|

Popülere değil hakikate bakmalı

Bugünü anlamak için önce geçmişteki İslam düşünürlerini iyi tanımak gerektiğini söyleyen Muhammed Rüstem, “Günümüzde çoğu insan, hakikati ifade ettiğinden değil, sırf popüler olduğundan bazı yazarları okuyor ve bazı fikirlere kapılıyorlar “ eleştirisinde bulunuyor.

Ayşe Olgun
04:00 - 19/07/2020 Pazar
Güncelleme: 04:09 - 19/07/2020 Pazar
Yeni Şafak
Muhammed Rüstem
Muhammed Rüstem

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen Uluslararası Tasavvuf Araştırmaları Yaz Okulu 20 Temmuz’da başlıyor. Geçen yılların aksine bu yıl pandemi yüzünden dersler online olarak yapılacak. Tasavvuf alanında akademik çalışmalar yapan birbirinden önemli isimleri buluşturan yaz okulu 28 Temmuz’a kadar devam edecek. Bu yıl eğitim programına katılan isimlerden birisi de Doç. Dr. Muhammed Rüstem ( Mohammed Rustom). İslâm felsefesi ve Kur’an Çalışmaları üzerine doktorasını 2009 yılında Toronto Üniversitesi’nde tamamlayan Rüstem, çalışmalarını Carleton Üniversitesi İslam Araştırmaları bölümünde sürdürüyor. İslâm felsefesi,tasavvuf, tefsir alanlarında uluslararası tanınırlığı olan Rüstem’in çalışmaları pek çok dile çevrilmiş. Ödüllü kitabı Merhametin Zaferi: Molla Sadra Felsefesi ve Kutsal Metinler ile Sufi Metafiziği kitabı Nefes Yayınevi tarafında yayınlanmıştı. Biz de yaptığı çalışmalardan yola çıkarak seminer öncesinde online olarak kendisine ulaştık ve tasavvuf ve İslam felsefesi üzerine sorularımızı yönelttik. Buyrun.

*Sizin, Merhametin Zaferi: Molla Sadra’da Felsefe ve Kutsal Kitap isimli eseriniz İran’da Dünyada 21. Kitap Ödülünü kazandı. Sizi Molla Sadra çalışmaya yönlendiren ne olmuştu?

Molla Sadra’nın yazdıklarıyla karşılaşınca; mühim bir Müslüman feylesof ve Kur’ân müfessiri olduğunu görünce, hatta aslında onun insânî medeniyetin en büyüklerinden biri olduğunu öğrenince dikkatimi çekti. Her zaman vahiy ve felsefe arasındaki ilişki ilgimi çekmiştir. Molla Sadra’nın felsefî Kur’ân tefsirinde kendi entelektüel ve şahsî yansımalarıma mükemmel bir ayna bulmuşumdur.


KENDİNİ BİLEN ALLAH’LA İRTİBATINI GELİŞTİRİR

Molla Sadra’nun fikir dünyasından yola çıkarak şunu sormak isterim: Sadra bugünün dünyasına yani biz Müslümanlara ne öğütlüyor?

Molla Sadra’nın günümüz Müslümanlarına söyleyeceği çok şey olduğunu öğrenciyken ve sonra İslâm felsefesi hocası olunca öğrendim. Bir Müslümanın hayatındaki her hususa dair berrak bir metafizik hakikatin görüşünü öncelemesinin nasıl ve neden gerektiğini bize Molla Sadra öğretebilir. Entelektüel ve mânevî olan bu görüş, bilâhare, hayatlarının tamamında karşılaşabilecekleri her durumda onlara rehberlik edebilecektir. Müslüman kimliğine layık olmak için, bir felsefenin bir kişinin kendisini keşfetmesi ve fark etmesini öncelemesi gerektiğini de Molla Sadra gösterebilir. Çünkü insanlar ancak kendilerini bilerek; kendi kendileriyle, dünyayla ve Allah’la olan münasebetlerini gerçekleştirebilirler.

Merhamet üzerine de konuşmak isterim. Günlük hayatımızda ahlâk ve merhametin vazgeçilmez olması için üzerimize düşen görev nedir?

Bana göre, Müslümanlar bugün her şeyden evvel az önce de dediğim gibi “kendini bilmek” konusunu esas almalıdırlar. Dünya fazlasıyla meşgul ve herkes bir şeyleri kovalıyor. İslam filozofu Ayne’l-Kudât’ın söylediği üzere, aslında sadece bir ödül var, onu hakikaten arayan ise çok az. Kendimizi bilirsek yani içimizde ilâhî birliği sağlarsak varlığımızı dönüştürürüz. Sonra zaten o iyiliği ve Allah vergisi bilgiyi dünyaya siyâsî, iktisâdî, ahlâkî ve dînî her sahada yayarız.

Peki günümüzün Müslüman entelektüelleri geçmişteki Müslüman düşünürlerle nasıl ortak bir dil geliştirebilir? Yani bugünün Müslüman düşünce dünyası geleneksel düşünce sisteminden nasıl faydalanabilir, neler söylersiniz?

Bu çok güzel bir soru! Çünkü geçmişdeki çok büyük Müslüman erkek ve kadın düşünürüyle bugünün Müslümanlarının bağlantısı meselenin kalbini oluşturuyor. Ama öncelikle, İslâm medeniyetinin bu fevkalâde kadın ve erkeklerine dair çalışmaları onlarla aynı dünya görüşüne sahip olduğumuzdan sadece bize bir iftihar ve zevk verdiği için yapmadığımızın bilinmesi gerekir. Çünkü biz esasen onların tecrübeleri, bilgileri ve Allah’ı idraklerinden; onların kendileriyle, dünyayla, insanın durumu hakkında ne düşündüklerini öğrenmeye gayret ediyoruz. Bu zevâtın bizim şimdi içinde bulunduğumuz şartlardan çok farklı zamanlarda yaşadıklarını elbette kabul ediyoruz. İşte burada asıl husus onlara hayranlığımızdan yalnız onları taklide yeltenmemeye dikkat ve itina göstermeliyiz. Onların anlayış ve idraklerini günümüz şartlarında kendi bireysel ve özgün meselelerimizin ışığında entelektüel, mânevî, sosyal ve siyâsî vs. her sahada yaşamaya çalışmalıyız. Bu hatırda tutulması gereken çok önemli bir noktadır. Aksi halde, geçmişin bu büyüklerini okuyarak ve onları taklit ederek, Allah’ın bizden ne istediğini anlamadan, onların öğretilerine dair bilgimizle ne yapacağımızı bilmeden akıntıya karşı boş kürek çekeriz.

POPÜLERLİĞİNE DEĞİL SÖZLERİNE DİKKAT ET

  • Geçmişten faydalanmak için nasıl bir yol izlemeliyiz peki?
  • Geçmişin bu hayranlık verici şahsiyetlerinin eserlerini ve onlar hakkında yazılmış eserleri okuyarak, onların hayatları ve düşünceleri üzerine arkadaşlarla ve hemfikir olduklarımızla mütalaalarda bulunarak onlarla bağlantı kurabiliriz. Tevazu ve samimi istekle onlara yanaşırsak onlardan çok harika bilgiler öğrenebiliriz.Bugün Müslümanların moda olan felsefî fikirler ve entelektüel akımlara saplanmaması da çok önemlidir. Müslümanlar zihinlerini ve ruhlarını neye mâruz tuttuklarının idrakinde olmalıdırlar. Bu moda görüşlerin çoğu faydalı değiller ve yarın küresel sahneye bir başka akım gelince hemen unutulacaklar. Günümüzde çoğu insan, hakikati ifade ettiğinden veya söyleyecekleri kayda değer bir şey olduğundan değil, sırf popüler olduğundan bazı yazarları okuyor ve bazı fikirlere kapılıyorlar. “Kimin söylediğine değil, neyin söylendiğine bak!” diyen Hz. Ali’ye kulak verelim.
#Muhammed Rüstem
#Molla Sadra
#İnsan
#Müslüman
#Üsküdar Üniversitesi
4 yıl önce