Üsküdar’da ara bir sokakta yedi yıl önce Mihrimah Kahve hizmete girmişti. Mihrimah’ın işletmecicisi Ahmet Kurt’un ta o zamanlardan hayalini kurduğu Kadim Kahve ise iki hafta önce hizmete girdi. Biz de bu hafta Kadim’de Ahmet Kurt ile bir araya geldik. Kadim, tam da Üsküdar’ın tarihine ve kültürüne yakışan bir mekan olmuş. Kadim Kahve’yi ticari kaygıları ikinci plana atarak açan Kurt, “Burada çok eskiden Fatih döneminde kalmış hamam bulunuyordu. Doksanlı yıllarda yıkılarak bugünlere kadar market, mağaza olarak kullanıldı. Osmanlı’da hamamlar sosyal bir etkileşim aracıydı. Burası da şimdi kendi misyonuna yakın bir görevi ifa ediyor” diyor. Ahmet Kurt, medeniyetimize ve kültürümüzün ruhuna uygun mekanların inşa edilmesini çok önemsiyor.
Kadim Kahve, hem Üsküdar’a yakışır bir mekan hem de yerli ve yabancı turistlerin gelip keyifli vakit geçirebildikleri, Osmanlı saray mutfağını ve şerbetlerini tattıkları, bunların yanında dünya mutfağından da lezzetler bulabildikleri bir yer. Menü olarak Mihrimah’tan farklı olduğunu söyleyebiliriz. Yine çok fazla yemek yok ama olanlar oldukça iddialı. Büyük Kulüp’ün aşçısı İsmail Ceylan Kadim’e transfer olmuş. Mutfakta kendi ekibini kurmuş. Bir dana kürek yapıyorlar, tatı damağınızda kalıyor. Kuzu tandır da öyle. İkisi de özel bir fırında yaklaşık beş saat boyunca kendi buharında pişiriliyor. Dünya mutfağından da yemekler bulabilirsiniz. Menü fiyatları da Mihrimah’tan biraz farklı. Orta ve üst sınıfa hitap ediyor. Mihrimah daha çok öğrencilere hitap ediyor.
Kadim Kahve’nin menüsünde dikkat çeken lezzetlerden biri de Halep tatlıları. Girişteki tezgahlarda göz alıcı bir şekilde sergileniyorlar. Bu tatlıları savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan Suriyeli bir iş insanı yapıyor. Bizim tatlılarımıza oranla şerbeti daha az. Kadim’in iddialı olduğu bir diğer alan ise kahve. Farklı çeşitlerde hem dünya hem yerel kahveleri bulabilirsiniz. Kadim’in küçük bir çocuk oyun alanı ve bir sahnesi de var. Bu sahnede haftanın belli günleri söyleşiler, mini konserler düzenlenecek.
