
Bu ara İtalyan düşünür Giuseppe Mazzini''ye kafayı takmış durumdayım.. Merkez Kitapları''ndan çıkan, Mazzini''nin gazete yazılarından oluşan “Avrupa''da Demokrasi üzerine düşünceler” kitabını henüz okudum.
1800''lerde yaşayan Mazzini, İtalyan şehir devletlerinin birleşmesini savunan örgütlere liderlik yapmış bir isim.
Bu örgütler arasında “Yeni İtalya” ile “Carbonaria” da var (Illuminate diye iddia edilen masonik bir örgüte başkanlık ettiği de rivayet olunur).
Mazzini bir ayaklanma yüzünden idama mahkum edilince İngiltere''ye kaçtı.
Öte yandan Mazzini “Tek bir Avrupa” fikrinin ilk savunucuları arasında. “Avrupa Kongresi” toplamayı akıl etmiş bir adam, Avrupa Birliği''nin fikir babası.
Aynı dönemlerde Londra''da bulunmalarına rağmen Mazzini ile Marx acaba yüzyüze gelmiş mi?
Marx''ın Das Kapital''ini okuyamadıysam bile ne “Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı”sında, ne “Felsefenin Sefaleti''nde, ne “Fransa''da Sınıf Savaşımları”nda, ne de “1844 Felsefe Yazıları''nda Mazzini''yle ilgili bir bilgiye rastlayamadım. Oysa Mazzini İngiltere''deki İtalyan işçilerini örgütlüyordu, dolayısıyla yolu Marx''la çakışıyordu. Marx ve Engels''in Mazzini''nin liberal-demokrat milliyetçiliğine karşı savaşım verdiklerini söylediklerini biliyoruz ama.
Mazzini ve Marx''ın ortak oldukları tek nokta Prodhoun''dan hazzetmemeleri. Marx''ın “Felsefenin Sefaleti” isimli kitabı Proudhoun''un “Sefaletin Felsefesi”ni eleştirisidir. Müthiş bir polemiktir.
Mazzini sosyalistlerin öfkesini üzerine çekmiş bir isim.
Engels bir arkadaşına yazdığı mektupta Mazzini''yi “gerici” diye nitelendiriyor, İtalyan işçilerin Mazzinici olduğuna dikkat çekiyordu. Sebebi, Birinci Enternasyol''un önünde Mazzini''nin kaya gibi durmasıdır. Marx işçileri “Enternasyonal” çatısı altında toplamaya çalışırken Mazzini ise İtalyan işçileri ayrı bir yöne çağırıyordu.
Öte yandan Marx''ın “Komünist Manifesto”su ile Mazzini''nin desteklediği ”Kardeş Demokratların Avrupa Demokrasisine Manifestosu” karşı karşıyaydı.
Mazzini yayımladığı makalelerde Komünistlerle polemiğe de girdi. Komünist bir toplumda işçi sınıfı ile yönetici sınıf arasındaki ayrımı yorumlarken yaptığı öngörüler şapka çıkartacak türdendir.
Mesela:
“Ortak mülkiyetin denetimini elinde tutan keyfi bir şefler hiyerarşisine sahip olmak zorunda kalırsınız: özel bir eğitimle zihnin efendileri; tek tek herkesin işine, kapasitesine ve ihtiyaçlarına karar verme yetkisiyle vücudun efendileri.. Ve bütün bu dayatılmış ya da seçilmiş şefler, hangisi olduğu fazla önemli değil, yetkilerini kullandıklarında eski çağlardaki köle efendilerinin konumunda olacaklar, temsil ettikleri çıkar kuramından etkilenen ve ellerinde toplanan muazzam yetkinin baştan çıkardığı bu şefler bu durumu kalıcılaştırmaya çalışacaklar; eski kastların kalıtsal diktatörlüğünü yeniden başlatmaya uğraşacaklar”.
1872''de ölen Mazzini proletarya diktatörlüğünün alacağı şekli önceden kestirmiş..
Yani Mazzini bürokratik sosyalist bir elitin imtiyazlı “yeni bir sınıf” oluşturduğunu Milovan Djilas''tan seksen yıl kadar önce görmüş sevgili okurlar.
Mazzini, İstanbul''daki İtalyan Hayriye Cemiyeti''nin onursal başkanıymış ayrıca.
Cemiyete yazdığı birkaç mektup da sözkonusu kitapta yer alıyor.
Mazzini''nin Jöntürkler''le ilişkisi olmuş mu, bilmiyoruz ama Avrupa''daki ilk kuşak Jöntürkler''in Mazzini''nin “Yeni İtalya” örgütünden esinlendikleri rivayet olunur.
“Marx haklı mıydı” tartışmaları yapılırken Mazzini''ye değinmeden geçmek olmazdı. Unutulmuş bir adam Mazzini, ama tarih unutturmaz.
Küresel finans sisteminin krizinden sadece yatırım bankaları mı sorumlu, mesela güvenilirliği tartışmalı hale gelen IMF''in bir sorumluluğu yok mu? IMF''in de yapısal bir değişikliğe uğratılması gerektiğini tartışılırken “IMF''le anlaşma yapın” demek de ne oluyor? Emekliler, işçiler, çiftçiler, memurlar, esnaflar biraz daha kemer sıkın demek oluyor. Küresel krizde ne gibi sorumlulukları var da kemerlerini sıksınlar! Finans kapitalin küresel oyuncuları parayla oynayıp kaybettiler diye niye ceremesini halk çeksin? Kim katıldıysa bu oyuna, faturayı da onlar ödesin, adil olan bu değil mi?
Gerçi bu krizin yaratıldığını söyleyenler de var. Bünyeye öyle virüsler sokuldu ki dışarıdan müdahaleye en hassas bölgesi pat diye patlayıverdi. Baksanıza, Avrupalı liderler müesses nizamın döküldüğünü ve artık işlemediğini bir ağızdan itiraf ediyorlar. “Kapitalizmi tamir edelim, bu böyle gitmez” diyorlar. Bu dünya ne çektiyse gözlerini para, kalplerini iktidar hırsı bürümüşlerden çekmedi mi arkadaşlar? Bush''un neo-conlarla iş tutması “erdemliler” değil bir “hırslılar ittifakı”ydı. Obamacı''lar Mc Cain''ciler''e “Hırslı-con(greedy-con)” diye laf atıyorlar. Bizdeki hırslı hortumcularının ve hamilerinin açtığı zararların bedelini hala ödemiyor muyuz? Bu yüzden IMF''in kucağına düşmedik mi? Yetmedi mi? Türkiye bu kez kendi göbeğini kendi kesmeli.. Bunun için ödenecek bir bedel varsa ödeyelim, gerisi angarya.
Küresel finans sisteminin krizini herkes tartışıyor ama insanlığın tarihinde paranın, faizin, bankanın, çekin, sermayenin, fiyatın, serbest piyasanın nasıl ortaya çıktığına dair bir hikayeden yoksunuz. Gençler için pratik bilgiler içeren bir kılavuz gerekiyor. Çünkü ekonomistler, ekonomi yazarları kendi kavramlarıyla meseleleri anlatıp yazdıkları için ağır kaçıyor. Anlamak için kocaman bir ekonomi sözlüğü, finansal gelişmeleri kavramak için de arkaplan bilgisi lazım. Peki paranın ve faizin bir hikayesi yazılsaydı nasıl bir kurguyla karşılaşacaktık? Avusturalyalı bir araştırmacı, Larry Hannigan daha 1971''de böyle bir hikayeyi kurgulayarak kaleme almış bile arkadaşlar. “Dünya''yı ve yüzde 5''ini istiyorum” başlıklı hikayesinde Hannigan merak ettiğimiz bilgileri öyle güzel anlatıyor ki.. Beydaba''nın Kelile ve Dimne''sini aratmayacak kadar akıcı bir üslüpla yazılmış bu hikayeyi “timeturk.com” dan okuyabilirsiniz, olan-biteni daha iyi anlayacağınızdan eminim. Hikayenin başkahramanı evvel zaman içinde yaşayan “Fabian” diye muhteris bir adam, bir tür “Bay Bankenstein”.
Bugün de muhterislerden, hırstan söz edip durduk, oysa ne güzel unutmuştuk. Şimdi size İmam Gazali''den hırs''a dair bir şeyler döktürürdüm ama yerim kalmadı. Tozlanmış İhya-i Ulumi''d-din''inizi raflardan indirip kendiniz okusanız daha iyi olacak arkadaşlar.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.