|

Ramazan sofraları misafirlerle güzel

Misafirlik, sosyal hayatımızın bir parçası. Peygamber Efendimiz de “Allah’a ve ahiret gününe inanan misafirlerine ikramda bulunsun” sözleriyle, misafire ikramla imanı bir arada zikretmiş, müslümanlara ikramda bulunmayı öğütlemiştir. Ramazan sofralarının bereketi ise hiç şüphesiz misafirlerimizdir.

Latife Beyza Turgut
01:00 - 3/04/2022 Pazar
Güncelleme: 02:40 - 1/04/2022 Cuma
Yeni Şafak
ARŞİV
ARŞİV

Ülke genelinde evlerde, sokaklarda, şehrin en kalabalık meydanlarında düzenlenen iftar ve sahur programları, tüm müslümanların birlik içerisinde başlarını secdeye kavuşturan teravih namazları, aynı sokakta oturan hanımları bir göz odada ahenkli bir ses etrafında toplayan mukabeleler...

  • Covid-19 kısıtlamalarıyla geçen iki yılın sonunda normalleşme adımları ile giriş yaptığımız 2022 yılı, tüm sevdiklerimizi yeniden sıcak bir iftar sofrası etrafında toplanacağımızı müjdeliyor. Bu sene Ramazan, gerekli tedbirler alınarak toplu halde ifa edilebilecek. Özenle hazırladığımız sofralarımız, güleryüzle açılan kapılar ve neredeyse sahura kadar uzayan sohbetlerle bu Ramazan ev sahibi olarak özlediğimiz misafirlerimizle bir araya geleceğiz. Pandemi süresince yalnızlaştık, kendi içimize kapandık belki de misafirlerimizi nasıl ağırlayacağımızı dahi unuttuk. Oysa müslümanlar olarak bizler, İslam’ın fıtratı gereği zamanın mecbur eden şart ve durumları hariç, ibadetlerimizden, günlük işlerimize her eylemi sosyal bir varlık olmanın bilinciyle yaparız.

Peki, Kur’an-ı Kerim’deki görgü kurallarına uygun olarak misafirlerimizi nasıl ağırlayacağız? Hayata dair tüm sorulara cevaplar bulabildiğimiz Kur’an-ı Kerim, toplumsal ilişkilerimiz için gerekli kural-kaideleri ve bizim için önerileri ayetlerinde bizimle paylaşır. Uzun yıllar ülkemizdeki tefsir akademisyenlerinin duayenlerinden olmasının yanı sıra tefsir eserleri de kaleme alan merhum Prof. Dr. Zeki Duman, Kur’an-ı Kerim’de yer alan sosyal hayatın kurallarını “Kur’an-ı Kerim’de Görgü Kuralları” isimli kitabında paylaşıyor. Duman, eserinde sosyal ilişkilerde olması gereken adab-ı muaşerete de odaklanıyor.

MİSAFİR SOSYAL HAYATIN PARÇASIDIR

  • Misafirlik, bir müslümanın sosyal hayatının büyük bir parçasıdır. Ramazan’da iftar için, bir ölümün ardından taziye için, düğünün ardından tebrik için, özlemin ardından kavuşmak için sık sık birbirlerimizi evlerimize davet eder, evlerde ziyaret ederiz. Sosyal hayatın kaidelerini oluşturan adab-ı muaşeret, misafirlik ilişkilerimizi de güzelleştirir. Misafir olan evde hayır ve bereket olur. Peygamber Efendimiz de “Misafirin bulunduğu eve hayır, bıçağın devenin hörgücüne ulaşmasından daha çabuk ulaşır” buyurmuştur. Efendimiz, kendisine gelen misafirleri asla geri çevirmez, evinde ağırlama imkânı olmadığı durumlarda dahi onu ağırlayacak birini bulmuştur. Kur’an-ı Kerim’de misafir ve misafirlik söz konusu olduğu zaman akla ilk gelen isim İbrahim Aleyhisselam’dır. Onun misafirlerine son derece nazik, cömert ve güzellikle yaklaşması, onlara içtenlikle ikramda bulunması, müslümanlara örnektir.

“Ebu’l-Adyâf” yani “misafir babası” olarak anılan İbrahim Aleyhisselam, Kur’an’da yer alan misafir ve misafirlik ile ilgili adab-ı muaşeret kaidelerinin de dayanağıdır. Onun gelip geçen herkesi misafir olarak kabul etmesi, elindekinin en güzel ve en tazesini yedirip içirmesi bizlere örnektir. Misafiri güzel bir kıyafet ve güleryüzle karşılamak ve uğurlamak, rahat ettirmek, ihtiyaçlarını gidermek ev sahibine düşen ahlaki görevlerdendir.

ELDE OLANIN EN GÜZELİNİ SUNMALI

Peygamber Efendimiz, “Allah’a ve ahiret gününe inanan misafirlerine ikramda bulunsun. Bir gün ve bir geceden ibaret olan caizesini yerine getirsin” sözleriyle, misafire ikramla imanı bir arada zikretmiş, böylece misafire ikramın önemine işaret etmiştir. İslam’da ev sahibine haber vermeden çatkapı bir misafirlik makbul değildir. Misafir önceden ev sahibine geleceğini bildirmeli, randevulaşmalıdır. Misafire sunulacak yiyecek içecekler, eğer geleceği belli ise önceden hazırlanmış olmalıdır. Değilse, yemek hazırlayacağım diye telaşa kapılıp gürültü patırtı yapmak İslam adabına uygun değildir. Günümüzde bizler, misafirler gelmeden günler öncesinden menüleri düşünüyor, alışverişlere başlıyoruz oysa Kur’an adabına göre misafire hazırlık, kadar telaşsız olursa o kadar hoş olur. Zira İbrahim Aleyhisselam’ın misafirlerin yanından gizlice hanımının yanına giderek yemeği hazırlamış olması bu görgüye bir işarettir.

  • İbrahim Aleyhisselam, elinde bulunan sığırlardan en taze ve en semiz olanını seçip, bizzat kendisi kesmiş, pişirmiş ve misafirlerine ikram etmiştir. Bu kıssadan hareketle misafire ikram ederken gürültüsüzce evde mevcut olanların en güzelini, kısa bir zamanda hazırlayıp misafire güler yüzle sunmak Kur’an’da işaret edilen adaptandır. Misafirler yemeğe buyur edilirken kullanılacak tabir olabildiğince nazik olmalıdır.

Kur’an’da İbrahim Aleyhisselam’ın “Yemeğe buyurmaz mısınız?” şeklindeki nazik daveti misal gösterilmiştir. Zaman zaman misafirleri yemek esnasında kontrol edip, varsa ihtiyaçlarını karşılamak, yemeleri için teşvikte bulunmak yine ev sahipliğinin adaplarındandır. Bu noktada kastedilen elbette misafirin tabağını kontrol etmek, ağzına yaklaştırdığı her lokmayı saymak değildir. Devamlı “ye” demek can sıkıcı bir söyleme yol açacağı gibi bu teşviğin üç kez yapılması yeterlidir. Ev sahibinin cömertliğini ve misafirin sofrasına oturmasından dolayı duyduğu memnuniyeti belirtir. Peygamber Efendimiz de ev sahibinin normal aralıklarla üç defa misafirini yemesi için teşvikte bulunulmasının icap ettiğini söylemiştir.

#Ramazan
#Covid-19
#Kur’an-ı Kerim
#Zeki Duman
#misafir
2 yıl önce