|

Bir ressamın gözünden Osmanlı’yı okumak

İstanbul’da ailesiyle birlikte 19 yıl yaşayan ve sarayda görev yapan İtalyan ressam Fausto Zanoru’nun hayatını kaleme alan Fatma Ürekli’nin “Sarayın Son Başressamı: Fausto Zonaro İkbalden İbdara” kitabı İş Bankası yayınları arasında çıktı. Kitap, Zanora’nın hayatı üzerinden Osmanlı’nın çalkantılı son dönemini anlatıyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 13/12/2017 Çarşamba
Güncelleme: 05:58 - 12/12/2017 Salı
Yeni Şafak
Kitap, Zanora’nın hayatı üzerinden  Osmanlı’nın çalkantılı son dönemini anlatıyor.
Kitap, Zanora’nın hayatı üzerinden Osmanlı’nın çalkantılı son dönemini anlatıyor.

Osmanlı sarayları her zaman kültür sanat ortamlarının merkezi olmuştur. Asker ve hükümdar kimliklerinin yanında pek çok padişahın müzik, şiir ve resimle de yakından ilgilendiğini ve bu kimlikleriyle de öne çıktıklarını biliyoruz. 18. yüzyılın ilk yarısı Osmanlı Devleti için Batı dünyasına açılışın başlangıcı oldu ve bu değişim kültür sanat ortamında da kendini göstermeye başladı. Dikkate değer sanatsal bir canlanmanın yaşandığı bu süreçte resim sanatı gelenekselliğini sürdürmekle beraber yenilikçi bir çizgi içine girdi. Değişik görevlerle İstanbul’a gelen Batılı ressamların yaptığı gravürler büyük ilgi gördü. 19. yüzyılda ise gravürlerin yerini suluboya ve yağlı boya eserler almaya başladı.Hem saray çevresinde hem de orta sınıfta bu sanatçılara resim ısmarlandığını görüyoruz. Bu gelişmelere paralel olarak sarayın farklı dairelerinde yerli ressamların yanında yabancı ressamların belirli sürelerde görevlendirildiğini öğreniyoruz. Avrupa’dan özellikle seçilerek davet edilen yabancı ressamların öncelikli görevi kendilerine sipariş edilen işleri yapmalarıydı. Osmanlı sarayında “Saray Başressamı” ünvanıyla hizmet eden ressamların sonuncusu ve en uzun süre bu görevde kalanı ise İtalyan asıllı Venedikli Fausto Zanoru’dur.

TARİHE RESİMLE TANIKLIK

Bugün hepimizin hafızasında “Fatih’in İstanbul’a girişi” , “Fetih Ordusu’nun Edirne’den gelişi” , “Gemilerin karadan yürütülmesi”, “Suvariler”, “Abdulhamid’in portresi” gibi tarihi tablolarıyla ve İstanbul’un gündelik hayatına dair yaptığı yağlıboya çalışmalarıyla yer edinen ressam Zonaro, hatıralarında Sultan Abdülhamid’in Avrupa’daki gelişmeleri ve yenilikleri yakından takip ettiğini, sadece diplomaside değil, güzel sanatlar alanında da yeniliklere açık, modern bir sanatçı olduğunu dolayısıyla amacının sadece tablo yapmak olmadığını sultanın bu bakışını da gözler önüne tablolarla koymak istediğini anlatmaktadır. 1891 yılında İstanbul’a çalışmaya gelen ve bir süre sonra Abdülhamit Han tarafından Sarayın Başressamı ilan edilen Zonaro 14 yıl boyu devam ettirdiği bu görevden ne yazık ki Abdülhamit’in tahtan indirilmesinden sonra uzaklaştırılır. Tablolarını ‘sudan ucuz’a satarak ailesiyle birlikte İtalya’ya dönmek zorunda kalan sanatçı İtalya’da da gereken ilgiyi göremez ve ölümüne kadar sıkıntılı bir hayat yaşar ve 1929 yılında vefat eder. İtalya’ya döndükten sonra İstanbul’da yaşadığı günleri kaleme alır ancak bu hatıralarını sağlığında bir türlü yayınlatamaz. Zonaro ailesinin arşivinden hatıralarından alınan notlar YKY tarafından ancak 84 yıl sonra ilk kez Türkçe olarak basılır.


İLK KEZ YAYINLANAN ALBÜM

Mimar Sinan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fatma Ürekli’nin İş Bankası Yayınları arasında çıkan “Sarayın Son Ressamı:Fausto Zonaro İkbalden İbdara” adlı eseri Zonaro hakkında bugüne kadar bilinmeyen bir çok konuya açıklık getiriyor. Bazı tartışmalara ise son noktayı koyan Ürekli’nin bu eseri uzun yıllar süren bir araştırmanın ürünü. Kitapta ilk kez yayınlanan 27 suluboya resimden oluşan “Osmanlı Askerleri Albümü” ise Zanora’nın sarayda Osmanlı tarihi üzerine yaptığı çalışmalara ışık tutuyor. Ürekli’nin yaptığı araştırmalardan öğrendiğimize göre Sultan 2. Abdülhamit kıyafethanelerin tarihe hizmetlerini takdir ettiğinden bu maksatla bir askeri kıyafet müzesi ve eski silahlar koleksiyonu tesisi yapılmasını arzu etmektedir. Yıldız Çini Fabrikası civarında Feriye Köşkü’nde örnek bir silah müzesi kurulmasına dair emir çıkar ve bir komisyon oluşturulur. Zonaro da bu komisyondadır. Yaptığı araştırmalardan sonra Zonaro bu kıyafetlerin çizimini yapar ve bir albümde toplar. Türk tarihi üzerine yaptığı çalışmalardan yola çıkarak hazırladığı albüme ve diğer tablolara baktığımızda Zonaro’nun aynı zamanda tablolarıyla tarihimize not düştüğünü görüyoruz. Yine İstanbul’dan günlük yaşamdan örnekleri aktardığı tablolarında da Osmanlı zamanındaki İstanbul hakkında detaylar sunuyor.


Ürekli’nin kitabında oldukça ilginç bilgiler var.Mesela Zonaro, Abdülhamit’in görevden alınacağını üç gün önceden öğreniyor ancak bunu Abdülhamit’e söyleyemiyor. Bu gizli bilgiyi ise Enver Paşa’nın portresini yaparken duyuyor. Tahtta iken çok istemesine rağmen bir türlü Abdülhamit’in portresini yapamayan Zonaro, Meşrutiyet’in ilanından sonraki çalkantılı dönemde Abdülhamit’e uzun bir mektup yazar ve ikna eder. Zonaro, Abdulhamit’in karşısına çıktığı o anı şöyle anlatır: “Tuvalimi ve boyamı aldım gittim. Tabloyu iyice tasarladım. Tasarladığımı tuvale geçirmek için kısa bir süre yetti. Bütün dikkatimi gözün canlılığına ve sakalın rengine verdim. İki kez poz verdi ve üçüncü kez kaşları çatık ve çok kaygılı sadece birkaç dakika durdu durdu. Jön Türkler mecliste sert hucümlarda bulunmuşlar, dış ülkelere yatırdığı milyonlarını istiyorlardı.Tahsisat-ı Şahane’de kesintiye gidilmesini ve onur kırıcı başka şeyler istemişler. Ben de bu buhranlı günlerde portresini tamamladım. Bu arada bütün işler tepe takla gitmeyi sürdürüyordu.”

Yıldız Sarayı’nın başressamlığını yapan Zanora’nın hayatı üzerine oldukça kapsamlı bir çalışma olan kitap aynı zamanda Osmanlı’nın son dönemindeki siyasi, sosyal ve kültürel ortamına da ışık tutuyor. Zanora’nın 19 yıl boyunca ailesiyle birlikte yaşadığı İstanbul’da aynı zamanda pek çok öğrenci yetiştirdiğini de öğreniyoruz. Dönemin idari kadrosunun sanata ve sanatçıyla kurduğu ilişkiyi gözler önüne seren kitap akademik bir çalışmanın ürünü olsa da dili oldukça sade.Yakın tarihe ve sanata ilgi duyan herkesin severek bir solukta okuyacağı bir kitap.

#Ressam
#Kitap
#Osmanlı
6 yıl önce