|
Aleviler AK Parti ile buluşabilir mi?

Çözüm sürecinde adım adım ikinci aşamaya ilerliyoruz. Bu sürecin başlaması PKK"nın sınır dışına çekilmesi ile başlayacak deniyor. Başbakan"ın ifadesi ile "henüz yüzde 15 çekilme" olduysa, somut adımların atılmasına zaman var anlamını taşıyor.

İkinci aşama, daha önce varılan yol haritasına uygun olarak somut demokratik adımların atılması demek. Çözüm sürecinin başında demokratik adımların atılmasının zemini yeni anayasa idi. Yeni anayasada, vatandaşlık, ana dil eğitimi, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi konu başlıklarında yaşanan tıkanmanın henüz aşılamaması ve aşılma olasılığının güç olması; demokratikleşmeyi kaçınılmaz olarak demokrasi paketi ile mümkün kılıyor.

BDP bu yönde hazırladığı paketi hükümete sundu. Parti açısından bağlayıcılığı tartışılsa da CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu"nun açıklamaları demokratikleşme adımlarının destekleneceği yönünde. Bu açıdan bakıldığında demokratikleşme adımlarının geciktirilmesinin sürece zarar vereceği akıldan uzak tutulmamalıdır. Çünkü çözüm sürecinin bu aşamada dahi hala en önemli aracı karşılıklı güven arttırıcı önemlerdir.

SORUN CEMEVİ DEĞİL AYRIMCILIK

Buradan Alevilik ve Alevilere gelebiliriz. Grup toplantısında 2009"da başlatılan Alevi açılımı yeniden gündeme geldi. 2009"da başlatılan ve benim de bir toplantısına katıldığım Alevi açılımı sonuç olarak hedeflenen sonuca ulaşmamıştır. Elbette süreç, devletin Aleviler tanışması açısından olumlu olmuş, Alevilik sınırlı olsa da ders kitabına girmiş, Alevi klasikleri yayınlanmış olabilir ama bunlar gündelik hayatta Alevilerin sorunlarının çözülmesi değildir.

Çalıştayda farklı Alevi kurumlarının ortak talepleri olan cemevlerine yasal statü tanınması, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin -ki bu din dersi olarak kabul ediliyor- kaldırılması ve Madımak"ın müze yapılması konusunda hiçbir adım atılmadı.

Bana kalırsa kurumsal temsilin dışında olan ve örgütsüz Alevilerin temel sorunu gündelik hayatta ve kamusal alanda karşılaştıkları ayrımcılıktır. Kamuda çalıştıkları kurumlarda pasif görevlere sürülmelerinden memur olmak için başarılı oldukları yazılı sınavdan sonra elendikleri sözlü sınavlara kadar son yıllarda artan biçimde bir ayrımcılık yaşadıklarını ben yakından biliyorum. Kendi aile çevremde yakın örneklerini yaşıyorum.

AK Parti"nin başlattığı Alevi açılımının hedeflenen sonuca ulaşmamasında önemli bir kırılma da sürecin ortasında Kürt/Alevi kimliğini siyaseten kullanmaktan imtina eden Kemal Kılıçdaroğlu"nun CHP Genel Başkanı olmasında yaşandı.

Başbakan Erdoğan"ın ifade ettiği gibi CHP geçmişte Aleviler konusunda hiçbir somut atmadığı ve Kılıçdaroğlu Aleviliği neredeyse hiç kullanmadığı halde Aleviler önce 12 Eylül 2010 referandumunda "hayır"la, sonra 11 Haziran 2011 seçimlerinde CHP"yi destekleyerek AK Parti"ye mesafe aldılar.

GERÇEKLİĞİ OLMAYAN "ALTIN ÇAĞ"

Siyaseten hiçbir karşılığı olmayan bu durumu ben bir tür "altın çağ" özlemi ile açıklıyorum. Benzeri Atatürk ve Cumhuriyet"in ilk yıllarında yaşanan ama hiçbir gerçekliği olmayan bir altın çağ.

Her iki "altın çağ" özleminin arkasındaki duygu ise "güvenlik" oldu. Yani bugün Gezi protestolarında bazı grupların ifade ettikleri yaşam/hayat tarzlarına yönelik hissettikleri korku, endişe ve kaygının bertaraf edilmesi. Bu duygunun 3. köprünün adı dururken Alevilerin önemsedikleri isimlerin bazı projelere verilmesi ile aşılması zordur. Ya da Alevi dedelerine maaş bağlanması onu devlete eklemlemekten ve Aleviliğin devletleştirilmesinden başka işe yaraması zordur.

AK Parti"nin yeniden başlatacağı Alevi açılımı için verili durum ve tablo budur. Yani bu aşamada sorun, Aleviliğin dinsel yönü değil siyasal yönüdür. O yüzden çözüm siyasetin alanındadır.

Bu açıdan AK Parti"nin Alevi açılımının başarıya ulaşmasının birden faza koşulu aynı anda gerçekleştirmesine bağlıdır. Bunlardan ilki sorunun temelinin eşit vatandaşlık olduğunun kabul edilmesidir. İkincisi Alevileri temsil edebilecek doğru muhatapların belirlenmesi üçüncüsü kamudan gündelik hayata Alevilere uygulanan ayrımcı politikaları sona erdirecek bir sürecin başlaması olacaktır.

Alevilerin sessiz çoğunluğunu temsil edenlerin içinde olmadığı, onlarla konuşulmadığı hiçbir açılımın başarılı olma şansı yoktur. Çünkü burada temel sorun "güven" sorunudur. Alevilerin kendilerini güvende hissetmedikleri ortamı yaratmadan onların AK Parti ile buluşması ancak bireysel ya da temsil gücü olmayan gruplarla sınırlı kalır.

Sonuçta Alevilerin de, Kürtlerin de Romanların da, gayri Müslümlerin de sorunlarının çözülmesi demokratikleşmenin derinleştirilmesi ve farklılıklara farklılıkları ile saygı duyan, oldukları gibi kabul eden bir vatandaşlığın hayata geçirilmesidir. Hükümetin sorumluluğu budur.

Ve bu sorumluluk hükümetin aldığı yüzdeden bağımsız olarak farklı olanlarla konuşabilme, farklılıkları ötekileştirmeme ve onlarla ortak bir gelecek kurmaya zihni olarak hazır olmak demektir.

twitter.com/murataksoy
11 yıl önce
Aleviler AK Parti ile buluşabilir mi?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler