Gelişen teknoloji, yüksek binalar, site kültürü, plaza hayatı… Saymakla bitmeyecek birçok değişim sosyal hayatı etkiliyor. Önceleri sosyal hayatta daha samimi ilişkiler kurulduğunu büyüklerimizden duyuyoruz. Haksız da değiller. Özellikle Osmanlı döneminde sosyal hayatta uygulanan birçok incelik gelenek haline geldiği için uzun yıllar Türk toplumunda sosyal hayat incelik, anlayış üzerine kuruluydu. Fakat son yıllarda ne yazık ki bu gelenekler yok oldu. İşte o geleneklerden bazıları:
Cuma namazına kuyumcular da dâhil tüm esnaf kapılarına kilit vurmadan giderlerdi.
1/ 9
Eskilerin en kadar ince düşünceli olduğunu gösterecek bir başka örnek ise kahve ikramı yanında getirilen su. Misafir ikram edilen kahvenin yanında gelen suyu içerse aç olduğu anlaşılır ve onun için yemek hazırlanırdı. Eğer kahveyi içerse tok olduğu anlaşılırdı.
2/ 9
Sadaka taşları, Osmanlı döneminde uygulanan geleneklerden belki de en ince düşünülmüşü. Sadaka taşları taş bloklardan oluşan, genellikle cami veya türbe köşelerinde bulunan, ortası çukur, bir buçuk iki santimete yüksekliğinde taşlardı. Bu taşlar Osmanlı’da sosyal dayanışmanın bir parçasıydı ve fakirlerin umut kapısıydı. Fakirler dilenmekten, zengin riya ve gösterişten çekindiği için sadakalarını bu taşlara koyar, fakir de gece vakti gelip ihtiyacı kadarını buradan alıp, geriye kalanını kendisi gibi bir başka fakire bırakırdı.
3/ 9
Ramazan ayına özel uygulanan örnek geleneklerde yok değil. Mesela zimem defteri yani veresiye defterleri zenginler tarafından ödenirdi. Zenginler, hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav gibi dükkanlara girerek onlardan zimem defterini ister ve ya tamamını ya da baştan, sondan ve ortadan rastgele sayfalar kopararak “Silin borçlarını. Allah kabul etsin” derlerdi. Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu, borcu sildiren de kimin borcunu ödediğini bilmezdi.
4/ 9
Mahalle kahvesi olarak bilinen, her mahallenin imam, muhtar ve ileri gelenlerine mahsus o zamana göre adeta bir kulüp niteliğinde olan bir kahvesi vardı. Mahalle kahveleri, günümüz kahvelerinden farklı olarak, ilmi, edebi konuşmaların, tarih sohbetlerinin yapıldığı ve hatta şiir ve manzumelerin okunduğu, hikâyelerin anlatıldığı, bilmeyenlerin, bilenlerden istifade ettiği yerlerdi.
5/ 9
Osmanlıda evlerin kapısında ay yıldız var ise evden birinin hacca gittiği anlamına geliyordu. Ayrıca kapılarda iki tokmak olurdu. Biri kalın biri ince. Gelen kişi kadın ise ince tokmakla vururdu ve evin hanımı kapıyı açardı. Eğer gelen ise erkek ise kalın tokmakla kapıyı vurur ve evin hanımı kapıyı ya örtünüp açar ya da evde bulunan bir erkek kapıyı açardı.
6/ 9
Eve gelen misafirin giderken tekrar geri gelmesi için ayakkabılarının ucu evi gösteriyor şekilde konurdu. Böylece misafir geri geri çıkar ve ‘gidin ama tekrar gelin’ manası verilirdi.
7/ 9
Aynı mahallede birisi öldüğünde cenaze evine komşular sırayla yemek yapar, eğlenmezdi.
8/ 9
Peygamber Efendimiz 63 yaşında vefat ettiğinden dolayı 63 yaşını geçmiş büyüklere yaşları sorulduğunda, ‘haddi aştık’ derlerdi.
9/ 9
Cuma namazına kuyumcular da dâhil tüm esnaf kapılarına kilit vurmadan giderlerdi.
#Osmanlı gelenekleri
#Osmanlı Adetleri
#Unutulan adetler
5 yıl önce