|

Türkiye hayran olduğum bir ülke

Piyanist ve şarkıcı kimliğiyle çok yönlü bir kariyer süren ve genç yaşta kazandığı başarılarla İspanya’nın önemli kadın Flamenko sanatçıları ­arasındaki yerini alan Laura de los Angeles, Piano Flamenco konseri ile 21. Uluslararası Antalya Piyano Festivali kapsamında Türkiye’deki hayranları ile buluştu.

Hakan Varol
04:00 - 19/12/2021 Pazar
Güncelleme: 02:06 - 19/12/2021 Pazar
Yeni Şafak
Laura de los Angeles
Laura de los Angeles
Henüz 22 yaşındayken, ilk albümü “El Callejon del Agua” daki tüm müziklere imzasını atarak Flamenko dünyasına taptaze bir soluk getiren sanatçı, piyanist ve şarkıcı kimliğiyle önde gelen kadın Flamenko sanatçıları arasında gösteriliyor.
Parlak kariyerinde birçok kategoride aday gösterilen ve ödül alan sanatçı, müziğini ve ününü İspanya dışına da taşıyarak Avrupa ve Güney Amerika’da turneler yaptı.
Sevilla Festivali’nde izleyicilerin büyük ilgisiyle karşılaşan sanatçı, dünyanın farklı şehirlerinde konserler vermeye devam ediyor.
“Türkiye tarihiyle, kültürüyle, müziğiyle benim kişisel olarak da hayran olduğum bir ülke”
diyen sanatçının yer aldığı 21. Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nde son 2 konser kaldı. Antalya’da yaşayan müzik severler için son bir not. Antalya Piyano Festivali’nde 22 Aralık Çarşamba Can Çakmur ve 24 Aralık’ta Anjelika Akbar ve genç yetenekler sahne alacak. Laura de los Angeles ile konser öncesi müzik yaşamından Antalya’ya kadar merak ettiklerimizi sorduk.
18 Aralık’ta 21. Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nde sahnede olacaksınız. “Piano Flamenco” nasıl bir gösteri? Festival seyircileri nasıl bir gösteri izleyecek?
  • Sesim ve piyanomla Flamenko’nun buluştuğu yetenekli müzisyen ve dansçıların sahnede bana eşlik ettiği çok özel bir gösteri izleyecekler. Konserde başrol tabi ki Piyanonun Flamenko melodilerini kusursuz bir eşlikle ve dansla harmanladığımız sürprizlerle dolu bir konser olacağını söyleyebilirim.
Müziğe perküsyonla başladınız sonrasında Piyano ve Flamenko nasıl bir araya geldi? Müzikal yolculuğunuzun başlarına döndüğümüzde hikâye nasıl başlıyor?
Sanırım sahneye çıkan sanatla ilgilenen birçok kişide olduğu gibi benim de müziğe olan ilgim ve eğilimim küçük yaşlara dayanıyor. 8 yaşında notaları öğrenmeye başladım ve müziğin sihirli dünyasının kapılarını araladım.
İlk enstrümanım perküsyondu ama zaman geçtikçe piyanoya çok fazla bağlandım. Daha sonra Sevilla’da konservatuvara devam ettim. Burada teknik ve teorik eğitim aldım. Enstrümanımı daha çok tanıdıkça ve müziğin içine daha çok girdikçe kendi bestelerimi yapmaya başladım.
Sanırım ilk bestemi 15 yaşımda yaptım. Piyanoya ve Flamenko’ya olan tutkum o günlerden bu yana artarak sürüyor. Flamenko’nun beni özgürleştirdiğini söyleyebilirim.

TÜRK SANATÇILARLA TANIŞTIM

Türk müziğinin de Flamenko’yu hissettiren ya da etkileşimi olan yanları var mı sizce? Türk Müziği dinleme şansınız oldu mu?

Müziğini Flamenko öğeleriyle harmanlayan Türk sanatçılarla tanıştım. İki müzik türü arasında da kesinlikle benzer yanlar olduğunu düşünüyorum. Birlikte bir şeyler üretmek ve daha önce denenmemiş bir şeyler ortaya koymayı çok isterim.

Flamenko’yu piyano ile bir arada sunarak müzikal anlamda bir fark yarattınız. Bir piyanist kariyerinde özgün ve farklı olması için sizce ne yapmalı?
  • Piyano ile ilgilenen herkese mutlaka farklı türlerde performanslar sergileyen piyanistleri izlemelerini öneririm.
    Kendimi müzikal anlamda olabildiğince beslemeye çalışıyorum. Sadece çalışmak değil gözlemlemek ve farklı müziklerle iç içe olmak da bir piyanisti ya da enstrümanisti en çok besleyen unsurlardan biri bence
    . Sabırlı olmak, çalışmak ve yaptığın şeyi sevmek başarıyı getiriyor.
Siz hem bir şarkıcı hem de piyanistsiniz. Şarkı söylerken enstrüman çalmaya da odaklanmak ve her ikisini de başarıyla yapmak nasıl bir çalışma gerektiriyor?

Çalışmak tabii ki bu işin olmazsa olmazı. Her gün mutlaka çalıyorum. Bu süreyi maksimum seviyede uzun tutmaya çalışıyorum. Başka sanatçıların performanslarını izliyorum, çok farklı türlerde müzikler dinliyorum.

MUTLULUK VE SEVGİ İLHAMIM

Kendi beste çalışmalarınız da var. Hayatta size neler ilham veriyor?

Farklı sanat dallarından etkileniyorum, içinde bulunduğum anın bana neler fısıldadığına dikkat ediyorum. Müziğimle insanlara iyi gelmeye çalışıyorum. Bana hayatın içindeki mutluluk ve sevgi ilham veriyor.

“Piano Flamenco” Flamenko’nun ruhunu yansıtan bir gösteri. Sizi müzikal anlamda etkileyen isimler kimler?
  • Bebo Valdés, Michel Camilo, Dorantes, Paco de Lucía, Enrique Morente, Bill Evans, Mozart gibi efsaneler benim kariyerime ve müzikal yaklaşımıma çok etkisi olmuş isimler arasında.
    Çocukken perküsyon ile başladığımı söylemiştim. Bu anlamda beni en çok etkileyen usta dansçı ve perküsyonist Manuel Soler’dir.
Türkiye sizin için ne ifade ediyor?

Antalya konserimi sabırsızlıkla bekliyorum. Türkiye tarihiyle, kültürüyle, müziğiyle benim kişisel olarak da hayran olduğum bir ülke. Antalya Piyano Festivali’nde yer alacak olmak hem benim hem de müzisyen ve dansçı dostlarım için çok büyük bir onur.

Farklı kültürlerle buluşmak istiyorum

Avrupa ve Güney Amerikada dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde genç yaşta unutulmaz konserler verdiniz. Bundan sonrası için müzikal anlamdaki hedefleriniz neler?
  • En büyük hayalim ömrümün sonuna kadar müziğimi farklı ülkelere taşıyabilmek ve farklı kültürlerden insanlarla buluşabilmek.
    Birlikte çalışmak istediğim çok sayıda sanatçı ve müzisyen var.
    Bu nedenle elimden gelenin en iyisini yapabilmek adına çok çalışıyorum.
#Türkiye
#Piano Flamenco
#Laura de los Angeles
#Flamenko
#Uluslararası Antalya Piyano Festivali
2 yıl önce