|

Meydanlardaki mücadelenin adı: Şule Yüksel Şenler

Geçtiğimiz hafta Adnan Menderes ve arkadaşlarının yargılanıp idam edildiği Özgürlük ve Demokrasi Adası’ndaydık. Verdiği mücadeleyle adını geniş kitlelere duyuran yazar Şule Yüksel Şenler’in vefatının 3. yıl dönümünde adada düzenlenen etkinlikte, bu ülkede özgürlük ve demokrasi için canları pahasına verilen mücadeleler genç nesillere bir kez daha hatırlatıldı.

Ayşe Olgun
00:00 - 4/09/2022 Pazar
Güncelleme: 03:02 - 3/09/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Kitapları, yazıları ve şehir şehir dolaşarak verdiği konferans-larıyla geniş kitleleri etkileyen yazar Şule Yüksel Şenler vefatının 3. yıl dönümünde Demokrasi ve Özgürlük Adası’nda düzenlenen bir etkinlikle anıldı. Bu vesileyle ben de ilk kez adayı gezme fırsatını yakaladım. Adaya Üsküdar’dan, Üsküdar Belediyesi’nin Valide Sultan Gemisi’yle gittik. Geçtiğimiz yıl Üsküdar Belediyesi'nin adaya başlattığı ücretsiz turlar bu yıl da haftada iki gün olmak üzere devam ediyor. Yolculuğumuz yaklaşık 50 dakika sürdü ve bu yolculuğun en heyecan verici anları ise denizde karşılaştığımız göç yolundaki leylek sürüsüydü. Dönüşte ise yolculara çay ve simit ikram edildi.

DOKUZ AY SÜREN YARGILAMA

Ada sessiz ve sakindi. Önce adada küçük bir tur düzenlendi. Hava sıcaklığına rağmen ada oldukça rüzgârlıydı. Gemiden indiğimizde bizi upuzun merdivenler bekliyordu. Merdivenleri ağır ağır çıktığımızda Adaletin Körlüğü adı verilen bir heykelle karşılaştık. Adada kütüphaneden müzeye, konferans salonundan otel, kule ve camiye kadar çok sayıda bina yer alıyor. Etkinlik için gelenlerin ilk görmek istediği adreslerden birisi Adnan Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı 27 Mayıs Müzesi’ydi. Biz de kalabalıkla birlikte müzenin olduğu tarafa yöneldik. Müzede o günkü mahkeme salonundaki yargılanma anı canlandırılmış. Sessizce duruşmanın izlendiği bölüme geçtik ve 15 dakikalık bir sinevizyon gösterisi başladı. Dokuz ay süren yargılama sürecinde 14 kişinin idamına, 31 kişinin ömür boyu hapse mahkum edilmesine karar verilmiş. Diğer 418 sanık ise 6 ay ile 20 yıl arasında değişen hapis cezası ya da beraat almış. Yassıada’da o dönem yedi kadının da yargılandığını hatta bu kadın milletvekillerinden birisinin dünyaya getirdiği bebeğinin 6 ay boyunca annesine gösterilmediğini de bu sinevizyonu izlerken öğrendim. Adnan Menderes’in idamı ise burada değil de İmralı Adası’nda gerçekleşmiş.

Şule Yüksel Şenler’in vefat yıl dönümü için bu adanın seçilmesinin sebebini ise Şule Yüksel Şenler Vakfı’nın Onursal Başkanı Emine Erdoğan’ın yaptığı konuşma sırasında öğrendim. Menderes’in idamından yaklaşık 29 gün sonra yapılan 1961 seçimlerinde Demokrat Parti'nin devamı olduğu söylenen Adalet Partisi yüzde 34.8 oy alarak yüzde 36.7 oy alan CHP’den sonra ikinci parti oluyor. Adnan Menderes’in oğlu Yüksel Menderes’in milletvekili adayı gösterildiği Yeni Türkiye Partisi ise yüzde 13.7 ile üçüncü büyük parti olarak TBMM’ye giriyor. Menderes’in adını ananların bile fişlendiği bir dönemde bu oranlar büyük bir başarı olarak tarihe geçiyor. İşte o yıllarda henüz genç bir kız olan Şule Yüksel Şenler de seçim öncesinde meydanlarda boy gösteren demokrasi ve özgürlük için sesini yükselten gençlerden sadece biri.

BİR AKSİYON İNSANI

Gençlik yıllarından bu yana feyz aldığı Şenler’i “Ortaya koyduğu örneklik, onunla tanıştığım ilk günden beri bana ilham oluyor. Ancak o, sadece bana değil, bir millete de ilham oldu” sözleriyle genç nesillere aktaran Erdoğan, konuşmasında Şenler’in kitleleri peşinden sürükleyen ender insan hakları savunucularından biri olduğunun altını önemle çizdi. Erdoğan, Şenler’in şehirli Müslüman kadınları, bu toplumun saygın bireyleri olarak konumlamayı başardığını da bir kez daha hatırlattı. Erdoğan konuşmasında, Şule Şenler’in gençlik yıllarında meydanlarda katıldığı siyasi mitingleri de bugünün gençlerine örnek gösterdi. Şenler'i şu sözleriyle anlattı: “Bir aksiyon insanı olan Şule Yüksel Şenler’in, en önemli özelliği cesur olmasıydı. Özellikle, yaşadığı baskı döneminde yaptıklarına, inanın kolay kolay kimse cesaret edemezdi. Sizinle bu yürekliliğinin sınırlarını resmedecek bir anekdot paylaşmak istiyorum: "Rahmetli Adnan Menderes idam edilmeden önce onun adını dahi söylemek sakıncalıydı. İşte böyle bir vasatta, Şule Yüksel Hanım Adalet Partisi’nin gençlik kollarına üye olur. Zeytinburnu’nda bir mitingde konuşma yapacaktır. Şule Yüksel Hanım, dosya kâğıtlarını birbirine ekleyerek, 1 metre 70 santim boyunda bir şiir yazar. Menderes’le ilgili bölümleri okumaması için sıkı sıkı uyarılır. Asker, polis meydanda hazır bekliyordur. Buna rağmen kürsüden, ‘Ey Menderes, Menderes! Yanık yanık çağlıyor, bir millet de ardından, yanık yanık ağlıyor’ mısralarını okur. Koca meydan hüngür hüngür ağlayan insanların sesleriyle çınlar. Sonradan, anılarını naklederken şöyle söyler: ‘Millet acıyla dolu ama, dışa vuramıyor. Ben de milletin sesi olmaya çalışıyorum. Ne derlerse desinler, hapse atsınlar. Hiçbir şeyden korkum yok diyorum.”

KORKU VE İFTİRALAR

Konferansın ardından ise düzenlenen ada gezisinde Erdoğan, yakından tanıdığı Şenler’in bir anısını gözleri dolarak paylaştı: “Şenler, rahmetli Menderes öldüğünde çok etkilenmiş. ‘Bayrağı alıp kapıyı açıp düşünmeden dışarı çıktım. Sandım ki bayrağı alıp çıkınca bütün millet arkamdan gelecek. Arkamı bir döndüm ki arkamda kimse yok.’ Çok üzülmüş, ağlamış. İnsanları korkutarak böyle yanlış bir uygulamaya sebep oldular. Bir dönemi korkuyla, iftirayla, yalanlarla susturdular. Allah, bir daha öyle bir dönemi yaşatmasın.”

VAKFIN İLK BÜYÜK ETKİNLİĞİ

Gençlerin ağırlıklı olarak katıldığı programda Şenler’in farklı yaşlarda okurları bir araya geldi. Şule Yüksel Şenler’in vefatının ardından kurulan vakfın aynı zamanda ilk etkinliğiydi. Eyüp’te faaliyete geçen Şule Yüksel Şenler Vakfı, yazarın aziz hatırasını yaşatmak, örnek teşkil edecek hayat hikâyesini anlatmak, insan hak ve özgürlükleri konusunda taşıdığı bayrağı gelecek nesillere taşımak maksadıyla 2020 yılında bir grup gönüllü tarafından faaliyete geçirildi.

Gençlerimiz özgürlüklere sahip çıksın

Ada gezisi sırasında basın mensupları tarafından duygu ve düşünceleri sorulan Erdoğan, “Yakın bir dönem aslında, çok eski bir dönem değil. İnsan haklarına aykırı yapılan uygulamalar maalesef. Allah bir daha böyle zulmü yaşatmasın ülkemize. Onun için gençlerimizin içinde bulunduğumuz özgürlüklere sahip çıkmaları gerekiyor. Eğer onlar sahip çıkarlarsa gözümüz açık gitmeyecek inşallah” dedi.

600 KİŞİ KATILDI

Programa, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Şule Yüksel Şenler Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şahin Usta, KADEM Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, bazı STK’lerin temsilcileri, gazeteciler ile gençlerden oluşan 600 kişilik bir grup katıldı.

Adada görülecek çok şey var

Uzun yıllar kendi makus kaderine terk edilmiş adanın ismi değiştirilip yapılan yeni düzenlemelerle yeniden gün yüzüne çıkarıldı. Adanın geçmişte Bizanslıların da uğrak adresi olduğunu hatta 10. yy’dan kalma bir kilise mahzeni olduğu, bu mahzenin daha sonra zindana çevrildiğini öğrendim. Ancak biz vakit darlığından dolayı otelin olduğu bölgeyi, otelin biraz ilerisindeki Demokrasi Feneri’ni, Fatin Zorlu Camii'ni görebildik ve bir daha gelmek için kendimize söz verdik. Adada 123 odalı kongre turizmi için inşa edilen otelin önünden ilerleyince Adnan Menderes’in de olduğu kişilerin fotoğrafları ve 5 dakika oturup onların yerine kendini koyma köşeleri var. Adanın en etkili köşesi ise yargılanma sürecinde yazılmış ancak ulaştırılmayan mektuplardan yapılan Ulaşamayan Mektuplar Anıtı’ydı. Biraz ileride ise cam teras yer alıyordu.

#Şule Yüksel Şenler
#Emine Erdoğan
#KADEM
2 yıl önce