Sayın Başbakan’a bir siyasetçi kitabımdan bahsetmiş. Onun üzerine kitabımı okumuş ve çok beğenmiş. Benimle görüşmek istediği iletilince heyecanlandım. Gittiğimde beni çok güzel karşıladı. Birçok konu üzerinde konuştuk. Konuşma çok özel ve çok güzeldi. Kitabımı beğendiğini, gelebilecek eleştirileri hoşgörüyle karşılamamı belirtti. “Eleştiriler her zaman olacak, beni de çok eleştiren var. Önemli olan önce kendin olmak ve karşı tarafı anlamaya çalışmak. Böyle yapılırsa seni eleştirenin eleştiri nedenlerini, öfkenin arkasındaki kişiliği daha iyi görürsün” dedi. Sayın Başbakanın değindiği konu yazmakta olduğum ikinci kitabımın konusuyla ilişkili olduğu için bu tavsiye beni çok daha mutlu etti.
Kitabım, siyasetteki çekişmelerin, gerginliklerin topluma herhangi bir yarar sağlamadığını, sorunların çözümü için birlikte çözüm üretilmesi gerektiğini, demokrasinin daha ileriye taşınması için bunun son derece önemli olduğunu vurguluyor. Sayın Başbakan’ın bu yaklaşım ilgisini çekmiş.
KAVGA YERİNE ÇÖZÜM ÖNERİSİ LAZIM
Kitabım demokrasinin işlerliği üzerine ve isimle son derece ilgili. Demokrasimizi nasıl iyileştirebiliriz verimliliğini nasıl artırabiliriz, siyasi sistemimizi nasıl daha adil ve çoğulcu hale getirebiliriz? gibi sorulara cevaplar arıyor. Siyasetçiler, gelecek seçimleri hesap ederek aralarında çatışıyorlar. Oysa politika toplum için yapılmalı. Eğer siyasiler, toplumun sorunlarıyla ilgilenmek yerine gelecek seçimleri düşünüyor, bu nedenle birbirleriyle kavga ediyorsa bu ciddi bir sorun. Bu konu bana önemli geldi ve onun için kitabımda bu konular üzerine analiz yapmak istedim. Bu kitap bu manada demokrasinin tıkanma noktalarıyla ilgili görülebilir. Ortadaki açmazlara karşılık çeşitli alternatifler ortaya koyuyorum. Düşünce dünyamdan küçük bir katkı sunmak, yaşanan çelişkileri dikkate alıp yeni bir mantalite ortaya koymaya çalışıyorum.
İsmine gelince: “Kara Kutu” bildiğiniz gibi uçakr kazalarında kazanın nedenini çözmeye yarayan, hataları kaydeden bir kutu. Buradan yola çıkarak ben de demokrasinin kazaya uğramasına yol açan nedenleri analiz etmeye çalışıyor, demokrasi kazalarına uğramamak için neler yapılması gerektiğini hatalar üzerinden ele alıyorum.. Onlar üzerinde duruyorum.
BU KADAR İLGİYİ BEKLEMİYORDUM
Mesela vergi konusunda Hollanda’da şu anda tartışmalar var. Ancak bu tartışmalar siyasilerce uzlaşarak sorunu çözmek yerine birbirini suçlamaya dönüşmüş durumda. Bunun için geçenlerde bir bakan yardımcısı istifa etti. Medya da bu çatışmalara ilgi duyuyor. Bu çatışmalar daha yeni sona erdi ve kişisel tartışmalar yerine öneriler gündeme geldi, eleştiriler sisteme nasıl katkıda bulunulacağına çevrildi yapılan hatalar tespit edilmeye çalışıldı. Kitabımda bu konuda önerilerim yer almakta.
Evet, üç siyasi partiden teklif aldım. Ancak ben şimdilik siyasetle ilgilenmek istemediğim için teklifleri reddettim. Ben daha çok sosyal konularla, kimlik konularıyla ilgilenmek, bu konularda analiz yapmak istiyorum.
Psikolog olmayı istiyorum ama bir yandan da olup bitenleri analiz yapmak, felsefi konuları ele almak, yazarlık yapmak, bu alanlara yoğunlaşmak istiyorum. Yaşadığım topluma en iyi şekilde nasıl katkıda bulunabilirim. Daha çok buna eğiliyorum.
Yayınevi başlangıçta bu doğrultudaki beklentimi yüksek tutmamamı önermişti. Kitabımın bu derece ilgi göreceğini hiç tahmin edemezdim. Son derece ilgi gördü ve hiç ummadığım yerlere ulaştı. Kitabıma gelen eleştiriler de çok olumlu oldu. Bundan son derece mutluyum. Bu ilgi ikinci kitabım için bana oldukça şevk verdi.
Evet. Sayın Başbakanla görüşmemde de bu konuyu konuştuk. İkinci kitabım birinci kitabımın bir uzantısı gibi ancak bu kez çift kimlik ve bu çerçevede kişilerin birbiriyle ilişkilerinin nasıl olması gerektiği konusunda. Kimliklerin arkasındaki insanı anlamak konusu kitabımın merkezine oturuyor. Önyargıdan uzak şimdiye kadar kullanılan gözlükleri bir yana bırakıp yeni bir gözlükle dünyaya bakılmasını istiyorum, bu konulara değiniyorum.
Önyargıların arkasını görmek lazım
Hollanda’da da diğer bazı ülkelerde olduğu gibi yabancılara karşı negatif bir yaklaşım var ama bir o kadar da yabancılara, Türklere, Müslümanlara karşı olumlu bakan insanlar var, yardım edip, destekleyenler var. Yabancıları ayrı bir toplum olarak görmeyen, onları eşit bir insan olarak görenler de var. Dünyada hangi toplum içinde bulunursak bulunalım karşınızda mutlaka bir öteki olacak. Bizlere karşı olanlara da saygı duyup onlara karşı da açık olmak gerekli. Psikolojiden bakarak her insanda ön yargı var. Önemli olan ön yargıya sahip olan insanın önyargılarından yola çıkıp o insanın önyargılarının nedenlerini anlamaya, o insanı anlamaya çalışmak. Biz başkasına nasıl baktığımızı gözden geçirip bize önyargıyla bakanları daha iyi anlayıp kendimizi ona göre değiştirmeye çalışmalıyız. Önemli olan bu.
Sivil örgütlerde çalışıyorum
2002 yılında Adıyaman’da ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldim, ailenin tek kızıyım. İki ağabeyim var . Büyük ağabeyim Tıp, diğeri ise Elektrik mühendisliğinde okuyor. En küçük kardeşim ise ilkokulda okumakta. Annem ve Babam manevi danışmanlık yapıyorlar. Sivil örgütlerle çeşitli projeler üzerinde çalışıyor, gençlere yardımcı olmaya çalışıyorum. Boş zamanlarımda kitap okuyor ve hat sanatıyla ilgileniyorum.
Evet. İkinci kitabımın çatısını kurdum ve yazmayı sürdürüyorum. Bu arada kitabımı hangi yayınevinin basacağına karar vereceğim. Birkaç kitabevi kitabımı basmak için benimle irtibat kurdu. Birisine karar vereceğim.
Ben Türkiye’de doğdum ama burada yaşıyorum. Yaşadığım bu ülkeye karşı sorumluluklarım var. Bu toplum için ne yapabilirim? Bunun için çaba sarfetmeliyim. Hepimiz bulunduğumuz , yaşadığımız ülke için neler yapabileceğimizi düşünmeliyiz. Ne kendimizi, ne de karşımızdakini öteki görmemeli ve bu tür yaklaşımların önüne geçmeliyiz. Azimli olunursa, buradaki iki kültürün barışık olduğu bir şekilde yaşanabileceğine ve birçok başarıya imza atabileceğimize inanıyorum. Herkesin kendine ait kaliteli yetenekleri vardır, önemli olan bence o kaliteyi keşfedip, topluma bir şeyler katmak...