|
Darbeye karşı Adeviye yöntemi nereye kadar?

Araplar haklarındaki menfi benzetmeleri yerle bir ettiler.

Tunus"ta başlayan silkiniş hareketi, Arap halklarının neler yapabileceğini gösterdi.

Hele Suriye halkının diktatör karşısında bu denli direnişi inanılacak gibi değil.

Mısır halkı ise destan yazıyor.

Askeri darbeye karşı sürdürdüğü kırk günlük barışçı direniş her türlü takdirin üstünde.

Meşruiyeti savunan ve darbeye karşı direnenleri darbeci yönetim terörize etmeye çalışsa da onlar barışçı yöntemden vazgeçmiyorlar.

Darbecilerin yüzlerce direnişçiyi öldürmesine ve binlercesini yaralamasına rağmen göstericilerin şiddetten uzak durmakta kararlı olmaları hakikaten örnek bir duruş olarak tarihe geçiyor.

Mısır Arap dünyasının en kalabalık ve en ciddi devleti olduğu için oradaki gelişmeler diğer ülkelerdeki süreci gölgelemiş durumda.

Libya"da sular durulmuş değil, Suriye"de kan oluk gibi akıyor, Tunus"ta sokaklar yine ciddi gösterilere sahne oluyor. Buna rağmen Mısır"daki gelişmeler hepsini unutturacak mahiyette.

Çünkü Mısır Arap dünyasının hem kalbi hem başı.

Milli iradenin Mısır"da kökleşmesi demek öteki diktatörlüklerin sonlarının yaklaşmış olması demektir.

Mısır"da milli iradenin kökleşmesi demek bölgedeki dengelerin Arap halkları lehine değişmesi demektir.

Mısır"da milli iradenin kökleşmesi demek dünyadaki dengelerin de alt üst olması demektir.

Onun için Amerikası, AB"si ve bölgedeki hizmetkârları Mısır"da demokrasi istemiyorlar. Mısır"da Mısır halkına değil kendilerine hizmet edecek kukla yönetimler istiyorlar.

Onun için de seçilmiş meclisleri feshettiriyorlar, seçilmiş cumhurbaşkanını darbeyle indiriyorlar.

Bütün bu güçlerin şerde ittifak etmelerine rağmen Mısır halkının darbeye karşı gösterdiği direnç her türlü takdirin üstündedir.

25 Ocak devrimi diktatörü indirmiş ancak diktatörün sistemini bitirmemişti. Diktatörün kadroları iş başındaydı.

Devrim yasama ve yürütme ayaklarında başarılı olmuş ama yargı ayağı tamamen eski rejimin adamlarının elindeydi.

Devrimin en büyük eksiği yargı ayağıydı. Siyasi konulara bakacak devrimin ilkeleri ve insan haklarına dayalı bir devrim mahkemesi kuramadıkları için demokrasi bir türlü yerleşemedi.

Önemli siyasi gelişmelerde yine eski rejimin anayasa mahkemesi yetkili kabul edildi ve devrim kendi ipini kendisi çekti.

Bu mahkeme bir bahaneyle millet meclisini feshetti, seçilmiş cumhurbaşkanının attığı her adımı bir şekilde engellemeye kalkıştı ve engelledi.

Başsız olan ve doğru dürüst bir yol haritası bulunmayan devrime Mısır"ın en güçlü organizasyonu olan Müslüman Kardeşler otomatik olarak önderlik etti dolayısıyla seçimleri de kazandı.

İşte kırk gün önce gerçekleşen askeri darbe devrimin intikamını almak için harekete geçti. Seçilmiş cumhurbaşkanını ve İhvan liderlerini teker teker tutukladı.

Ve darbenin arkasındaki iç ve dış mihraklar belli oldu. Seçilmiş cumhurbaşkanına muhalefet edenler bile devrime sahip çıkmak için meşruiyeti savunan darbe karşıtlarına katıldı.

Mısır halkı şimdi darbeye karşı şanlı bir direniş sergiliyor.

Darbeciler bu direnişi sadece İhvan"a mal ederek her gün onlara karşı müdahale gerekçeleri hazırlamaya çalışıyorlar fakat her seferinde müdahaleden vazgeçiyorlar.

Allah göstermesin bu kalabalıklara karşı silahlı müdahale, yüzlerce değil binlerce insanın hayatını kaybetmesi demektir.

Darbeciler, meşruiyeti savunan direnişçilerin yolları kapadıklarını, çevre sakinlerinin rahatsız olduğunu ve en önemlisi silah ve mühimmat yığdıklarını iddia ederek kamuoyunu oluşturmaya çalışıyor.

Ben meşruiyeti savunan darbe karşıtlarının başarılı olmasını ve Mısır"da demokrasinin yerleşmesini savunanlardanım.

Lakin kırk gündür devam eden direniş hareketinin kesintisiz sürüyor olmasının bizzat direnişe zarar vereceğinden endişeliyim. Her gün milyonları toplamak ve meydanlarda tutmak ne kadar mümkün olacaktır? Bu insanların mutlaka işleri güçleri ve mükellefiyetleri var. Haklı olarak her gün direnişe katılamayacaklar ve göstericilerin sayısı zamanla azalacaktır ki muhalif basından bunları da okuyoruz.

Ben diyorum ki hem darbecilerin eline müdahale kozu vermemek için hem de daha kalabalık daha canlı olarak bu direnişi sürdürmek için Adeviye ve Nahda meydanlarındaki kesintisiz direniş yerine her Cuma ülke genelinde milyonluk gösteriler düzenleyerek darbeye karşı mücadeleyi sürdürseler daha iyi olmaz mı?

Ayrıca er geç bir seçim olacak, her gün meydanlarda enerji tüketmek yerine haftada bir milyonluk mitingler düzenleyip, kalan zamanlarda toplumun diğer kesimleriyle ciddi temaslar kurarak seçimlere hazırlık yapsalar ve darbecilere asıl önemli dersi seçim sandığında vermek için hazırlansalar daha iyi olmaz mı?

Çünkü meydanlarda azalan her direnişçi sayısı darbecileri güçlendirmekten öteye bir anlam taşımaz, taşımıyor da.

Darbe karşıtlarını selamlıyorum.

11 yıl önce
Darbeye karşı Adeviye yöntemi nereye kadar?
2020 yılı 2. çeyrek ekonomik büyüme rakamı bugün açıklanıyor
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...