|

Merhamet varsa şiddet olmaz

Üsküdar Vaizesi Selva Yılmaz Özelbaş, İslam’da ailenin özellikle huzur bulmak için kurulan bir yuva olduğunu hatırlatıyor: Öyle ki, ailede eşlerin birbirleriyle huzuru bulabilmeleri için Allah onların kalplerine sevgi ve merhamet eker. Sevgi ve merhametin olduğu yerde şiddet olamaz.

00:00 - 2/04/2021 Cuma
Güncelleme: 02:05 - 2/04/2021 Cuma
Yeni Şafak
Selva Yılmaz Özelbaş
Selva Yılmaz Özelbaş
Bütün zamanların ihmal ve mağduriyet konusu kadın, günümüzde de pek çok itham ve olumsuz yorumlara maruz kalıyor. Özellikle ‘Müslüman kadın’ kimliği üzerinden yapılan ve aile değerlerinin sarsıldığı yönündeki eleştirileri, Üsküdar Vaizesi Selva Yılmaz Özelbaş ve Bilecik Vaizesi Gülhanım Işık’la konuştuk.
Modern dönemde ailenin tehlike altında olduğuyla ilgili de çok fazla değerlendirme yapılıyor. Evlilik kurumunun sarsıldığını düşünüyor musunuz?
  • Bu değerlendirmelere katılmak istemesek de hepimize nereye gidiyoruz dedirten cinsten Müslüman Türk aile yapısına yakışmayan manzaralarla karşılaştığımız oluyor. Evlilik kurumunun tamamen sarsıldığını bitme noktasına geldiğini söyleyemeyiz.
    Bizim inancımızda ve örfümüzde evlilik, kadın ve erkek arasında meydana gelen sadece kuru bir sözleşmeden ibaret değildir. Ailenin temeli evlilikle atılır ve evlilik bazı ‘değerler ve normlar’ üzerine kurulan bir ucu ahiret saadetine uzanan sosyal bir olgudur. Toplumumuzun önem atfettiği bir gerçekliktir. Onunla ilgili problemler halledilmezse çok daha büyük, devasa sorunlarla karşı karşıya kalmak kaçınılmazdır.
    Sonuç olarak evlilik kurumunda bir sarsıntı var fakat henüz ayakta diyebilirim. Bu sarsıntıyı, değişim, dönüşüm veya dejenerasyon kelimeleriyle de açmak ve açıklamak mümkün.
Ailelerin karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri maalesef psikolojik ve fiziksel şiddet. Bu durumun İslami bakış açısıyla çözümü nedir?
Şiddet, ailelerin karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biridir. Günümüz ailesinin değişim ve dönüşümü de şiddetin nedenleri arasında sayılabilir. Hâlbuki şefkat ve merhamet değerlerine sahip ailelerde şiddet olmamalıdır. Çünkü İslam şefkat dinidir. Onda şiddete, öfkeye yer yoktur; hem toplumda hem de ailede.
Güzel dinimizde aile özellikle huzur bulmak için kurulan bir yuvadır. Öyle ki, ailede eşlerin bir biriyle huzuru bulabilmeleri için Allah onların kalplerine sevgi ve merhamet eker. Sevgi ve merhametin olduğu yerde şiddet olamaz. Bir erkekle kadın evlendiklerinde aralarında karşılıklı haklar doğar ve bu haklardan biri de karı-kocanın birbiriyle iyi geçimidir. Nisa suresinde Allah (c.c.) “Onlarla güzellikle geçinin...” buyurur.
Evlenecek çiftlere hakların karşılıklı olduğu ve iyi geçimin de en önemli hak olduğu bilinci yerleştirilmeli. Yine ailede eşler ve çocuklar emanettir ve kimse kimsenin malı değildir. Bu şuur içinde titizlikle muamele esas alınmalıdır. Aile içinde karı-koca iki önemli arkadaş ve dostturlar. Dostluk ne gerektiriyorsa ve arkadaşlık hukuku neyi icap ediyorsa onlar arasında da cereyan etmesi gerekenler onlar olmalıdır.
Günümüz Türkiye’sinde aileye dair hangi problemler öne çıkıyor; ne gibi sorunlarla karşı karşıyayız?
  • İnsanlar her türlü maddi dayanışmayı aile içinde görür öğrenirler. Manevi doyumu aile içinde tadarlar. Kişilik gelişimini aile içinde tamamlarlar.
    Değerler eğitimini aile içinde içselleştirirler. En büyük gerçek bu iken, günümüz Türkiye’sinde ailenin bütün bu fonksiyonu erozyona uğramak gibi bir tehlike ile karşı karşıyadır. En önemli dönüşüm olarak büyük aileden çekirdek aileye geçişi sayabiliriz.
    Modern aile, fert sayısının azlığı ile dikkat çeker ve geleneksel aile anlayışımızla çok fazla örtüşmez. Bu da bir taraftan ailedeki bağların zayıflayacağının diğer taraftan da aile büyüklerinin gelecek nesil üzerindeki olumlu etkilerin gelişememesinin göstergesi olacaktır. Bunun sonucu olarak günümüzde aile bireyleri arasındaki bağlar gittikçe zayıflamaya hatta kopmaya yüz tutmuş durumdadır.

HAK VE SORUMLULUKLARDA KADIN VE ERKEK EŞİTTİR

İslâm’ın kadın algısını, insan algısından ayrı düşünmek elbette mümkün değil. Varoluşsal değeri çerçevesinde değerlendirerek İslam’da kadının yerini nasıl tanımlarsınız?
Kur’an-ı Kerim’de insanlık onuru ve kulluk yükümlülüğü açısından erkekle kadın arasında bir fark yoktur. Allah-u Teala erkek kullarını olduğu gibi kadın kullarını da kendine muhatap seçmiştir.
“Ey insanlar” ya da “Ey iman edenler” hitaplarına kadınları da dahil etmiştir. İman, ibadet ve erdem sahibi olma kulluk İmtihanı kazanıp manevi dereceler elde etme açısından Allah’ın kadın ve erkek kulları arasında hiçbir fark bulunmamaktadır.
Ahzab suresinin 35. ayetinin de bu gerçek açık bir dille ifade edilir. İslam anlayışında kadın da erkek gibi insanlık ailesinin değerli saygın bir ferdidir.

İslam’da kadına özel olarak verilen haklar nelerdir?

Kur’ân-ı Kerîm’de gerek yaratılış gerekse hak ve sorumluluklar yönünden erkeklerle eşit konumda olan bir kadın portresi çizilmektedir. Kadın Allah’ın kulu olması bakımından erkekle eşit seviyededir; dinî hak ve sorumlulukları da aynı düzeydedir. Kadın hiçbir konuda erkekten ayrı tutulmadan büyütülüp ve yetiştirilir. Ayrıca;

  • -İslam dini kadınlara eğitim alma hakkı vermiştir, ilim öğrenmek erkek ve kadın her Müslümana farzdır.
  • -İslam kadınlara düşünce özgürlüğü tanımıştır. Erkek ne ölçüde düşünce ve düşüncesini açıklama hürriyetine sahipse kadında aynı hürriyete aynı nispette sahiptir. Söz sahibi olduğu konularda görüşüne başvurulur ve kendisi ile istişare edilir.
Müslüman kadınların durumuyla ilgili son dönemlerde çok sert ve olumsuz yorumlar yapılıyor. Kadının kamusal alandaki varlığının artmasıyla aile değerlerinin zarar gördüğü iddia ediliyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?
İslam dini kadını erkeği genci yaşlıyı ayırt etmeksizin üretmeye, çalışmaya teşvik eder. Dolayısıyla kadının katkısının kullanılmamasını toplum için bir kayıp görür.
Ancak iktisadi ve toplumsal hayattaki değişimler çalışma biçimlerini etkilemiş bu ise kadının toplumsal hayattaki konumuna ilişkin yeni bir perspektif oluşturmayı zorunlu hale getirmiştir Zira değişen gündelik yaşam pratikleri kadın ve erkeğin yeni roller üstlenmelerini gerektirmektedir. Elbette ki değişen sadece bu yeni sosyal kadın algısı değildir.
Bu duruma katkı sağlayan başka sebepler de vardır. Değişen anne-baba tutumları, geniş aileden çekirdek aileye geçiş, küçülen sosyal ilişkiler, değişen toplumsal dinamikler, yalnızlaşıp toplumdan kopan gençlik vb. birçok sebep sıralanabilir.
#Üsküdar
#Vaize
#Selva Yılmaz Özelbaş
#İslam
3 yıl önce