İspanyol yazar Miguel de Cervantes tarafından kaleme alınan Don Kişot, dünya edebiyatını temelden etkileyen eserlerden biri. Hiçbir dönemde güncelliğini yitirmedi. Sadece edebiyatın değil resim, müzik, tiyatro ve sanatın birçok dalına esin kaynağını olmayı sürdürüyor. İstanbul Devlet Opera ve Balesi de bu seneki teması olan “ idealizm ” kavramı kapsamında akla ilk gelen figür Don Kişot’u Türkiye’de ilk defa sahneliyor. Fransız oyun yazarı Henri Cain’in librettosunu yazdığı, romantik dönemin önemli bestecilerinden Jules Massenet’in son zamanlarında bestelediği “Don Kişot” Operası, dünyada ilk kez, 1910 yılında Monte Carlo Operası’nda sahnelendiğinde büyük ilgi görmüştü. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan da uzun bir aradan sonra Don Kişot ile sahneye çıkıyor. Arıkan, bu rolü neden çok istediğini şöyle anlatıyor: “Hayranı olduğum Bulgar opera sanatçısı Nikolay Gavurov’un plaklarını dinleyerek gençlik yıllarım geçti. Sevdiğim bu eseri de çok güzel söyler. Ben de birgün acaba sahnede bu eseri seslendirecek miyim diye hayal ederdim. Bu oyunu repertuara alınca hemen role talip oldum.”
Türkiye’de ya da İstabul’da hiç oynanmamış eserleri repertuara almak gibi bir ilkemiz var. Bu prensip ile yola çıktığımızda her sene aldığımız eserler ya Türkiye’de ya da İstanbul’da ilk kez oynanıyor. Hatta aralarında ilk kez dünya prömiyerini yapanlar da var.
Evrim Demirel’in Ninatta operası geçen sezon ilk kez dünyada prömiyer yaptı. Giuseppe Verdi’nin başyapıtı “Falstaff” İstanbul’da hiç oynanmıştı. Igor Stravinsky imzalı The Rake›s Progress ilk kez sahnelendi.
Evet, Türkiye’de bu kadar önemli yapıtların oynanması çok entresan. Biz bu anlamda çaba harcıyoruz. Bütün bu reperaturlar İstanbul operasına ve Türkiye opera edebiyat tarihine önemli bir katkı oluyor. Reperatuarlar bir tema üzerine oluyor. Aşk deyince Carmeni, ihanet deyince Othello.
İDEALLERİ İÇİN YAŞIYOR
Evet, idealizm deyince aklımıza Don Kişot geldi. O idealleri uğruna hayatını bile feda edecek kadar inanmış bir kişi. Dünyayı düzeltmek, bütün kötülükleri yenmek, insanlığı yeni baştan onarmak adına kendini paralayan bir karakter. O yüzden yüzlerce yıldır hala geçilemedi. Resimde, romanda, edebiyatta aklınıza gelen bütün sanat disiplinlerinde Don Kişot işleniyor. Biz de opera olarak repertuara aldık. İyi ki de almışız. Sanatçılarımızın sesleri çok örtüştü. Kolay bir eser değil. Süreyi çok uzun tutmadık. Beş perde oynayacağız. Rejisörümüz Recep Ayyılmaz, Türkiye’nin her tarafına reji yapmaya gidiyor. Ustalık döneminde bu eseri yapması da bizim için çok önemli bir şey oldu.
Hayranı olduğum Bulgar opera sanatçısı Nikolay Gavurov’un plaklarını dinleyerek gençlik yıllarım geçti. Sevdiğim bu eseri de çok güzel söyler. Ben de birgün acaba sahnede bu eseri seslendirecek miyim diye hayal ederdim. Bu oyunu repertuara alınca hemen role talip oldum.
Evet idarecilik çok zamanımı alıyor. Etrafımdaki ler ezberimi yetiştiremem diye çok endişlendi. Yoğun bir tempo ve düzenli çalışmayla üstesinden geldim.
Bu eserimizi yedi temsil koyuyoruz ve gelecek yıl yine oynayacağız. Balede, operada, müzikalde, çocuk oyununda hep Don Kişot olacak.
Aşık Don Kişot hayat buluyor
Jules Massenet’ın daha önce Werther operası oynadı. Don Kişot, onun son operası ve ustalık eseri. Don Kişot romanından biraz entresan bir kesiti almış. Bu müzikalde Mançalı adam orada bildiğimiz Don Kişot’u daha çok görüyoruz. Dulcinea’ya olan hayranlığıhayalindeki kadına olan sevgisi ön plana çıkıyor. Onun için haydutların arasına dalıyor. Daha romantik yönünü görüyoruz.