|

Uzun bir serüven: Eski Liman

Orhan Tepebaş’ın ikinci kitabı Eski Liman bizi iç yolculuğa çıkarıyor. Tepebaş’ın şiirlerinde, iç dünyamıza uzanışın yanı sıra, yalnızlık, özlem, ayrılık gibi duygular yeni anlamlar içinde okurunu selamlıyor.

Semiha Kavak
12:05 - 15/03/2020 Pazar
Güncelleme: 12:08 - 15/03/2020 Pazar
Yeni Şafak
Orhan Tepebaş’ın ikinci kitabı Eski Liman
Orhan Tepebaş’ın ikinci kitabı Eski Liman

“tek başına şair değilken ben senle şiir kurulur

gül kokar bulutlar sen gülüp konuşurken

tatile girince bir okul bahçede zaman durur

ege’de bir değirmen düşü kalbimi vurur”

“Eski Liman”, bir öğretmen olan Orhan Tepebaş’ın ikinci kitabı.

Başta edebiyat dünyasının seçkin dergilerinden “Dergâh”ta uzun süre şiirleri yayınlanmış olan Tepebaş’ın, şiir serüveni öğrencilik yıllarına dayanıyor. Üniversite yıllarında kuruluşunda yer aldığı edebiyat dergisinde şiir’in yanı sıra, eleştiri, düz yazı ve günlük gibi çeşitlilikler içeren yazılar, çeşitli edebiyat dergilerinde de hat sanatı ve yazı kültürü konularında makaleler yazdı. Bu nedenle Tepebaş, edebiyatın geniş alanlarına uzanan bir muhayyileye sahip.

Tepebaş’ın şiirlerinde, iç dünyamıza uzanışın yanı sıra, yalnızlık, özlem, ayrılık gibi duygular yeni bir anlamla yoğrulmakta.

İÇSEL BİR YOLCULUK

Yaşanan zorlukları içselleştiren bir yaklaşımla dile getiren şairin dizelerinde , inanca dayalı sabrın çeşitli yansımaları öne çıkıyor.

Münacat adlı şiirinde geçen

“özleyeceğim sessizlikler bağışladın bana…”

“kalabalıklardaki yalnızlığı bağışladın bana…”

“kalemle yazmayı öğreten sendin”

“yazmayı üstüme alındım yetmedi gücüm

yine de kesmedin sözümü yazımı

sana şükürler olsun allah’ım”

dizeleri şairin hayata yaklaşımını özetlemekte. Farklı mecralarda gezinen, çeşitlilik içerisindeki şiirler hep bu minval üzere yol alıyor. Şiirlerinde geçen “mesnevi, züleyha, yunus, tespih, cenaze, mevta, ölüm, şeyh, gâvur, melek, efendi” gibi sözcükler şairin düşünce dünyasının, iç dünyasının yansıması gibi. Bu sözcüklerle yoğrulan modern zamanların duygularına yönelen dizelerde bile bu dokuyu hissetmek mümkün;

“caddede yürürken

melekler ürkmüşken

soysuz bir uğultu

ve pörsümüş kokular arasında…”

Dizelerinde modern dünyanın yansıması olan caddeler ve melek, aynı düzlem içerisinde bir düşünceyi açığa çıkarıyor.

Tepebaş’ın “Eski Liman”adlı kitabında çeşitli kişilere ithaf edilmiş şiirlerin olması duygu yükünü öne çıkarmakta.

Anneye, çocuklara, arkadaşlara yazılmış şiirlerde farklı duygular hakim. Bu şiirler arasında İsmet Özel’e atfedilmiş bir şiirin de bulunması, Tepebaş’ın, İsmet Özel şiirinden etkilendiği şeklinde yorumlanabilir hatta ona atfen yazdığı şu dizeler dahi böylesi bir çağrışım yapıyor;

“oysa biz biliriz

saint simon’un köpeğine

verdiği ismi

türkçeye tercüme edilmiş adamları

ruhlarını renklendirmek yerine

boya sürenleri”

Tepabaş’ın şiirlerinde divan şiirinden izler bulabildiğimiz gibi, akıp giden zamanın sürüklediği sona dair modern zaman anlatımları daha baskın.

“şimdi her şey beni sürüklüyor

kitapların arasında unutulmuş

eski bir para gibi

gülümsetiyorum kasiyerleri”

#Eski Liman
#Orhan Tepebaş
4 yıl önce