|
Susarak konuşma ya da protestonun dili

İnsanın en somut meseleyi bile en soyut bir dille ifade etme­ye başlamış olmasına bakarak kendini ifade etme sadedinde bazı sıkıntılarla karşılaşacağını anlamak mümkündür.

Gerçi insan bu... Kendini ifade etmenin yolunu mutlaka bulur. Kendini, fikrini ifade etmek için var edilmiş bi­ricik yaratık odur. O, ne kadar sıkı yaptırımlarla kısıtlanmak istenir­se istensin, ne kadar ağır önlemlerle kuşatılmış olursa olsun, kendini ifade etme ve fikrini açığa vurma sadedinde bulacağı yolların tümünün önceden kes­tirilmesi mümkün olmaz.

İnsanı kendini ifade etmekten men eden yaptırımlar karşısında dilsiz kalması onun varlık tarzına aykırı... O kadar ki, bazen susmayı tercih ettiği zaman­larda, uygulanan yaptırım yüzünden suskun kaldığının sanılması bile yanıl­tıcı olur. Çünkü o, susarak da kendini ifade edebilir. Onun te­mel özelliği konuşma olduğundan ve konuşmanın illâ da lafızla olması gerekmediğinden, susması da anlam ifade eder. Bu nedenle onun susması atın, devenin susması gibi değildir. At ve deve zaten susar ve insan zaten susmaz, konuşur.

Dikkat edilecek husus, birilerinin bir başka birilerini ni­çin susmaya zorladığını anlamak olmalı... Konuşmayı engellemek is­teyenler acaba neyin konuşulmasını istemiyor? Neyin konuşulmasından gocunuyor ve niçin gocunuyor? Gocundukları husus, konuşma önlenirse gizli mi kalıyor? Bir süre gizlenmiş ol­sa bile gizlilik sürgit sağlanabiliyor mu?

İnsan, konuşması engellendiği hallerde kimi zaman meramını jestlerine, mimiklerine sığınarak ifade eder. Kimi zaman pantomim yapmayı dener, kimi zaman fıkra anlatarak meramını ifade eder. Kimi zaman bir şiir onun meramını ifa­de etmeye tercüman olur. Ama bir insanın konuşmaması, eğer o, insan olma şartının dışına çıkmamışsa, hiç bir müeyyide ile sağlana­maz. Ölüm bile onu konuşmaktan men edemez. Hiciv söyleme­sin diye idam edilen şairin sesi, onun sağlığındayken söylediklerini vurgulamaya ve onun sesini çağların ötesine ulaştırmaya yaramıştır; o sesin bastırılmasına değil…

Evet, konuşmanın illâ lafızla olması gerekmiyor.

Batı dünyasının kimi ülkelerinde insanlar sokaklarda nümayiş yaparak ırkçılığı protesto etmeye çalışıyor. İnsan tekleri belli ki içinde yer aldıkları dairenin ırkçı tutumundan rahatsız… Biz, o dairenin dışında duranlar, onların meramını anlıyoruz. Ama aynı dairenin içinde kalmaya devam ederek ırkçı tutumu ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını da görüyoruz. Protestolar, polisin bundan sonra adam öldürürken belki daha dikkatli davranmasını sağlayabilir. Ama bu, ırkçı zihniyetin ortadan kalkmasını sağlar mı? Orada bir kısır döngü söz konusu çünkü… O daireyi parçalayıp dışına çıkmadıkça o kısır döngüden çıkılmaz, orada dönenip kalınır.

Biz onları anlıyoruz, tamam. Ama onlar bize anlıyor mu? İşte bütün mesele…

#Protesto
#Dil
#İnsan
4 yıl önce
Susarak konuşma ya da protestonun dili
Satranç tahtasında sıra Türkiye’nin hamlelerinde
Sayıştay kararlarına yansıyan sınavsız atamalara ilişkin olumsuzluklar
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm