|

Kitap fuarı 40 yaşında

Bir grup yayıncının girişimi ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın organizasyonuyla Ankara’da yola çıkıp ikinci ayağını İstanbul’da açan Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı 40 yaşında. 40. yaşını depremin gölgesinde kutlayan fuarın 40 yıllık hikayesi aynı zamanda ülkemizdeki dini yayıncılığın da fikir düşünce ve popüler yayıncılıkta aldığı yolu gözler önüne seriyor.

Ayşe Olgun
04:00 - 15/03/2023 Çarşamba
Güncelleme: 00:10 - 15/03/2023 Çarşamba
Yeni Şafak
Kİtap fuarı her ramazan her yaştan okurunu ağırlamaya devam ediyor.
Kİtap fuarı her ramazan her yaştan okurunu ağırlamaya devam ediyor.

Ramazan ayı yaklaşıyor. Her yıl Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen kitap fuarı bir kez daha kapılarını açacak. İlki 1983 yılının Ramazan ayında Ankara Kızılay’da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin merkez binasındaki fuaye salonunda bir grup yayıncının katılımı ile başlayan “1. Türkiye Dini Yayınlar Fuarı” 40. yaşını kutlamaya hazırlanıyor. Bu yıl fuar 31 Mart-17 Nisan tarihleri arasında Ankara ve İstanbul’da yapılacak. Ankara’daki fuarın adresi henüz netlik kazanmadı. İstanbul’da ise geçen yıl da olduğu gibi Fatih ve Büyük Çamlıca camilerinde eş zamanlı olarak yapılacak.

Diyanet Vakfı fuara katılmak isteyen yayıncılara başvuru için son günün 20 Mart olduğunu duyurdu. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı’na 150’nin üzerinde yayıncının katılması bekleniyor. Fuarlarda söyleşi, imza etkinliklerin yanı sıra pek çok kültürel etkinlik olacak. Ayrıca çocuklar için de ramazana özel programlara yer verilecek.

İLK FUAR 1982’DE ANKARA’DAYDI

Bugüne kadar nesilleri buluşturan kitap fuarı için ilk adım 1982 yılında Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi’nin kurulmasıyla atıldı. Ardından ilki Ankara’da ikinci yıl ise hem Ankara Kocatepe Camii hem de İstanbul Sultanahmet Camii avlusunda açıldı. Zaman içinde farklı şehirlerde, semtlerde ve yurt dışında da okur ve yazarı buluşturan dini yayınlar fuarları yapılmaya başlandı. Kısa sürede hem yayıncılar hem yazar hem de okurlardan yoğun ilgi gördü. Okur ve yazarları buluşturan bir mekan olmanın dışında 12 Eylül sonrası halkın zihninde “korku aracı” olarak lanse edilen kitaplara iade-i itibar kazandırıldı. Okuma sevgisini yeni nesillere vermek maksadıyla çıkılan yolda her Ramazan açılan kitap fuarları aynı zamanda dini ve kültür yayıncılığının vitrini oldu.

25-30 yayıncının katımı ile 1983 yılında başlayan fuar Ramazan ayını okuma kültürüyle buluşturan etkinlikleriyle hafızalarda yerini aldı. Pandemi nedeniyle 2020 ve 2021’de yapılamayan fuar Sultanahmet Camii avlusunda başladığı yolculuğunu geçtiğimiz yıl Fatih Camii avlusuna taşıdı. Ayrıca Arapça kitap satan yayınevleri geçen yıl olduğu gibi bu yıl da fuara dahil edildi. Aslında bir anlamda kitap fuarının 40 yıllık hikayesi dini yayıncılığın Beyazsaray Çarşısı’ndan Yumni Kitapçılar Çarşısı’na uzanan hikayesine paralel gelişti. Düşünce, edebiyat ve fikir kitapları yerini popüler kitaplara bıraktı. Özellikle 28 Şubat döneminde bazı yazarların kitapları el altından yasaklandı. Yasakla birlikte 90’lerde öne çıkan düşünce, fikir ve edebiyat kitapları yerini popüler tarih, kişisel gelişim ve dini kitaplara bıraktı. Bu değişim de fuara imza günlerine katılan kaliteli yazar ve okur kitlesini değiştirdi. Bugün ise aynı fırtına sosyal medya ve internet üzerinden “tıklanan” ve “reyting toplayan” isimler üzerinden devam ediyor. Diğer yandan da yayıncılık yüzünü güncelleyemeyen, kaliteli genç okur kitlesiyle iletişime geçemeyen dini yayıncılık sektörü piyasadan yavaş yavaş el çekiyor.

İMZALAR İFTAR SONRASI OLURDU

Her yıl Ramazan ayının ilk cuma günü açılışı yapılan kitap fuarının en yoğun olduğu dönem hiç şüphesiz Sultanahmet Camii avlusunda olduğu zamandı. Kitap fuarları stantları dışında birkaç hediyelik eşya standı da olurdu ancak ağırlıklı olarak o dönemin dini, edebi, fikri kitaplarını basan yayınevleri öne çıkardı.

Kışın brandayla kapatılan yazın ise açık olan avluda Ramazan boyu geç saatlere kadar hareketlilik eksik olmazdı. Gece 12’ye kadar açık olan fuar Kadir Gecesi ise sabah namazına kadar ziyaretçilerini ağırlardı. Fuar hazırlıkları ise Ramazan’dan çok önce başlardı. Hafta içi sakin hafta sonları ise kalabalık olurdu. Hareketlilik genelde ikindi namazından sonra başlardı. Sultanahmet Camii avlusunun son cemaat yerine ikindi namazından sonra hasırlar serilirdi. Hayrettin Karaman, Emin Işık, Bekir Topaloğlu gibi önemli hocalar burada sohbet ederdi. Sohbete gençler, yayıncılar, yazarların yanında camiyi turistik amaçla gezmeye gelenler de camii cemaati de ilgi gösterirdi. Hasırlar üzerinde ya da stantların önünde yazara dini-siyasi sorular sorulur ve kitaplar üzerine uzun uzun sohbet edilirdi. Stantlarda gezenler, avluda aldığı kitapları okuyanlar, sohbet halkalarına katılanlar iftar saati yaklaştıkça artardı. Bazı yayınevleri Ramazan ayına özel stantlarını ziyaret eden okurlara kitap da hediye ederdi. Özellikle hafta sonları kitap fuarları hınca hınç dolu olurdu. İftar sonrası ise fuar iyice kalabalıklaşırdı. Genelde yazarlar ise bu kalabalığı fırsat bilir ve kitaplarını iftar sonrası imzalardı.

Kİtap fuarının 40 yıl içinde unutulmaz imza günlerinden birisinde İsmet Özel okurları için kitap imzalıyor.

ERDOĞAN’IN REKOR KIRAN ALBÜMÜ

Sevdiğimiz yazar ve şairlere sosyal medya üzerinden değil kitap fuarlarındaki imza etkinliklerinde ulaşırdık. İsmet Özel, Ertuğrul Düzdağ, Mustafa Kutlu, Mustafa Miyasoğlu, Cihan Aktaş, İhsan Süreyya Sırma, Sadık Albayrak, Emine Şenlikoğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Sibel Erarslan, Hüsnü Aktaş, Ahmet Mercan, Fatma Barbarosoğlu, Beşir Ayvazoğlu, Hekimoğlu İsmail, Yaşar Kaplan gibi yazarlar kitap fuarının dikkat çeken yazarları arasındaydı. Ayrıca fuarda o dönemde kitaplar kadar marş, şiir ve ezgi kasetleri de ilgi görüyordu. Ömer Karaoğlu, Aykut Kuşkaya, İbrahim Sadri, İsmet Özel, Murat Kapkıner gibi isimlerin seslendirdiği marşlar ve şiir kasetleri yanında dönemin siyasi yasaklısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1999 yılında çıkardığı “Bu şarkı burada bitmez” kaseti 1 milyon adet satarak rekor kırmıştı. Erdoğan, Sezai Karakoç, Necip Fazıl Kısakürek ve Erdem Bayezıt gibi önemli şairlerin şiirlerini seslendirmiş kitap fuarındaki imza gününde avludan meydana taşan bir kuyruk olmuştu. Öte yandan cami cemaatini fuara çekmek için ise kaset ve kitap stantlarının yanında misvak, tespih, takke, seccade, tablo ve esans gibi çeşitli ibadet aksesuarların satıldığı stantlar da fuarda her yıl yerini alıyordu. Yine kitapları en çok satan yazarlar arasında Sezai Karakoç, Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Kadir Mısıroğlu, Atasoy Müftüoğlu, Seyyid Kutup, Ali Şeriati, Mevdudi, Seyyid Hüseyin Nasr, Muhyiddin Şekür, Malcolm X, Guenon, Muhammed Esed, Yaşar Kandemir, Haluk Nurbaki, Aliya İzetbegoviç, Süleyman Ateş gibi isimleri saymak mümkün. O yıllarda fuarları yakından takip eden okurlar Taşları Yemek Yasak, Çile, Fi Zilalil Kur’an, Hz. Muhammed’in Hayatı, İhyâü Ulûmuddin, TefhimulKur’an, Huzur Sokağı, İnsanın Dört Zindanı, Devrimin Çakıl Taşları, Gençliğin İmanını Sorularla Çaldılar, Üç İhtilal Çocuğu, Mekkeye Giden Yol, Malcolm X, Üç Mesele, Kıyamet Aşısı, İslamın Dirilişi, Müslümanca Düşünme Üzerine Meseleler, Kelimeler Kavramlar, Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim, Hayy Bin Yakzan gibi kitapları çok iyi hatırlayacaktır.

20-30 yayıncıyla başlayıp birkaç yıl içinde yüzlerce yayıncıya ulaşarak yeniden toplumda kitap sevgisini harekete geçiren fuarı sadece mütedeyyin kesim değil her görüşten yazar ve okur ziyaret ederdi. 1989 yılında Sultanahmet Camii’nin tadilata girmesi sebebiyle fuarın İstanbul ayağı Fatih Camii avlusuna taşındı. Ancak ertesi yıl yine aynı adrese döndü.

Ramazan’da kitap fuarının hareketi biraz da Babıali’deki yayıncılığın hala devam etmesindendi. O dönemde hala Babıali’deki yayınevleri ve kitapçılar okurların kapısını çaldığı adreslerdi. Kitap fuarına gösterilen ilgi üzerine Ramazan ayında farklı semtlerde, şehirlerde ve hatta Türklerin yoğun yaşadığı ülkelerde de kitap fuarı açılıyordu. Fatih, Kartal, Eyüp gibi semtlerde kurulan kitap çadırları aklımda kalanlar.Bunlar arasında en uzun soluklusu Eyüpsultan Meydanı’nda her yıl Ramazan ayında kurulan kitap çadırıydı. Ancak Sultanahmet Kitap Fuarı kan kaybedince bu fuarlar da teker teker kapandı. Sultanahmet ise ilk darbeyi 28 Şubat döneminde aldı. Önce fuarın tamamen kaldırılması istendi. O yıllarda yapılan haberlere baktığımızda dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz fuarın iptal edilmesiyle ilgili iki gerekçe öne sürmüş: Havaların soğuk olması ve satılan kitapların denetlenememesi. Ancak yayıncılar direnince geri adım atılarak fuara izin verildi. Fakat bu arada fuara kabul edilen yayıncılara “Kılık kıyafet” ve “kitaplar”la ilgili denetimi de içine alan bir taahhütname imzalatıldı. Ali Şeriati, Mevdudi, Şule Yüksel Şenler, Şükrü Karatepe, İhsan Süreyya Sırma, Yaşar Kaplan, Emine Şenlikoğlu, Mustafa İslamoğlu gibi pek çok yazarın kitabı o dönemde fuarda tezgâh altından satılmaya başlandı. Tezgah altına inen popüler dini kitapların yanına düşünce ve fikir kitapları da eklendi. Tezgahtaki yerlerini ise popüler sağ ve sol yazarlara kaptırdılar. Böylece sol yayınevleri de fuara katılmaya başladı.

DEĞİŞEN KİTAP VE YAZAR TERCİHLERİ

Tezgah önü ve arkasındaki değişiklik fuarın ismine de yansıdı. 1999 yılından itibaren ismi Türkiye Dini Yayınlar Fuarı’ndan Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı’na çevrildi. Ayrıca fuarın süresi de o dönem yarıya indirildi. Bu yıllarda belediyeler Sultanahmet Meydanı’nda kurulan yeme içme ve etkinlik standlarını öne çıkardı. Bu çözüm ilk dönemde fuar alanındaki canlılığı artırdığı için olumlu karşılandı. Ancak kitaplar, sohbetler, imza günleri bir süre sonra yerini meydandaki müziğin ve eğlencenin popülerliğine kaptırdı. Stantlar ise kitap satışlarından yavaş yavaş hediyelik eşyaya dönüştü. Böylece kaliteli yazar ve okurun ayağı seyrekleşti. Tıpkı bugün sosyal medyadan ve internet dünyasından devşirilen popüler isimler gibi o dönemde de özel radyo ve televizyonlarda ünlenen isimler için imza günleri yapan yayınevleri öne çıktı. Aynı zamanda kişisel gelişim ve popüler kültür-tarih yazarları da yine bu dönemde yükselişe geçti. Bir anlamda kitap fuarının sadece ismi değil okur ve yazar kitlesi de hızlıca değişti. Dini yayıncılık 28 Şubat yasaklarının da etkisiyle popüler kitle üzerinden 2000’lerden itibaren kendine yeni bir yazar ve okur kitlesi oluşturdu. Ancak bu yazar ve okur kitlesi ‘popüler’ isimler üzerinden olunca kitaplar da isimler de sık sık değişmeye başladı. Nitelik ve nicelik de bu dönemde kan kaybetti. 2010 yılında ise fuar bir kez daha Sultanahmet Camii avlusundan taşındı. Amaç hem fuarı daha geniş bir alana yaymak hem de 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerinin Beyazıt Meydanı’nda yapılmasıydı. Ancak fuarın adres değiştirmesi okuru da etkiledi. Üstelik Beyazıt Camii’nin tadilatta olmasından dolayı cemaatinin olmaması da fuara katılımı etkiledi. Fuar adres arayışını sonraki yıllarda da sürdürdü. Bir sonraki yıl Beyazıt Meydanı’ndan Yenikapı’ya, oradan tekrar Beyazıt Meydanı’na taşındı. Ardından Sultanahmet Meydanı’na ve oradan da Ayasofya Meydanı’na taşınsa da her Ramazan okur ve yazarlar için kapısını açmaya devam etti. 2020 ve 2021 yıllarında ise yaşanan pandemiden dolayı iki yıl ara verdi.

Geçtiğimiz yıl büyük umutla Fatih Camii avlusuna taşınan fuar maalesef eski ilgiyi görmedi. Stantlar için Diyanet Vakfı’nın yayıncılardan istediği fiyat ve Arapça yayıncıların öne çıkması en çok şikayet edilen konular arasındaydı. Bir başka eleştiri ise çadır içinde hala fuarın organize edilmesiydi. Bu yıl ise fuar 40 yaşını depremin gölgesinde kutlayacak. Dileriz popülerliğe ve geçmiş yıllarda uygulanan sansür ve yasaklara kurban giden dini yayıncılık bundan sonra yeni bir ivmeyle yoluna devam eder. Düşünce, fikir ve edebiyat alanında itibarlı yazar ve okurlar yeniden bu fuar vesilesiyle buluşur. Popüler okurun değil genç dinamik ve düşünen okurun omuzlarından yeniden yükselişe geçer. Daha nice yıllara!


#Türkiye Diyanet Vakfı
#Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı
#Ramazan
#İsmet Özel
1 yıl önce