|

Evde ekmek yap biraz da kitap oku

Pandemi okuma alışkanlığını değiştirirdi mi? Aslında hayır. Nasıl yediğimiz ekmeği evde yapmaya başladıysak bu dönemde de okuyacağımız kitapları internet üzerinden daha çok satın aldık. Ancak sonuçta ne yediğimiz ekmeği evde üretmeye devam ettik ne de okuma alışkanlığımızda bir değişiklik oldu. Biraz oyalandık hepsi bu.

Ömer Yalçınova
04:00 - 15/10/2020 Perşembe
Güncelleme: 16:32 - 15/10/2020 Perşembe
Yeni Şafak
Belediyelere bağlı bazı halk kütüphaneleri, “Evde kal, evinde oku” sloganıyla evlere kitap taşıdı.
Belediyelere bağlı bazı halk kütüphaneleri, “Evde kal, evinde oku” sloganıyla evlere kitap taşıdı.

Pandemi sürecinde Türkiye’de daha çok kitap okunduğuna dair bazı haberler yapıldı. Türkiye’de sık sık kitap okuma oranının azlığından dem vurulduğu için, kitap satışlarında görülen hafif bir kıpırdama bile hemen haber değeri kazanıyor. Haberin aslı yok mudur? Tabii ki vardır. Evet, kitap satışlarında artış olmuştur. Bunu tahmin etmek de güç değildir. Haberlerde dikkatimizi çeken unsur, çocuk kitaplarında görülen artıştır. Yüzde 120 oranında artış olmuş, çocuk kitaplarının satışında. İkinci unsursa, pandeminin ilk ayında artışın görüldüğüdür. Sonrasında tekrar düşüş başlar. Hatta eskisinin gerisine bile düşer. Bu da göstermiştir ki evlerine çekilen insanlar, evde ne yapabilirim diye düşündüklerinde, uğraşları içine kitap okumayı da dahil etmişlerdir.

KİTAP OKUMAK HALA DEĞERLİ

Bu, Türkiye’de kitap okumaya verilen değeri gösterir. Çok kitap okumasak da, kitap okumak halen değerli bulduğumuz uğraşlar arasındadır. Müzik dinlemek, sosyal medyada zaman geçirmek, film izlemek ve kitap okumak… Bazıları bu etkinliklere resim yapmayı, çocuklarıyla oyun oynamayı, ekmek yapmayı da eklemişlerdir. Sosyal medya, yapılan lezzetli ekmek fotoğraflarıyla dolup taşmıştı. Videolar çekilmişti, değişik tarifler listeler halinde yayınlanmıştı. İnsanlara uğraş gerekiyordu. Normalde hiç ekmek yapmakla uğraşmayacak insanlar bile sağlıklı, doğal ekmek yapma gayreti içine girmişlerdi. Aynı kişiler pandemiden önce de acaba doğal ekmeğin peşinde miydiler biliyoruz. Doğal ekmeği bulamayınca, ben yaparım ne olacak diye düşünmüşler miydi, onu da bilmiyoruz. Fakat pandemiden dolayı evde kalınan ilk iki ayda, epey ekmek yapmakla uğraştılar. Sonrasında bunu terk ettiler. Bu insanlar arasında halen evinde ekmek yapan kişilerin sayısı azdır. Normalleşme süreci içine girdiler yani. Fırına, markete gidip, tekrar hazır ekmek almaya başladılar. Oysa pandemi tehlikesi geçti mi? Hayır. Sadece evden rahatça çıkabiliyorlar artık. Fırınlar açık.

ÇOCUKLARI KİTAPLA OYALAMAK

Kitap okumakta da benzer bir süreç yaşandı diyebiliriz. İnsanlar evdeydi, dışarı çıkamıyordu ve günlerini verimli bir şekilde geçirmek istiyorlardı. Uğraş arayışı içindeydiler. Bu uğraşlardan biri de kitap okumaktı. Çocuklarıyla birlikte kitap okumak da eklenebilir buna. Çocuk kitaplarının satışında görülen artışı buna bağlayabiliriz. Öyle ya, yerinde duramayan, hareketli çocukları zapt etmek, sakinleştirmek nasıl mümkün olacaktı? Onlar yetişkinlerin izlediği filmleri izleyemezdi, sosyal medyada vakit geçiremezlerdi, ekmek de yapamazlardı. Boyama, masal ve etkinlik kitaplarında bu yüzden satış artışı oldu. Peki yetişkin kitaplarında? Yetişkin kitaplarında satışın yüzde 70 oranında arttığı belirtiliyor. Küçümsenecek bir oran değil bu. Fakat yine devamı olmayan, kısa süren bir yükseliş. Tabi ki internet üzerinden yapılan kitap satışları böyleydi. Sonuçta kitapçılar da pandemi sürecinde kapalıydı. Sonra internetten kitap alımı da, ekmek yapımında görüldüğü üzere terk edildi, diğer ifadeyle eski haline, normale döndü.

Belediyelere bağlı bazı halk kütüphaneleri, “Evde kal, evinde oku” sloganıyla evlere kitap taşıdı. İşte bu da güzel bir etkinlikti. Bir uğraştı yani. Sağlık Bakanı evde kitap okunmasını tavsiye etti. Bakanın Mustafa Kutlu okuyun tavsiyesi, sosyal medyada olay oldu. Olay yapanların çoğu belli ki Mustafa Kutlu’nun hiçbir kitabını okumamışlardı. Evinden çıkamayan çoğu insanın gündemine kitap, bu şekilde de girdi. Bazıları da kitap üzerinden siyaset yapmaya çalıştılar. Mustafa Kutlu’yu savunanların da Mustafa Kutlu okumamış olması, acı bir gerçekti. Bu da kitap okuma konusunda ülke olarak içinde bulunduğumuz vahametin göstergelerinden biriydi. Birçok belediye başkanının sosyal medya üzerinden kitap çekilişleri düzenlemeleri, olayın farklı bir boyutudur. Pandemi sürecinde kitap konuşuldu, belli bir süre gündem oldu, değişik tartışmaların parçası haline getirildi.

Uzun süredir okumak istiyorum ama fırsat bulamıyorum diye yakınanların işine yaradı pandemi süreci. Onlar acaba hayal ettikleri kadar okuyabildiler mi? Bir de bunlar kimdi? Öğretmenler mi? Akademisyenler mi? Avukatlar? Mühendisler? Müdürler? Hepsi olabilir. Neticede kitap okumaya engel, onların yaşadıkları iş yoğunluğudur. Hiç olmazsa, öyle söylenir. İş yoğunluğundan kitap okumaya vakit kalmadığını söylerler. Aslında nasıl da kitap okumak istemektedirler! Bir fırsatını yakalasalar! Her gün bir kitap, hatta iki… Sayfalar dolusu romanlar, hikayeler; tarih, psikoloji, felsefe kitapları. Böyle bir fırsat ellerine geçmişti pandemi sürecinde. Peki sözlerinin gerçekleştiği söylenebilir mi? Çevremdeki insanlardan böyle bir hayalin, özlemin gerçekleştiğine dair bir şey duymadım. Belki bir kitap. Belki iki. Fakat o inanarak söylenen sözlerin karşılığı kadar değil. Yine ne edip edip, kitap okumaya vakit ayıranlar, pandemi sürecini bir kitap şenliğine dönüştürdü. Bu uğraşın, değişik zaman, mekan ve şartlarda özlemini duyduğunu söyleyen kişilerse, kitap okumayı kısa süreliğine denediler denilebilir.

ALIŞKANLIĞI DEĞİŞTİREMEDİK

Hani şu vizeler, finaller bitsin, yazın ne kadar çok kitap okuyacağım diyen üniversite öğrencisinin, neden ağır bavullarla memleketine taşıdığı kitapların çoğunu okuyamadığını bilmediği gibi pandemi sürecinin ilk ayında artan kitap satışına rağmen, neden okuma oranında aynı yükselişin olmadığını bilemeyiz. Acaba, kitap okumayı boş vakit uğraşı olarak gördüğümüzden mi böyle oluyor? Oysa defalarca söylenmiş ve yazılmıştır: Gerçek kitap okuyucusu, okumak için boş vaktin gelmesini beklemez, ona gider, onu oluşturur. Kısaca vakit ayırır, kitap okumaya. Gerekirse uykusundan, tatilinden, gezip tozmasından, sohbetinden keser, kitabını okur. Pandemi sürecinde kitap okumayı boş vakit uğraşı olarak görenlerin, boş vakitlerde de bunu yapamadıklarını gördük diyebiliriz.

Türkiye’de kitap okumak değerli uğraşlardan biridir. Bu kesin. Bunu pandemi sürecinde yeniden gördük. Fakat Türkiye’de kitap okumak, boş vakit uğraşı olarak görülmeye de devam ediyor. Pandemi sürecinde bu gerçekle de maalesef tekrar yüz yüze geldik.

#Pandemi
#Mustafa Kutlu
#Sağlık Bakanı
4 yıl önce