İmdi sual olunur ki ‘tevarihlere mi inanmak lazımdır, yoksa bu vesikaya mı?’ Biz hulusu kalple bütün meslektaşlarımıza şunu şuracıkta bildirmek isteriz ki, ‘…Elbette tevarihlere değil, neşretmekte olduğumuz vesikaya inanmak lazımdır!’ Zira bu vesika öyle bir vesikadır ki tepesinde Cihan Padişahının tuğrası, altında da gene aynı Sultanın “teminat” ibaresi mevcuttur: ‘Şöyle bilesin alamet-i şerif üzre itimad kılasın’ diye… İmdi elbette Sultanın tuğrasına itimat kılmak lazımdır.”
Yazının başında Şinasi Tekin imzasını görür görmez dostları, talebeleri ve meslektaşları muhakkak bu işin içinde bir iş olduğunu anlamışlardır! Çünkü Türk diline ve kültürüne vukufiyeti sayesinde ‘lisan-ı Osmanî ile tarz-ı kadîm üzre fermanlar düzen’ Şinasi Hoca, bu sefer de Avusturyalı ünlü Türkolog Andreas Tietze’nin doğumgününü kutlamak için böyle bir yol seçmiştir. (Bu yazıda ikinci bir imza olarak Hoca’nın kendisi gibi Türkolog olan eşi Gönül Alpay Tekin’in de imzası bulunmaktadır.)
Ah afedersiniz, bu arada bir kitabın adından dolayı bir İştikakçı tutturmuş gidiyorum. “Aslında iştikakçı diye bir kelime yok, bunu ben uydurdum” diyen Şinasi Hoca’dan dinleyelim kimmiş bu İştikakçı?
“ ‘yarma, yırtma, kırma, paralama’ mânâlarına gelen ve aslının Arapça olduğunu söylenen şakk isminden şakka diye bir fiil gelmiş, bu fiilden de iştikak ismi yapılmış; yine gene ‘yırtma, paralama’ mânâsına olup Türkçe +çi ekiyle ‘yırtıcı, paralayıcı’ gibi oldukça ürkütücü bir mânâ çıkmış. Burada ‘yırtmak ve paralamak’ın altındaki mânâ, kelimeleri yırtıp parçalamaktır. Yani iştikakçının işi öyleyse kelimeleri biçip doğramaktır.”
İştikakçının işinin ne olduğunu da öğrendikten sonra kitabın içinde kısa bir yolculuğa çıkmamız için bir mâni kalmadı. Birbirinden ilgi çekici 15 yazının yer aldığı kitabın ilk makalesinde Türkiye’de ilk pasaportun Fatih Sultan Mehmed zamanında gayrimüslimler için hazırlandığını öğreniyoruz mesela. Tahmin edeceğiniz gibi o zamanki adı pasaport değil, il-cân mektubı ya da il-cân-nâme. Tabii adı gibi mahiyeti ve içeriği de biraz farklı o dönemdeki belgelerin. Bunlar daha çok bugünün vizesine ya da ikamet tezkeresine karşılık geliyor.
Bir diğer ilgi çekici makaleyse yabancı kelimelerin dilimize giriş serüveni ve bu serüvenin çok aşinası olduğumuz “oruç” kelimesinin hikâyesiyle birlikte anlatıldığı kısım. Bilhassa bu tarz makalelerde yer alan ve ortalama okur için uzun sayılabilecek dipnotları atlayarak okusanız bile metnin tadından ve içeriğinden pek bir şey kaybetmiyorsunuz. Ehli içinse bu dipnotlarda zikredilen kaynak ve açıklamaların tam bir hazine niteliği taşıdığını söylemeye bile gerek yok.
Bir de yabancı olduğu sanılan ancak iştikakçının gözlüğüyle daha yakından baktığımızda Türkçe olduğunu gördüğümüz ‘köşk’ kelimesinin tarihî metinlerdeki yolculuğunun izlerini sürerken sanki Arapça lügatlerden Farsla lügatlere, Kur’an tercümelerinden Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügati’t-Türk’üne kadar pek çok kaynağı büyük bir maharetle sorgulayan Şinasi Hoca’nın yanındasınız ve onunla aynı heyecanı paylaşıyorsunuz.
Şahsen ben bu hissi “Türk Dünyasında Gazâ ve Cihâd Kavramları Üzerine Düşünceler” başlıklı harikulade öğretici ve ufuk açıcı yazısında yaşadım.
Yazıldığı yıldan bu yana (1993) Osmanlıların kuruluşu üzerine yapılan çalışmalarda kaynak olarak gösterilen bu makalede Arap harfli bir metni okurken nelere dikkat edilmesi gerektiği, dahası tarihî metinlerde bir kelimenin dahi doğru okunup anlamlandırılmasının nasıl hayatî bir önem taşıdığını ‘gaza’ ve ‘cihad’ kelimeleri üzerinden anlatılıyor. Bu yazıdan çıkaracağımız dersi de en başta veriyor hocamız: “Bir lügatsiz iştikakçı, bir lügatsiz filolog, ‘kitapsız’ yani ‘dinsiz, imansız’ bir âdem oğlu gibidir.”
Şinasi Tekin, 1965’ten 2004’teki vefatına kadar Harvard Üniversitesi’nde dersler vermiş, 1977’deyse Journal of Turkish Studies (Türklük Bilgisi Araştırmaları) adlı günümüzde Türkoloji dünyasının en muteber dergilerinden birini kurmuştur. 1997’deyse Cunda/Ayvalık’ta Osmanlı kültürü ve tarihi üzerine doktora yapan öğrencilerin arşiv malzemelerini okuyup anlayabilmesi için Osmanlıca Yaz Okulu adıyla bir okul açmıştır.