Yıldıray Yanlı ve Hüseyin Ulusan tarafından 2014 yılının ocak ayında kurulan İmera, Karadeniz’in tozlu tarihinde kalmış, kimsenin el sürmediği kaybolmaya yüz tutmuş ezgileri, türküleri ve hikayeleri ortaya çıkarıyor. Yolculuklarında onlara eşlik eden Merve Büyüktaş ile coğrafyanın otantik yapısı içerisinde müziğini evrenselleştiriyorlar. İlk albümleri Ena’dan 3 yıl sonra Dio albümünü yayınlayan İmera, yapay şivelerin Karadeniz müziğini yozlaştırdığını söylüyor ve “Genel olarak söylemek gerekirse bu tür yaklaşımlar bölgemizdeki eserlerin yozlaşmasına ve yanlış tanıtılmasına neden oluyor. Galiba bu şive konusu Karadeniz’in kaderi haline geldi. Biz ve bizim gibi bölge sanatçıları ne kadar ön planda olursa şiveyi yanlış kullananlar hata yaptıklarının o kadar farkında olacaklardır” diyor.
İmera Müzik Grubu kolektif bir çalışmanın ürünü olduğu için ekibimizdeki arkadaşlarımızın müzik yolculuğu birbirinden farklı şekillerde başlamıştır. Ekip içindeki dostluk İmera’dan yıllar öncesine dayanmaktadır. Bizi aynı yolda buluşturan İmera olmuştur. Hepimiz ayrı ayrı yerlerde bireysel amaçlarımız uğruna çeşitli gruplarla ve bireysel sanatçılarla çalışmaktaydık. Zaman zaman birlikte ortak çalışmalar da yapıyor, bir şekilde farklı sahnelerde bir araya geliyorduk. Bu şekilde müzik yolculuğumuza devam ederken neden aynı çatı altında birlikte müzik yaparak amaçlarımıza ulaşmayalım düşüncesiyle İmera grubunu oluşturduk.
Yaptığımız müziğin ve eserlerin Karadeniz müziğine yeni bir gün gibi doğmasını temenni ederek, tüm grup üyelerinin ortaklaşa hem fikir olarak kabul ettiği bir isim. Zihinde kalıcı olması ve duyumsal olarak kulağa hoş gelmesi tercihimizi etkileyen bir sebep olmuştur. Ayrıca yöremizdeki yerel kültüre verdiğimiz değeri yansıtmak için güzel bir araç olduğunu düşünüyoruz.
Hepimiz konservatuar mezunuyuz. Konservatuar öncesi ailelerimizle yaşadığımız dönemlerde yöre içindeki sanatçılarımızı örnek alarak müzik hayatımıza başladık. Tüm arkadaşlarımızın müziğe başlama hikâyesi farklıdır. Ortak noktamız ilgi alanımızın aynı olması ve yeteneğimizin aynı alan üzerinde olmasıdır. Yaşadığımız kentlerde keşfettiğimiz bu serüven bizi İmera çatısı altında toplamıştır. Grubumuzda Karadeniz’in hemen hemen her şehrinden arkadaşımız bulunmaktadır. Bu da yöremizde, yeni eserler üretmek ve bilinmeyen anonim eserleri ortaya çıkarmak için kolaylık sağlıyor. Tüm arkadaşlarımız yöresinde kültürüyle yetiştiği için kültürel açıdan kaliteli eserler sunduğumuzu düşünüyoruz. Yaptığımız iki albümde de anonim eserlerin yanı sıra kendi bestelerimize de büyük oranda yer veriyoruz. Yani üretiyoruz. Galiba net bir fark söyleyecek olursak, en belirgin farkımız üretiyor olmamızdır.
Dio albümümüz 15 eserden oluşmaktadır. Bu albümde ilk albüme göre hareketli eserlere biraz daha ağırlık verdik. 15 eserin yarısı anonim eserden diğer yarısı ise kendi bestelerimizden oluşmaktadır. Dinleyenlerimize kaliteli işler sunabilmek adına ince eleyip sık dokuyarak albümdeki eserleri belirledik. Bu da bizim için 3 yıllık bir yolculuk oldu.
Doğru bulmuyoruz tabi ki... Genel olarak söylemek gerekirse bu tür yaklaşımlar bölgemizdeki eserlerin yozlaşmasına ve yanlış tanıtılmasına neden oluyor. Eğer Karadeniz eseri seslendirmek istiyorsanız bu konuda bölgeyi bilen insanlardan şive konusunda destek alabilirsiniz. Galiba bu şive konusu Karadeniz’in kaderi haline geldi. Biz ve bizim gibi bölge sanatçıları ne kadar ön planda olursa şiveyi yanlış kullananlar hata yaptıklarının o kadar farkında olacaklardır.
Mümkün olduğunca albümlerimizde bu tür eserlere yer veriyoruz. Albümlerimizde bulunan anonim eserler yöre büyüklerimizden ve yöredeki sanatçı üstatlarımızdan edindiğimiz bilgiler doğrultusunda müzikal yapısını bozmadan yeniden aranje edilip albümlerimize koyuldu. Bunun yanı sıra kendi bestelerimizde yaşadığımız yöredeki sözlerden esinlenerek yapılmaktadır. Biz bunun için rakamsal bir hedef belirlemedik fakat illaki bir rakam belirtmek gerekirse 10 eserimiz diyebiliriz.
- Son birkaç yılda önyargılar oluştu
- Karadeniz müziğine karşı nasıl bir önyargı var? Bu önyargıları birebir siz de yaşadınız mı?
- Karadeniz müziğine olan ön yargı, son birkaç yıla kadar yapılan kalitesiz işler nedeniyle oluşmuştur. Tüm halkımız yavaş yavaş Karadeniz müziğine olan önyargısını yapılan kaliteli işler neticesinde kırmaya başlamıştır. Daha öncede bahsettiğimiz gibi yapmacık şive, yöreyi analiz etmeden yapılan kalitesiz işler ve üretmeden sürekli bir şekilde hazırda bulunan birkaç eseri farklı farklı tarzlarda okuyup insanlara sunmak bu ön yargıların en büyük sebebidir diye düşünüyoruz. Halk dilinde tabir edersek genelde Karadeniz müziğine ‘’gıy gıy’’ yakıştırması yapılmaktadır çoğu zaman. İlk zamanlar bizde biraz bu ön yargılara maruz kaldık fakat bir şekilde bizi dinleyenler ön yargılarından vazgeçmişlerdir.
Karadeniz müziği bizim için bu coğrafyada yaşayan insanlarımız. Annelerimiz babalarımız, kardeşlerimiz, ninelerimiz, dedelerimizdir. Biz bu bölgenin derelerinde balık tuttuk, yüzdük. Bu bölgenin yaylalarında koştuk, bu bölgenin sokaklarında düştük, kalktık. Bu bölgede aşık olduk, ayrıldık. Bu bölgede hüzünlendik sevindik. Biz benliğimizi bu bölgede kazandık. Bize ilham olan bu bölge, bu coğrafya ve bu coğrafyanın insanlarına ait duygular, duygularımız bizim için Karadeniz müziğini tanımlamaya yetiyor.
Müzikle ilgili olarak birkaç projemiz var fakat henüz bununla ilgili açıklama yapmak için çok erken. Şunu söyleyebiliriz ki, projelerimizin ulusal ve uluslararası ses getirmesini ümit ediyoruz.