseköğretim kurumlarından, mahkeme veya disiplin kararları ile çıkarılanlar hariç olmak üzere herhangi bir nedenle kendi isteği ile ayrılan öğretim üyeleri başvuruları üzerine bu kanun hükümleri çerçevesinde kadro koşulu aranmaksızın tekrar ayrıldıkları yükseköğretim kurumlarına dönebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükme nereden bakılırsa bakılsın mahkeme veya disiplin kararları ile çıkarılanlar hariç olmak üzere herhangi bir nedenle kendi isteği ile ayrılan öğretim üyelerinin atama talepleri yerine getirilmek zorundadır ve idarenin bu konuda takdir hakkı yoktur. Nitekim metinde kadro şartı aranmaksızın şahsa bağlı kadro uygulamasının yer alması da bunun göstergesidir.


Konya Bölge İdare Mahkemesi’ne göre kanun maddesi idareye takdir yetkisi vermiyor

Konya Bölge İdare Mahkemesi’nce verilen kararda 2547 sayılı Kanun’un 60/b maddesinde yer alan hükümde idareye takdir yetkisi verilmediği ve idarenin bağlı yetki içinde olduğu belirtilmiştir.

Verilen kararda; “..Madde metninde, “dönebilirler.” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise de; cümle yapısı dikkate alındığında, bu ifadeyle idareye takdir yetkisi tanınmasının değil, görevlerinden kendi isteğiyle ayrılan öğretim üyelerine eski görevlerine dönme konusunda bir hak tanınmasının amaçlandığının anlaşıldığı, aksi yorumun, kanun koyucunun eski görevine dönmek isteyen öğretim üyelerinin görevine dönebilmeleri için kadro koşulu dahi aranmamasına ilişkin iradesine aykırılık teşkil edeceği, öte yandan, kanun koyucunun madde metninde ‘idarenin uygun görmesi halinde’ veya ‘hizmetine ihtiyaç duyulması halinde’ gibi bir ifadeye yer vermemesinin de bu yorumu desteklediği,” ifadesine yer verilmiştir.

Yine mahkeme kararında; “Buna göre, 2547 sayılı Kanun’un 60. maddesinin (b) fıkrasında, idareye takdir yetkisi değil, bağlı yetki tanındığının anlaşıldığı, Olayda; davacının mahkeme kararına ya da disiplin kurulu kararına istinaden kamu görevinden çıkarılmadığı, 08/03/2015 tarihinde kendi isteğiyle emekliye ayrıldığının görüldüğü, Bu durumda, ...... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü İdare Hukuku Ana Bilim Dalı’ndaki öğretim üyeliği görevinden kendi isteğiyle ayrılan davacının söz konusu görevine dönme istemiyle yaptığı başvuru üzerine, 2547 sayılı Kanun’un 60. maddesinin (b) fıkrası uyarınca bağlı yetkisi bulunan davalı idarenin davacının atamasını yapması gerekirken, Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı’nda öğretim üyesine ihtiyaç bulunmadığından bahisle başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.” ifadesine yer verilmiştir.

Bize göre bu karar isabetli olup, kanun metnine göre idare bağlı yetki içerindedir ve takdir yetkisi varmış gibi atanma taleplerini ihtiyaç gerekçesiyle reddedemez.


Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne göre kanun maddesi idareye takdir yetkisi veriyor

Konya Bölge İdare Mahkemesi aynı kanun metninde idarenin takdir yetkisi yok derken Ankara Bölge İdare Mahkemesi “İdarenin takdir yetkisi var” diyor.

Kararda; “…Kanun hükmünün değerlendirilmesinden, maddede öğretim üyelerine eski görevlerine dönme olanağı tanınmışsa da, maddedeki “kadro koşulu aranmaksızın” ibaresinin, her şart ve koşulda ilgililerin mutlak suretle eski görevlerine dönme konusunda idarenin bağlı yetki içerisinde bulunduğu şeklinde yorumlanamayacağının açık olduğu, idareye madde kapsamındaki her kişiyi göreve alma zorunluluğunun yüklenmesinin, hizmetin gereğinden fazla kişiyle görülmesi sonucunu doğuracağı, bunun da kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olmayacağının kabulü gerektiği, söz konusu ibarenin, ilgililerin atanmak istedikleri alanda hizmetlerine ihtiyaç bulunması halinde kadro koşulu aranmayacağı şeklinde yorumlanmasının kamu hizmetinin etkin ve verimli yürütülmesine uygun olacağı, diğer taraftan, 2547 sayılı Kanun’un 60. maddesinin (b) fıkrasının, idareye takdir yetkisi tanıdığının yargı kararları ile kabul edildiği, ancak, idarenin takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı, yetkinin kullanılması halinde gerçekleştirilen işlemlerin kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından yargı denetimine tabi olduğu,…” ifadesine yer verildiği görülmektedir.

Kanun metninde yer alan bağlı yetkinin takdir yetkisi olarak algılanması doğru değildir. Metnin doğruluğu veya yanlışlığı hatta kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olup olmadığı tartışılabilir. Ancak kanun metninden takdir yetkisi çıkarılması mümkün değildir.


Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu son noktayı koydu

Bölge idare mahkemelerinin vermiş olduğu farklı kararları Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu son noktayı Ankara Bölge İdare Mahkemesi kararları doğrultusunda koymuştur.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Bölge İdare Mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın, “2547 sayılı Kanun’un 60/b maddesi hükmü uyarınca göreve dönme istemleri hakkında idarelerin takdir yetkisi bulunduğu” doğrultusunda giderilmesine karar vermiştir.

Verilen kararın gerekçesinde; “Kanun hükmünün değerlendirilmesinden, maddede öğretim üyelerine eski görevlerine dönme olanağı tanınmışsa da maddedeki “kadro koşulu aranmaksızın” ibaresinin, her şart ve koşulda ilgililerin mutlak suretle eski görevlerine dönme konusunda idarenin bağlı yetki içerisinde bulunduğu şeklinde yorumlanamayacağı açıktır. İdareye madde kapsamındaki her kişiyi göreve alma zorunluluğunun yüklenmesi, hizmetin gereğinden fazla kişiyle görülmesi sonucunu doğurur ki, bunun da kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olmayacağı kabul edilmelidir. Bununla birlikte; ilgililerin atanmak istedikleri alanda hizmetlerine ihtiyaç bulunması halinde kadro koşulu aranmayacağı şeklinde değerlendirilmesinin kamu hizmetinin etkin ve verimli yürütülmesine uygun olacağı yadsınamaz.

Nitekim, 2547 sayılı Kanun’un (a) ve (b) fıkralarında 3676 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğe ilişkin TBMM Milli Eğitim Komisyonu raporunda, “3599 sayılı Kanun’un 1’inci maddesiyle 2547 sayılı Kanun’un 60’ıncı maddesinin (a) fıkrasına getirilen hüküm Bakanlar Kurulu’nda ve Yasama Organı üyeliğinde görevi sona erenlerin yükseköğretim kurumlarına dönmelerini sağlayan bir hükümdür. Bu hüküm idarenin takdirine yer bırakmamaktadır. Aynı madde ile 60’ıncı maddenin (b) fıkrasına getirilen hüküm ise idareye ihtiyacı ve dönecek elemanın daha önceki çalışmalarını değerlendirmek suretiyle bir takdir hakkı bırakan hükümdür.” denilerek maddenin gerekçesi belirtilmiştir….”

Danıştay’ın bağlı yetkiyi takdir yetkisi gibi düşünmesi ve verdiği kararı buna göre şekillendirmesi doğru olmamıştır. Her şeyden önce madde metninde yer alan kadro şartı aranmaksızın ifadesi dahi bunun açık göstergesidir. Danıştay’ın vermiş olduğu kararda MEB komisyon raporundan bahsetmesi ise başka bir garabettir. Madde gerekçesinde dahi takdir yetkisinden bahsedilmemesine rağmen komisyon raporunun son derece açık madde metninin yorumuna gerekçe gösterilmesi anlaşılamamıştır. Özetle bize göre Danıştay’ın vermiş olduğu karar doğru olmamıştır.

#Ekonomi
#Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu
#Ahmet Ünlü
6 ay önce
Danıştay’dan atamalarla ilgili şaşırtan takdir yetkisi kararı
Kamu yönetiminde bölüşüm sorunu ve çözüm yöntemi
Başıboş köpek sorunu nasıl çözülür?
Gazze yanarken Hac ve Umre
Fiîlî işgalden zihnî işgale kapitalizmin insanı ve hakikati yok ediş serüveni… 
Yeni anayasa tartışmaları ve siyasetin normalleşmesi