|

Afrika’da çember daralıyor

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye’nin terör örgütüne dünyayı dar ettiği coğrafyaların başında Afrika geliyor. Kıtayı küresel varlığı için önemli bir üs olarak kullanan örgüt, Türkiye’nin tüm kurumlarıyla ortak yürüttüğü siyaset sonunda Afrika’daki zeminini yitirmeye başladı. Afrika Uzmanı Gazeteci İbrahim Tığlı, 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle olan ilişkisini Yeni Şafak için değerlendirdi.

04:00 - 15/07/2022 Cuma
Güncelleme: 01:38 - 14/07/2022 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Afrika Uzmanı Gazeteci İbrahim Tığlı, 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle olan ilişkisini Yeni Şafak için ele aldı: Türkiye’nin Afrika’ya dair siyasetinde bazı değişikliklere gideceğinin işaretleri 2014’den sonra görülmeye başlansa da 2016’daki 15 Temmuz darbe girişiminin ardından bu farklılıklar ivme kazandı. FETÖ darbe girişiminin hemen ertesinde Ankara, kısa bir bocalamanın ardından Afrika ülkeleriyle ilişkilerinde daha merkezi bir yol izlemeyi tercih etti.

KURUMLAR UYUMU ARTIRDI

Türkiye, öncelikle yeni politikasının merkezine büyükelçilikleri koyarak kıtadaki elçilik sayısını artırırdı. Kıtadaki varlıkları daha önceye dayansa da Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar, elçiliklerle daha koordineli bir şekilde çalışmaya başlayarak devletin Afrika’da FETÖ ile mücadelesinde nüfuzunu artırdı. Türkiye, darbe girişimi sonrası kıtada tüm kurumlarının uyum içinde çalıştığı; elçilik merkezli bir politikayla daha fazla etkili olmaya başladı. Özellikle FETÖ’nün Afrika’da sahip olduğu eğitim kurumlarının Türkiye’ye devri konusunda Maarif Vakfı’nın yoğun uğraşları olduğunu ve örgütün eğitim alanındaki üstünlüğünü sona erdirdiğini söylemeliyim. Bunun yanı sıra Türkiye, darbe girişimi sonrası Afrikalılara kendini anlatmaya başladı. Daha öncesinde Afrikalılar, Türkiye’yi başka ağızlardan tanımıştı. Türkiye’nin kendini ve FETÖ ile mücadelesini anlatma çabası birçok Afrika ülkesinde karşılık buldu. Özellikle frankofon ülkelerdeki merkezi devlet yapısı sayesinde bu süreç hızlı ilerlerken eski İngiliz sömürgesi Anglofon ülkelerde biraz daha zaman aldı. Örneğin Senegal ve Etiyopya’da FETÖ tamamen etkisini yitirirken Nijerya ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde örgütün gücü azalsa da varlıklarını sürdürüyor. Nijerya’da siyasi olduğu kadar ekonomik anlamda da bağlarını kuvvetli tutan FETÖ, buradaki şirketlerin devlet üzerindeki nüfuzundan yararlanarak kendisine alan açıyor. Güney Afrika’da ise örgütün tarihi çok eski olduğu ve Türkiye dendiğinde yıllarca akla bu örgüt geldiği için ülke içinde büyük bir organizasyona sahipler. Fakat son yıllarda büyükelçiliğin diğer kurumlarla ortak çalışmaları sonucu FETÖ, buralarda dahi zorlanmaya başladı.

DİYANET VAKFI’NIN İŞLEVİ ÖNEMLİ

Bir diğer nokta da Türkiye’nin 2016 öncesinde Afrikalı ülkelerle kurduğu ilişkide insani yardımlar ana unsur olarak gösterilirken darbe girişimi sonrası Ankara, kıtadaki ülkelerle ekonomik iş birliklerini de artırma yoluna gitti. Ekonomide güçlü ortaklıkların kurulması, FETÖ konusunda da Türkiye’nin elini güçlendirdi. Türkiye’nin, FETÖ’nün Afrika’da zemin bulduğu sosyolojik tabanları onun elinden alma çabasının bir diğer unsuru da Diyanet Vakfı oldu. Vakfın din adamları aracılığıyla kıtada yürüttüğü dini diplomasi, örgütün Afrikalı Müslümanlar üzerinden elde ettiği istismar alanlarını boşa çıkarmaya başladı. Dini diplomasinin doğası gereği; örgütle mücadelede katkıların artarak devam etmesi için Diyanet Vakfı çalışanlarının sahada daha aktif olması gerektiğini düşünüyorum. Eğer Diyanet Vakfı, Afrikalı Müslüman halklarla daha samimi ve güçlü bir ilişki geliştirebilirse bunun sadece FETÖ ile mücadelede değil her alanda Türkiye’nin kıtadaki varlığını güçlendireceğine inanıyorum.

BAZI KITA DIŞI ÜLKELER ÖN ALMAYA ÇALIŞTI

Kıtada 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin artan görünürlüğünden rahatsız olan çevreler de var. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İran gibi ülkeler imkanları çerçevesinde Türkiye’nin kıtada attığı adımlara ket vurmak, engellemek arzusundaydı. Örneğin BAE, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde bir haber ajansı kurdu ve Türkiye’nin Afrika’daki tek haber kaynağı sayılabilecek Anadolu Ajansı’nın iki çalışanını çok yüksek maaşla kendi ekibine kattı. Bu adım bir anlamda Ankara’nın Afrika’daki medya varlığını azaltma çabasının sahadaki karşılığıydı.

SUDAN VE SOMALİ’DE KOLAY İLERLENDİ

Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Afrika’daki FETÖ yapılanmasına karşı en kolay başarı elde ettiği iki ülke Sudan ve Somali oldu. İki ülkenin de örgüte karşı Ankara’nın yanında yer alması, FETÖ’nün bu iki ülkedeki varlıklarını da kısa sürede sona erdirdi. Senegal ve Moritanya’daki örgüte dair okulların devrinde başta zorlanılsa da sorunlar kısa sürede çözüldü ve eğitim kurumları Maarif Vakfı’na teslim edildi.

HANGİ ÜLKELERDE VARLIĞI SÜRÜYOR

Örgüt, Türkiye’nin çabalarına rağmen Nijerya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kenya, Mozambik ve daha birçok ülkede varlıklarını korudu. Ancak Maarif Vakfı’nın yeni stratejisiyle FETÖ okullarının olduğu her bölgede Maarif de bir eğitim kurumu açarak örgütün etki alanını kısıtladı, FETÖ’ye rağmen orada var oldu. Bu da o ülkelerde Maarif’in tanıtılması adına çok doğru bir karardı. Örgüt, Afrika’daki eğitim kurumlarında ülkenin liderinin, bakanlarının ve milletvekillerinin çocuklarını burslu bir şekilde okuturdu. Onlara yurt dışı imkanları da sunar; bir anlamda eğitim diplomasisi uygulayarak devlet bürokrasisi içinde nüfuz alanı kazanırdı.

#FETÖ
#15 Temmuz
#Afrika
#İbrahim Tığlı
#TİKA
#Diyanet Vakfı
2 yıl önce