Jordi Savall, “Hesperion XXI” topluluğunu yöneteceği “İbn Battuta Zaman Yolcusu” projesi kapsamında, 26 Ekim günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda (CRR) sevenleriyle buluşacak. Savall bu konsere müzik yolculuğu süresince ziyaret ettiği ülkeler ve kültürlerden konuk müzisyenlerle birlikte devam edecek. Konser öncesinde Savall ile görüşüp hem konseri hem de müzik yolculuğunu konuştuk.
- Yıllar boyunca seyahat eden bir insan olarak İbn Batuta’nın hayatını ve bu seyahatlerini keşfetmek benim için çok değerliydi. Bu seyahatler üzerinden yaşamının büyük bir kısmıyla birlikte bütün bu ülkeler hakkındaki büyük tasavvurunu izlemek de çok güzel. Kişisel olarak bu deneyimi müzik üzerinden açıklamak çok ilgi çekici. Çünkü müzik sayesinde onun yolculuğundaki farklı bağları ve kültürleri takip edebiliyoruz. Yeni ülkelerle, kültürlerle ve medeniyetlerle bağ kurabilmenin en iyi yolu müziktir. Çünkü müzik yaşamın kendisidir. Bu sayede duyguları hissedebiliriz. Bu konserleri oluşturan fikir de burada; Bu Hindistan’dan, Afganistan’dan, Çin’den, Türkiye’den, İspanya’dan müzisyenlerin yer aldığı bir deneyim.
İbn Batuta’dan yeni krallıklara kurulan farklı bağlarla… Müzik her zaman vardı. Çin’den, Afganistan’dan, Suriye’den gelen buraya gelen müzikleri düşünün. Bütün bunlar bize dünyayı daha iyi anlamamızı sağlayan bakış açıları verir.
BENİM MÜZİĞİM AYNI DİLİ KONUŞMAK
Müzik işte tam burada. Müziği tanımlamanın en iyi yolu bu. Benim müziğim aynı dili konuşabilmektir, dünyanın her yerinde tanıdık gelen. Melodiyle, dansla… Eğer doğru bir diyalog kurabilirsek aynı dili konuşabiliriz.
MELODİYLE YAZILAN GÜZELLİKLER
- Müziğin bize söylediği şey yalnızca onun güzelliği ve duygularıdır. Müzik yalnızca bunları söyleyebilir. Bir melodi çalmaya başladığımızda, Dimitri Kantemir’e göre, melodiyle yazılan duyguları ve güzellikleri aktarırız. Biz müzisyenler olarak, performansı sergileyenler olarak bu müziğin içine kendi duyarlığımızı, hislerimizi, duygularımızı koyarız. Bütün bunlar açıklaması çok güç olan sanatın mucizeleri. İşte müziğin güzelliği de burada. Binlerce kelimelik duygu üretiriz. Bunun nasıl işlediğini açıklamak çok güç. Burada bir melodi üretiyoruz, bir yapıyı tekrardan kuruyoruz. Duyarlığımızın, kültürümüzün ve sanatçı üretkenliğimizin sonucu olarak bir parça inşa ediyoruz, bir makam… Bugün 14., 15., 16. yüzyılla ilişkili olacak şey üretiyoruz; yeni bir bilgi, yeni bir zaman… Enstrümanlarımızı müziğin farklı dönemleri için kullanıyoruz. Bu da bizi başka bir zamanın içine götürüyor. Bu da zamanın merkezinin ne olduğunu anlamamızı sağlıyor.
UNUTULAN MÜZİKLER
Müzik kaybolmaz. Sadece zamanla belki unutulabilir ancak kaybolmaz. Bir yerlerde birilerinin bulmasını bekliyordur.
Evet kesinlikle demek istediğim bu. Bu tanım çok daha doğru olur.
- Anadolu coğrafyasının müziğiyle gerçek tanışmam Dimitri Kantemir’in eserleri sayesinde oldu. Kantemir’in sizin müziğiniz üzerine önemli çalışmaları var. Ben de bu çalışmalardan çok etkilendim.
Birbirinden farklı çok sayıda çalışmalar yürütüyorum. Mozart ve Schubert ile ilgili iki ayrı çalışmam önümüzdeki aylarda tamamlanacak. Doğu ve Batının birbirine bakışı ile ilgili bir başka proje de söz konusu.