|
Akif’in gür sesinden, Yunus’un nefesinden bir Serdengeçti

Asıl adı Osman Zeki Yüksel olan Osman Yüksel Serdengeçti, 25 Temmuz 1917 günü Antalya, Akseki’de dünyaya geldi. Babası Akseki Müftüsü Hacı Ahmet Salim Efendi, annesi Emine Hanım’dı. Ailenin dört oğlundan üçüncüsü olan Osman Zeki Yüksel, aynı zamanda eski Diyanet İşleri başkanlarından Ahmet Hamdi Akseki’nin yeğeniydi.

İlkokulu Akseki’de, ortaokulu yatılı olarak Antalya’da okudu. 11 yaşında iken annesi verem nedeniyle vefat etti. Kendisini çok etkileyen annesinin ölümüne bazı şiirlerinde değinen şair, babasının annesiz kalan çocuklarını akşamları etrafına toplayarak Muhiddin-i Arabi, İmam-ı Gazali, Hasan-ı Basri, Beyazıd-ı Bestami gibi İslam alimlerinin eserlerinden bölümler okuduğundan da bahsetmişti.


“Beni günlük gelici geçici şeylerden, ferdiyetin dar çerçevesinden kurtaran: bana mücadele heyecanı, cemiyet ve cemaat şuuru veren Mehmet Akif olmuştur”, “Aradığımı yine kendimde, kendimizde, şarkta buldum. Mevlânâ ve Yunus imdadıma yetişti” cümleleriyle beslediği kaynaklara dikkat çeken Osman Zeki Yüksel, Ankara Atatürk Lisesini bitirdikten sonra 1940 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Felsefe eğitimi almaya başladı.

Son sınıfta okurken Sabahattin Ali’yle yaşadığı kavga ve 3 Mayıs 1944’te çıkan öğrenci olaylarına katıldığı gerekçesiyle ilk hapis cezasını aldı. Sıkıyönetim uygulanan İstanbul’a gönderildi ve Hüseyin Nihal Atsız ile birlikte bir süre hapis yattı. Mahkeme sürecinde suçsuz olduğu anlaşıldı ve üç buçuk ay sonra beraat etti. Yarım kalan öğrenimini tamamlamak için harekete geçse de Maarif Vekâleti kendisini geri çevirdi. Yardım talep ettiği dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından okuldan uzaklaştırıldı. Bunun üzerine kendi çıkardığı Bağrıyanık adlı mizahi gazetede Hasan Ali Yücel’e hitaben yazdığı “Yüksek Vekâletin Alçak Vekiline” yazısı nedeniyle okuluna dönemeden yeniden tutuklandı ve henüz bir sayı çıkarabildiği gazetesi kapatıldı.

Osman Zeki Yüksel, serbest kaldıktan sonra okuluna dönebilmek için bir dava açtı. Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ayrılınca davayı kazanarak fakülteye döndü. Ancak okuldaki hocaları ona baskı yapmaya devam etti ve mezuniyetine iki ders kaldığı halde hiçbir zaman mezun olamadı. Daha sonra kendisinin soyadı da olacak Serdengeçti ismiyle aylık bir dergi çıkarmaya başladı. 1947-1962 yılları arasında toplam 33 sayı yayınlanan dergi, defalarca toplatıldı, kapatıldı ve artık ismi Osman Yüksel Sergengeçti olan yazar, bu dergideki yazıları nedeniyle defalarca tutuklandı.

Kapağında “Allah’a, millete, vatana koşanların dergisi” ibaresinin yazılı olduğu dergiyi Serdengeçti genellikle tek başına hazırlar, kendi imkanlarıyla dağıtırdı. Çoğu zaman dergideki tüm yazılar kendisine ait olsa da özellikle 1950 yılından sonraki sayılarda Ali Fuat Başgil, Nihal Atsız, Eşref Edip Fergan, Nurettin Topçu, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Kaplan, İsmail Hami Danişmend, Peyami Safa gibi isimlerin de makaleleri yer aldı. Dergideki yazıları nedeniyle sık sık tutuklandığı için 15 yılda sadece 33 sayı çıkabilen Serdengeçti’nin yanında Yeni İstanbul, Zafer, Türk Yurdu, Millî Gazete, Çağlayan gibi gazete ve dergilerde yazdı.


1965 yılından itibaren siyasete giren ve Adalet Partisi Antalya Milletvekilliği yapan Osman Yüksel Serdengeçti, partisine yönelttiği eleştiriler yüzünden bir süre sonra partiden ihraç edildi. Siyaset yaptığı dönemde ismi ‘kravatsız milletvekili’ne çıkan Serdengeçti, defalarca bu konuda uyarı aldı, genel kurula girişi yasaklandı ancak geri adım atmadı. Alparslan Türkeş’in Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve Necmettin Erbakan’ın Milli Selamet Partisi’ne girdi ancak itaatsiz ve eleştirel tavrı nedeniyle bu partilerden de istifa etti.

Hazırcevaplığı ve nüktedanlığı ile tanınan yazarın avukatı ve dava arkadaşı Arif Emre’nin hatıratında yer alan şu hatırası aslında siyasete ne kadar uzak olduğunun göstergesiydi: “Osman Yüksel Serdengeçti ile Meclis’in döner kapısına geliyoruz, kapıda bir birikim var. Osman aklına bir espri gelirse öldürseler yine söylemeden edemez. Yüksek davudi sesiyle konuşuyor: “Yahu bu ne hal, daha Meclis’e girerken dönekliğe alışıyorsunuz. Buranın doğru dürüst alaturka bir kapısı yok mu? Ben oradan geçeceğim.”

1956 yılında halasının kızı İsmet Hanım’la evlenen büyük dava adamı Osman Yüksel Serdengeçti, 1959 yılında kaleme aldığı bir yazısında 7 defa hapishaneye düştüğünü, 57 defa mahkeme huzuruna çıktığını yazmıştı. Bütün bu zorlu şartlar nedeniyle 1974 yılında Parkinson hastalığına yakalanan Serdengeçti, 10 Kasım 1983’te vefat etti. Mahkeme ve tutukluluk halleri ömrünün son yıllarına dek sürdü. Serdengeçti, Hacı Bayram-ı Veli Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.

Kal’a gibi dik başın bulutlarla yarışsın,

Dalga dalga saçların rüzgarlarla karışsın!

Adını nakşedelim, eski-kadim surlara

Sesini haykıralım asırdan asırlara...

#Osman Yüksel Serdengeçti
#Mehmet Akif Ersoy
#Necmettin Erbakan
2 yıl önce
Akif’in gür sesinden, Yunus’un nefesinden bir Serdengeçti
Son ezan
Refah’ta İsrail var!
Yeryüzündeki cehennem
‘Mad Max’ çağına girmeden…
Gazze yanarken 2 milyarlık İslâm dünyasını arayanlara