Teknolojik aletler hayatımızın her alanını kuşatırken, çocuklarımız dijital bağımlılık kıskacında. Telefon, tablet ve online oyunların yol açtığı dijital bağımlılık, 6-12 yaş arası çocuklarda hızla yayılıyor. Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Dinç’e göre, dijital bağımlılık çocuklarda gerçeklik algısının bozulmasından, anksiyeteye uzanan pek çok farklı soruna yol açıyor.
BAĞIMLILIK NASIL OLUŞUYOR?
Bağımlılık sürecinin hemen ortaya çıkmadığını anlatan Dinç, “Süreç içinde beyin, ilişki, davranış bozuluyor. İnsan hayatı bağımlılık nedeniyle faaliyet, ilişki ve ilgi anlamında o kadar fakirleşiyor ki geriye bağımlılık davranışından başka yapacak bir şey kalmıyor. Kontrol kaybı bağımlılık tanısı için çok önemli” diye konuştu. Dinç’e göre, uyku, beslenme ve duruş bozuklukları teknoloji bağımlılığının zarar verdiği noktalar arasında yer alıyor.
AİLE ÇERÇEVEYİ ÇİZER
Dijital kültür oluşturmada anne-babanın tesirine dikkat çeken Dinç, “İlk 6 yıl anne babanın çocuk üzerinde büyük etki alanı ve kontrolü var. İkinci 6 yıl çocuk okula başlıyor. Çevreye daha fazla dikkat ettiği için ailenin tesiri yüzde 50’ye iniyor. Üçüncü 6 yıllık süreç yani ergenlik döneminde ise ana babanın tesiri azalırken, çocuğun dışarıdan beslenme oranı artıyor. Dijital kültür oluşturmada ebeveynlerin rolü de benzer. Doğru dijital kültür oluşturarak çocuğu korumak için ilk 6 yıl ailenin etkisi çok önemli” şeklinde konuştu.
ENDÜSTRİ ÇALIŞIYOR
Hiçbir kontrole uğramadan oyun oynayan çocuklara işaret eden Dinç, “Bu içerikler kaygı bozukluğu, depresyon, dikkat eksikliği gibi zararlara yol açıyor. Uzun vadede ise bir nesil, bir kültür yitiriliyor. Çocuk sınır olmadan oyun oynarsa zarar görür. 10 sene sonra yetenekleri körelmiş, tüm becerilerini kaybetmiş olur ve hayat gayesi olmayan bir güruhla karşı karşıya kalırız. Karşımızda büyük bir endüstri var. Bu endüstri gece gündüz daha fazla bağımlı yetiştirmek için çalışıyor. Çocuk uyuşturucu kullansa ortalığı ayağa kaldırırız ama teknoloji bağımlısı olması bizi korkutmuyor ve harekete geçirmiyor” dedi.
HAYATINIZIN PATRONU OLUN
Dinç sözlerini şöyle sürdürdü: “Sosyal medyada başka hayatları o kadar çok gözlüyoruz ki, kendi hayatımızı ıskalıyoruz. Hayatımız büyük problemler yumağı na dönüşüyor. İnsanlar sebepsiz depresyon ve kaygı hissediyor. Anlam boşlukları yaşamaya başlıyor. Sosyal anlamda ilişkiler zedeleniyor. İnternetten tanıştığı insanlara hayatını açıyor. Çok özel bilgilerini, ve resimlerini paylaşıyor. Bu da travmatik tecrübeleri beraberinde getiriyor. Dijital araçlar hayatın bir parçası olabilir, merkezinde olduğunda bağımlılık ortaya çıkıyor. Facebook’taki ücretsiz oyunların yüzde 52’sini kumar endüstrisi finanse ediyor. Çok para harcıyor ve aynı zamanda inanılmaz paralar kazanıyorlar.”
