|

Hatla geçmişe dönüyoruz

Hat sanatının özgün eserlerini buluşturan Gülnihal Gül Mamat & Özgün Hat Atölyesi Sergisi geçtiğimiz hafta Bağlarbaşı Nevmekan’da sanatseverlerle buluştu. Gülnihal Gül Mamat, atölye çalışmalarını anlatırken “Bugünün şartlarıyla neler yapabilirizin üzerinde duruyoruz” şeklinde özetliyor.

04:00 - 3/10/2021 Pazar
Güncelleme: 00:58 - 3/10/2021 Pazar
Yeni Şafak
Gülnihal Gül Mamat
Gülnihal Gül Mamat
LATİFE BEYZA KAHVECİOĞLU

Gülnihal Gül Mamat koordinatörlüğünde yürütülen atölye çalışmaları sonucunda oluşturulan Özgün Hat Atölyesi Sergisi’nde İslam›ın ilk yazı çeşidi olarak tanımlanan Kûfi yazının temel kaideleri, imla kuralları, kompozisyon, tasarım ve uygulamasıyla oluşan özgün hat tasarımları yer alıyor. Atölyenin öğreticisi Mamat’ın yanı sıra sergide Betül Türkan Kurtoğlu, Elif Betül Ersan, Erdinç Sezen, Esra Sucu, Funda Alaybeyi, Leyla Şen, Mesrur Yersel, Müzeyyen Uçkun, Nurten Anılmış, Şevval Betül Güran, Öznur Bayoğlu, Tuba Koç, Yasemin Keskin, Yeşim Karamık Jandar, Zehra Anılmış, Zehra Yıldız gibi öğrencilerinin de eserleri bulunuyor. Gülnihal Gül Mamat’la sergiyi konuştuk.

İLK YAZI ÇEŞİDİ KÛFİ

Kûfi, Rik’a, Sülüs, Nesih… Bu dört seçenek arasında neden Kûfi?

Aslında ilk yazı çeşidi Kûfi. Ayetler inip de kaybolmasın diye taşa deriye yazılırken kullanılan çeşit Kûfi’dir. Daha sonra Aklam-i Sitte denilen altı çeşit yazı da Kûfi yazısında yola çıkarak üretilen yazılardır. Ama o altı çeşit yazıya baktığınızda çok da Kûfi’nin çeşitlerine benzetemezsiniz. Biz Özgün Hat Atölyesi’nde geriye dönüyoruz, o taşa, deriye yazılan yazıyı alıyoruz, klasiğini bozmadan bugünün şartlarıyla neler yapabilirizin üzerinde duruyoruz.

Kûfi yazısının da çeşitleri var ama değil mi?

Elbette. Mesela Makili yazısı ile ilgili şöyle bir not düşebilirim: Günümüzde diğer hat yazım çeşitlerine nazaran daha az kullanılan Makili tarzda hat, İslam tarihinde kullanılan ilk yazı biçimidir. İlk öğrendiğimde tüm harfler satırın üstünde olmalı, yalnızca “y” harfi satırın altına inebilir diye öğrenmiştik. Amaç Makili’de boşluk doldurmadan yazmaktı ama biz çok sıkıştığımızda boşluk bırakabiliyorduk. Makili’de klasikte nokta koymak zorunda değiliz, boşluk doldurmak için nokta koyuyoruz. Ama çok fazla yoğunlaşınca aslında klasikten şaşmadan, ruhunu beynini ona verdiğinde, matematik kullanarak ve belli bir sistem oluşturarak o boşlukları da kaldırabiliriz diye yola çıkınca... Şimdi bütün yazılarımızın noktaları var, Makili yazı amacına uygun şekilde hiçbir boşluk bırakmadan yazılabiliyor. “Matematiği olmayan sanat, sanat değildir” der ya Fuat Hoca, onun gibi…




ÖZGÜN HATTI YAKALAMAK

Serginin ve atölyeni ismi “Özgün Hat Atölyesi” olarak geçiyor, hat geleneksel bir İslam sanatı, bu sanatı sizin sınıflarınızda özgünleştiren nedir?

Aslında ben günümüzün şartlarıyla o döneme gidip, Kûfi harflerini alıp bugünün şartlarıyla yazdığımız için “Özgün hat” diyorum. Aslında buna “çağdaş hat” ya da “modern hat” diyenler var. Hoşlanmıyorum bu isimlerden… Hatta “Özgün hat” isminden de hoşlanmıyorum. Benim çok değer verdiğim bir hocam var, “Sadece hat diyebilirsin” demişti bana. “Başına bir şey eklemek zorunda değilsin. Bırak, yıllar sonra bugünün hattı olarak anılır ya da anılmaz. Bunu yıllar sonra göreceğiz.” Bu nedenle yalnızca “hat” demek daha uygundu ama biraz da şuradan yola çıktık: Biz Kûfi’nin tüm çeşitlerini öğreniyoruz, özellikle örme ve Makili üzerinde fazlaca duruyoruz. Satır düzeni oluşturuyoruz, yazı yazıyoruz, kompozisyon oluşturuyoruz. Daha sonra bunların hepsi harmanlayarak kendi yazımızı ortaya çıkarıyoruz ve özgün olan aslında bu olacak inşallah. Bugün derse on kişi gelse de özgün hat her birine öğretilebilecek bir şey değil. Atölyede klasik Kûfi’i öğreniyoruz ancak tasarım çok başka bir şey… Kişilerin içerisinde o Allah vergisi yetenek olduğunda fazlaca yoğunlaşarak ortaya o güzel tasarımları çıkarabiliyorlar. Önce sevmek, sonrasında emek sarfetmek ve empati kurmak gerekiyor. Bu üçü olduktan sonra o tasarımlara geçiş oluyor ve özgün hattı da yakalamak da çok zor olmuyor.




Sergide yer alan eserler, atölyelerinize katılan ve mezun olan kişilerin çalışmalarından birer seçki öyleyse…

Sergide en az 2 yıldır çalıştığımız arkadaşlar yer alıyor. Online derse sıcak yaklaşmayan bir insandım. Ancak Amerika’da yaşayan çok istekli bir arkadaş ile tanıştık ve dokuz ay sonra onun da eserlerini sergiledik burada. Klasik yazıları öğrenmek için 8 ay gibi bir süre yeterli olabiliyor; sevgisi, emeği ve empatisi varsa tabi ki.


Edirne’nin yıldızları

Gülnihal Gül Mamat’ın ilk kişisel sergilerinden biri olan “Edirne’nin Yıldızları” daha sonra İstanbul’da “Özgün Hat Sergisi” ismiyle yeniden açılıyor. Mamat, serginin ilk isminin anlamını şöyle açıklıyor: “Edirne Valiliğine bir proje hazırlamıştık. Edirne’deki tarihi yapılar içerisinde kullanılan geometrik desenleri araştırdık ve 23 tane farklı yıldızı motifi belirledik. Kimi 6’li kimi 8’li kimi 12’li… Edirne’mizin çeşitli camilerinde kullanılan bu 23 yıldızı; 23 farklı Lafza-i Celâl tasarımı ile harmanlayıp, gönlümüzdeki aşkı elinizde tuttuğunuz bu naif kitapta bir nebze olsun yansıtmaya çalıştık.


Gülnihal Gül Mamat eşliğinde sergi

“Hat, dünyanın en az malzemesi; kağıt, kalem ve mürekkebin işbirliğiyle insan elinin hissederek tertip ettiği en zor sanattır” şeklinde düşünen Gülnihal Gül Mamat’ın eşliğinde sergide yer alan eserleri gezerken onun değimiyle “Oluşturulan kompozisyonlardaki harflerin taşıdığı mânânın ötesinde bana her şekilde görsel bir heyecan” hissettirdiğini söyleyebilirim. Şehir silüetinde yazılmış Ayetel Kürsiden tutun da Lafza-i celalin özgün formdaki kompozisyonlarına kadar tasarımına ve emeğine hayret edilecek pek çok eser var. Sergi, 10 Ekim tarihine kadar ziyaret edilebilir.

#Gülnihal Gül Mamat
#Nevmekan
#Bağlarbaşı
3 yıl önce