|

Çocukluğumu yazıyla hatırlıyorum

Kitabı uzun süre elime alamadım. Koli, kargodan geldiği hâliyle üç gün bekledi. Bunun birkaç nedeni vardı: Heyecanlıydım ve bunu yaşamak için geçen vaktin hiçbir an’ı yeterince özel ya da uygun değilmiş gibi geliyordu.

Merve Akbaş
04:00 - 15/02/2020 Cumartesi
Güncelleme: 01:30 - 15/02/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Emine Altınkaynak
Emine Altınkaynak

Emine Altınkaynak’ın ilk öyküleri Dergâh, Post Öykü, Türk Dili, Bûtimar’da farklı öyküleriyle yer aldı. Kendine Dolanan Sarmaşık ile okurunu selamlayan Altınkaynak, “Kitabımı uzun süre elime alamadım. Koli, kargodan geldiği hâliyle üç gün bekledi” diyor.

İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

Mutluluk… Ellerimden, kollarımdan, gözlerimden taşan bir mutluluk… “Kan Rüyayı Bozar Züleyhâ”… Adı buydu. İlk olmasının yanında Dergâh’ta yayımlanmış olması da benim için mutluluk sebebiydi. Uzak bir tarih değil, iki yıl önce. O meşhur, yazan-çizen insan klişesi benim için de geçerli, evet: Çok uzun zamandan beri yazıyordum esasında. Çocukluğumu hep yazarken ve yazıyla hatırlıyorum, dersem yanlış olmaz. Paylaşmak biraz da ifşa anlamı taşıdığı için yıllarca kendime saklamayı tercih ettim. Bunun sebebi, yazıyla hemhâl olan birçok insanın yaşadığı gibi, hazır hissetmeme ve biraz da yazıyı mahrem kabul etme duygusuydu. Bu duygu hâlâ değişmedi. Bu yüzden, rahatsız edici bir yanı da var. Fakat şunu ayırıyor olmak bir yerden sonra iyi hissettirdi: Yalnızca kendime sakladıklarım ve vitrindekiler…

Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Kitabı uzun süre elime alamadım. Koli, kargodan geldiği hâliyle üç gün bekledi. Bunun birkaç nedeni vardı: Heyecanlıydım ve bunu yaşamak için geçen vaktin hiçbir an’ı yeterince özel ya da uygun değilmiş gibi geliyordu. Başka bir sebep: Kitabı elime aldığımda; daha da şiddetlenecek olan duygu, bir arzuya ulaşmış olmanın hazzı ve mutluluğu olmayabilirdi sadece. Bunun hep bir sorgusu vardır. Mesela, “Eee, şimdi ne oldu?” gibi -biraz da tehlikeli- bir soruyu da aynı şiddetle duyabilirdim. En iyisi, çok abartmadan, “Yazdım ve bitti” demekti galiba. Unutmak… Orada takılıp kalmamak… Kitapları göndereceğim kişiler olmasaydı, bütün bu nedenlerle çok daha uzun bir süre -belki de hiçbir zaman- o koliyi açmayabilirdim. Üçüncü günün sonunda açtım. Şefkatle dokunma, sıcak bir sevgi, kalpten bir hoş geldin…

İlk kitabınızı kime imzaladınız?

Birkaç hocama ve tanıdığım birkaç yazara iletmek üzere aynı akşam birkaç tane imzalayıp hazırladım. İlkinin hangisi olduğunu aklımda tutmamıştım doğrusu. Siz bu soruyu sorunca listeye baktım. Hem bir öykücü hem de bir büyüğüm olarak sevip saydığım bir isme imzalamışım.

EN İYİSİ BAŞTAN BAŞLAMAK

Okur önce hangi öykünüzü okumalı?

Kitapta bir sıralama var zaten. İlk öykü olan Bi’ Da’a Bak Bana’da muzip taraflar daha çok mesela. -Y.O.K.U.M. öyküsünü hariç tutarsak- ikinci üçüncü öykü derken, arada bir o muziplik başını çıkarıp dursa da, hüzün kendine daha çok alan buluyor sonlara doğru. Sondan başa, ortadan başa ya da sona doğru okumakla baştan başlamak aynı beklentilerle/duygularla (genel olarak) devam edilmesine engel olacaktır muhtemelen. Hüzünden başlanırsa yine hüzün umulabilir ya da tam tersi, gibi… Bu yüzden, en iyisi baştan başlamak…

Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Ağırlıklı olarak gece… Bu, biraz da hazır olmakla, yazıyı duymakla ilgili… Gecenin, kendine has gizemi, ruhu vs. bu duyma için mutlaka daha tetikleyici. Fakat öykü, içte/zihinde tamamlandığı an (şartlar uygun ise) yazıya dökmek gerektiğini düşünüyorum. Vakit ne olursa olsun. O yüzden gündüz de yazıyorum.

Defter mi, bilgisayar mı?

Çoğunlukla bilgisayar… Zaman kaybını önlemek adına ve müdahalelerin daha konforlu yapılabiliyor olması… Öykü söz konusu olduğunda defteri daha çok dışarıda yazıyorsam kullanıyorum. Bu yüzden, çok eskiden beri, çantamda mutlaka bir defter ve en az bir kalem taşırım. Evden aceleyle çıkarken bile kontrol ettiğim şeyler bunlardır mesela. Evdeysem ve yalnızca kendime ayıracağım bir yazı yazıyorsam o zaman da defter kullanırım. Duygu durumuna, bir muhatap hissedip hissetmeme hâline göre ayırdığım birkaç defterim vardır. İşte o zaman, kalemi hissetmek benim için önemlidir. O an, yazıyla arama mekanik bir şey sokmak istemem.

#Emine Altınkaynak
#Dergâh
#Post Öykü
4 yıl önce