Direnişin simgesi: Rabia
- Twitter'ta paylaş
- Facebook'ta paylaş
- BiP'te paylaş
- Telegram'da paylaş
- Whatsapp'ta paylaş
- Pinterest'te paylaş
- Flipboard'da paylaş
- E-posta gönder
- Mısır siyasetinin köşe taşı: İhvan-ı Müslimin
- Ve Mursi Cumhurbaşkanı seçildi
- Direniş meydanı: Rabia
- Saatler içinde katliam
- Rabia Katliamı’nın simgesi: Esma…
Mısır siyasetinin köşe taşı: İhvan-ı Müslimin
Mısır’ın siyasal tarihinde önemli köşe taşları ve bu köşe taşlarını oluşturan önemli hareketler bulunur. Bu hareketlerin en başında ise Hasan el-Benna ve arkadaşları tarafından kurulan İhvan-ı Müslimin gelir. Yıllar içerisinde Arap-İslam coğrafyasının birçok ülkesinde etkili olmaya başlayan İhvan, Mısır’ın ve bölgenin en önemli aktörlerinden biri oldu. Radikalizmden uzak bir halk hareketi olarak yoluna devam eden İhvan, yıllar içerisinde Mısır siyasetinde etkili oldu.
2010’da Tunus’ta başlayan halk hareketi, 20 yıllık bin Ali yönetiminin sonunu getirirken, domino etkisi yapan gösterilerin başladığı bir diğer ülke Mısır oldu. 30 yıllık Mübarek rejiminin yıkılması ile sonuçlanan halk gösterileri, ülkede büyük bir değişimin ve dönüşümün ilk işaretlerini veriyordu. Bu değişim ve dönüşümün bayraktarlığını yapan grupların başında diğer gruplarla birlikte Müslüman Kardeşler geliyordu. Mübarek rejiminin yıkılmasının ardından Hürriyet ve Adalet Partisini kuran İhvan, Mısır’ın geleceğinde de öne çıkmaya başladı.
42 yaşında bir suikastte şehit edilen Hasan El-Benna'nın sözlerinden;
İslam dininin özgürlük, bağımsızlık ve hakimiyetten daha azına razı olmadığını onlara öğretin.Video: Gözlerimizin kilitlendiği meydan: Rabia
Ve Mursi Cumhurbaşkanı seçildi
2012’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Muhammed Mursi, ülkenin demokratik yollarla seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu. Hürriyet ve Adalet Partisi ise, Mısır parlamentosundaki çoğunluğa sahip oldu. 2011’de başlayan devrimle birlikte yeni bir sayfa açan Mısır, Cumhurbaşkanı Mursi ile birlikte devrimi tamamlayamaya ve ülkede istikrarı sağlamaya çalıştı. Ancak, ülke devrim sonrası da birçok siyasal krizle karşı karşıya kaldı. Özellikle 30 yıllık Mübarek rejiminin bakiyesi konumunda olan ve ülke siyaseti üzerinde vesayet oluşturmaya çalışan ordu, yargı ve medya, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin önünde büyük engeller oluşturdu. Ülke devrim ile birlikte yeni bir gelecek için adım atsa da, eski rejimin kalıntısı olan ve esas gücü elinde bulunduran bu yapılar Mursi yönetimine karşı büyük bir sorun olarak çıktı.
Devrime darbe...
Nitekim Mısır’da Mursi yönetimi birinci yılını doldurmaya hazırlanırken, ülkede sokaklar karışmaya başladı. Mursi karşıtı kesimlerin desteklediği binlerce kişi, 28 Haziran 2013’te Tahrir Meydanında toplandı. Temel hedefin ne olduğu ise kısa sürede anlaşıldı: “DEVRİME DARBE…” Olayların başlamasından kısa süre sonra Mısır ordusu Cumhurbaşkanı Mursi’ye istifa etmesi için 48 saatlik süre veren bir ültimatom yayınladı.
Sisi imzasıyla ültimatom
Genelkurmay Başkanı Sisi’nin imzasını taşıyan ültimatom için verilen sürenin dolmasına yakın 3 Temmuz 2013’te Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın etrafını kuşatan cuntacılar, Muhammed Mursi’yi tutukladı. Sisi, yanına aldığı destekçileri ile kameraların karşısına geçerek darbeyi duyurdu. Ordu-yargı işbirliği ile gerçekleşen darbenin ardından Cumhurbaşkanı Mursi taraftarları ise direniş için Rabia-tül Adeviyye Meydanında toplandı. Yüzbinlerce Mısırlı, ABD ve Batının ‘sessiz desteğini’ alan darbeyi protesto etti. Adeviyye meydanındaki gösteriler, ilk günden itibaren cuntacıların hedefinde yer aldı. Mısır ordusu ve güvenlik güçlerinin 27 Temmuz’daki saldırısında 200’ün üzerinde sivil hayatını kaybetti. Saldırılar nedeniyle 5 binin üzerinde sivil de yaralandı. Adeviyye Meydanı yakınında kurulan sahra hastanesinin yetkilileri, güvenlik güçlerinin gerçek mermilerle sivillere saldırdığını duyurdu.
Direniş meydanı: Rabia
27 Temmuz, saldırıların ilk ayağı oldu. Güvenlik güçleri etrafını kuşatmaya başladıkları meydandaki sivil halka saldırılarını sürdürdü. Mısır’ın İskenderiye başta olmak üzere diğer kentlerinde de benzer görüntüler yaşanırken, cuntacıların tavrı gittikçe sertleşti. Güvenlik güçleri, Ağustos ayı içerisinde de saldırılarını sürdürdü. Rabia-tül Adeviyye Meydanı’ndaki saldırıların en büyüğünün yaşandığı ve günlerce sürdüğü tarih ise 14 Ağustos 2013 oldu.
Mısır'daki binlerce barışçıl göstericinin maruz kaldığı Rabiatü'l-Adeviyye ve Nahda katliamları sırasında 10 saat içinde tamamı sivil bin 500 kişi öldürüldü, 10 bin kişi yaralandı ve 21 bin kişi tutuklandı. Güvenlik güçlerinin meydanda bulunan sivilleri rastgele öldürme görüntüleri, orantısız güç kullanımı, meydanda sabahlayanların kaldığı alanların yakılması, meydan dağılırken güvenli olduğu açıklanan geçiş noktalarında Mısırlıların hedef gözetilerek vurulması, uluslararası basına yansıdı.
Saatler içinde katliam
Çadırları yaktılar yıktılar
Mısır Cuntası, 11 Ağustos'ta sivil direnişçilere ültimatom verdi ve halkı meydanları boşaltmaya zorladı. 14 Ağustos günü asker, zor kullanmaya başladı. Mursi yanlısı göstericilerin çadırlarını yakan asker, yerleşimlerini de yıkıp geçti. Rabia Meydanı'nda birçok insanı katleden Mısır Ordusu, kefenlenmiş cesetleri de buldozerlerle ezip ateşe verdi.
Cami ateşe verildi!
Darbe karşıtlarına ev sahipliği yapan Rabia Meydanı'nda bulunan Rabia Camii Mısır güvenlik güçleri tarafından ateşe verilerek kullanılamaz hale getirildi.
17 Ağustos'ta çok daha acı bir olay yaşandı. Aralarında kadın ve çocukların bulunduğu 700 gösterici yanlarında cesetlerle birlikte Kahire'deki Fetih Camii'nde mahsur kaldı. Cami askerler ve baltacılar tarafından 24 saat boyunca kuşatıldı. Müslüman Kardeşler mensupları teker teker tutuklanmaya başlandı.
Rabia Katliamı’nın simgesi: Esma…
Kanlı saldırılarda İhvan yöneticisi Muhammed Biltaci'nin kızı Esma da hayatını kaybetti. 17 yaşındaki Esma, Rabia’nın simgesi haline geldi.
Müslüman Kardeşler mensuplarının önde gelen isimlerinden üst düzey yönetici Muhammed Biltaci'ni kızı Esma Biltaci Rabia Meydanı'ndaki darbe karşıtlarıyla birlikte protesto gösterilerine katıldı. 17 yaşındaki Esma, keskin nişancılar tarafından vurularak şehit edildi. Babası Muhammed Biltaci, kızının şehadetinin ardından kızının diğer şehitler gibi cennete gittiğini ve asıl kazanılması gereken hayatın o olduğunu ifade ederek gözyaşları içerisinde darbe yönetimine karşı direnişlerini sürdüreceklerini söyledi.
Baba Biltaci, arandığı için kızının cenazesine katılamadı. Yakalanan Muhammed Biltaci önce idama daha sonra müebbet hapse mahkûm edildi.
- 2015 yılında Ulusal İnsan Hakları Konseyi tarafından hazırlanan raporda Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye yapılan askeri darbe sonrası 30 Haziran 2013 ile 31 Aralık 2014 tarihleri arasında 2 bin 600 kişinin hayatını kaybettiği ifade edildi.
Mısır'daki darbede kızını kaybeden ve sonrasında cunta hapishanelerine mahkum edilen Biltaci, kızına bir mektup yazmış ve şu ifadeleri kullanmıştı:
Hocam, örnek insan, gözümün nuru kızım. Sevgili kızım, güzel yüzüne, güleç dudaklarına, ince duruşuna ve olgun karakterine iştiyakımın ne kadar olduğunu ancak Allah bilir. Buna karşı sabrı da ancak Allah verir.