|
Avlanma sezonu ve hamsinin dramı (1)

Hamsi Karadeniz kültürünün çok önemli bir parametresi. Üzerinde çok güzellemeler yapılmış.

Doğrusu bu yazıda hamsinin folklorik özelliklerine değinecek değilim. Onun ekonomik önemini, hamsi olmayınca Karadeniz’de ihtiyaca cevap verecek balık olamayacağı gerçeğini özetle anlatmaya çalışacağım.

**

Önce şunu söyleyelim; günümüzde en sağlıklı gıda balık eti ve Türkiye’de ortalama yıllık 6 kilogram balık eti tüketiliyor. Bu tüketim dünya ortalamalarının çok altında. AB ortalaması 25-30 kilo civarında. Japonya ve Norveç’te kişi başına 80 kilogram balık tüketilmektedir. Üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkede kişi başına 6 kilo balık tüketilmesi son derece yetersiz bir tüketim olduğunun (denizlerden iyi yararlanılamadığının) açık göstergesidir.

Aslında tüketimin bu kadar düşük olmasının arka planında balık arzının (avlanma ve üretim) yetersizliği ve fiyatlarının yüksek olması yatmaktadır.

Bu nedenle Türkiye’de avlanan balığın yarısına yakınını oluşturan hamsinin üretimini ve avlanmasını sürdürülebilir bir temele acilen kavuşturmak gerekmektedir.

2019 yılında toplam üretilen balık miktarı Tarım ve Orman Bakanı tarafından son 40 yılın en yüksek üretimi (bu üretim bolluğunu bir vatandaş olarak çok hissetmedik galiba-yem fabrikalarına giden balıklar da bu rakamın içinde mi bilmiyoruz) olarak gösterilmektedir. Bu rakamla kişi başına ortalama balık tüketimi yıllık 6,24 kg olmuştur.

2019 toplam su ürünleri üretimi 836 bin ton civarındadır. Bunun 463 bin tonu avcılıkla, 373 bin tonu da yetiştiricilikle üretilmiştir.

**

Tekrar Karadeniz’in altın balığı, bütün ekosistemin üzerine inşa edildiği hamsiye dönelim.

Karadeniz’de bol palamut görmek istiyorsanız hamsi olmalı. Mezgit görmek istiyorsanız hamsi olmalı. Lüfer, istavrit ya da diğer balıkları görmek istiyorsanız mutlaka bol hamsi olmalı.

Çünkü bu balıklar beslenmek için Karadeniz’e gelmektedirler. Bu türlerin ana besin kaynağını da hamsi ve çaça oluşturmaktadır. Karadeniz ekosisteminde hamsi yoksa, palamut, lüfer, istavrit neden gelsin.

Hamsi ülkemizde en çok avlandığı dönemlerde 150-200 bin ton civarında av vermektedir.

Peki hamsi ile ilgili sıkıntı nedir?

Yani neden biz bolca ve ucuza hamsi bulamıyoruz, ya da neden 30-40 liraya tezgahlardan hamsi alıyoruz.

**

Hamsi ile ilgili en büyük sorun onun yeterince büyümeden avlanmasıdır.

Abazha ve Gürcistan bölgesinde son derece küçük (adeta bir tarafından bakıldığında diğer tarafı görülecek kadar körpe) hamsilerin vahşice avlamasından kaynaklanmaktadır.

Bu hamsilerin yenilemeyecek kadar küçük olmasına rağmen avlanmasındaki sebep balık unu fabrikalarının hammadde ihtiyacını karşılamak.

Balık unu (yem) için hamsinin büyük ya da küçük olması hiç önemli değil.

Kabaca 5 kilo hamsiden 1 kilo balık unu ve balık yağı yapılmaktadır.

1 kg balık yemi ile 1 kg levrek, çupra veya somon üretilmektedir.

Ve bu üretime de devletin ciddi desteği söz konusudur.

**

Çok gelişmiş bir yetiştiricilik sektörüne sahibiz. Avrupa’nın levrekte 1. çuprada de 2. sırasında üretim yapmaktayız ve çoğunu ihraç etmekteyiz. Toplamda Avrupa’nın yediği balığın yüzde 25’ini Türkiye üretmektedir.

Yani biz Avrupa ucuz ve kaliteli balık yesin diye hamsiyi kendi vatandaşımıza yedirmekten alıkoyuyoruz.

Peki soru şu; 100-150 bin ton hamsi avlanmasaydı nasıl bir etkisi olacaktı?

Yavru hamsiler avlanmasa bir sonraki yıl 10-15 kat büyüyerek 150 bin ton hamsi 1,5 milyona ulaşacaktı. Bu sayede eskiden olduğu gibi hamsi son derece ucuz, iri, fakirin mutfağını süsleyecek, lüks tüketim malı konumundan çıkmış, gerçek benliğine ulaşacaktı.

Balık unu fabrikalarının yıllık işlediği hamsiden daha fazlasını bulmak mümkün olacaktı.

Bu sayede Karadeniz sadece hamsinin değil, diğer balıkların da boy boy cirit attığı bereketli bir denize dönüşecekti.

(Devam edecek)

#Avlanma
#Hamsi
#Balık
#Tarım ve Orman Bakanlığı
#Karadeniz
4 yıl önce
Avlanma sezonu ve hamsinin dramı (1)
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’