|

Fikret Ürgüp’ün gözünden Sait Faik ve Tanpınar

Fikret Ürgüp’ün Cevapsız Kalan Telgraf isimli kitabı Everest Yayınları tarafından basıldı. Kitap, Ürgüp’ün Sait Faik Abasıyanık ve Ahmet Hamdi Tanpınar hakkında yapmayı düşündüğü çalışmanın iskeletini oluşturan yazılardan bir araya geliyor.

Yakup Öztürk
04:00 - 15/07/2019 Pazartesi
Güncelleme: 11:13 - 14/07/2019 Pazar
Yeni Şafak
Fikret Ürgüp
Fikret Ürgüp

Fikret Ürgüp’ün kitapları, kitaplaşmamış yazıları gün yüzüne çıkıyor. Everest Yayınları’nın başlattığı Ürgüp serisine bugünlerde Cevapsız Kalan Telgraf adıyla yeni bir kitap katıldı. Sevengül Sönmez’in yayına hazırladığı kitap, Ürgüp’ün Sait Faik Abasıyanık ve Ahmet Hamdi Tanpınar hakkında yapmayı düşündüğü çalışmanın iskeletini oluşturan yazılardan bir araya geliyor.

Psikiyatr Dr. Fikret Ürgüp, Sait Faik’in yakın arkadaşı ve doktoru. Sadece dostunun sağlığıyla ilgilenmemiş, kitaplarını psikanalizmin imkânlarından faydalanarak tahlil etmeye çalışmış. Benzer bir yaklaşımla Tanpınar’ın kişilik yapısı ile hayatı ve eserlerini bir merkezden okuduğu da söylenmeli. Kitapta yoğunluk Sait Faik’ten yana. Edebiyat tarihinin, akademik çalışmaların ihtiyatla yaklaştığı özel hayat, bu kitapta tanıklığın gücünü ortaya çıkarırcasına perdesiz bir biçimde anlatılıyor.

“CANIM BU SAİT FAİK DEĞİL”

Fikret Ürgüp, Sait Faik’in iyi bir okuru olduğunu, hikâyelerinin hangilerinde nesnel hangilerinde bizzat kendisini kahraman kıldığını tespit ederek eleştiriciliğini gösteriyor. Sözgelimi “Ayna”, eski hikâyeler arasında Sait Faik’in kendi realitesine yaklaşan bir metin. Ürgüp, adını verdiği birtakım hikâyeler dikkatle okunmadan Sait Faik’in tanınamayacağını söylüyor. Alemdağ’da Var Bir Yılan, Ürgüp’e göre Sait Faik’in bilinç, bilinçaltı ve rüyanın karıştığı kendi gerçeğidir. Kitap çıktığı günlerde çoğu kimse: “Canım, bu Sait Faik değil,” deseler de Ürgüp için asıl Sait Faik odur.

Aslında bütün isteği Sait Faik’in şahsiyetini yazmak. Hatta bir ankete verdiği cevapta bu isimle bir kitap yazacağını da söylüyor. Ondaki Jean Genèt’nin kaynaklığını yorumluyor. Genèt’deki heyecanların devşirilip Türk toplumu karşısına getirilmesindeki engellerden bahsediyor. Hırsız, cinsel sapık ve vatan haininin insan sevgisini haklı gören bir yazar Genèt. Meşhur kahramanı Divine’in kadın mı erkek mi olduğu belli değil. Onun aşkın objesi olması cinsiyetinden öte çünkü. Ürgüp, “Sait’in ve Genèt’nin heyecanları aşkta her zaman neşenin bulunamayacağını gösteren örneklerdir ve bu bakımdan moderndirler.” diyor.

Sait Faik’in babasıyla ilişkisi kitabın en dikkat çekici kısımlarından. Ürgüp, bu yakın dostunun babasından söz ettiğini duymamış. Babasına bağlı olduğunu ifade ederek, kadınlardan korkusunu bu bağlılığa atfediyor. Ona göre Sait Faik, parası ile hükmedebildiği ya da zekâca kendisinden aşağıda gördüğü kadınlara yanaşmıştır. Bu ifade Ürgüp’e ait. Ürgüp, Sait Faik’in karakterini yorumlamadan önce “Kişi ancak kendisini çok yabancı hisseder, duyguları, düşünceleri, davranışları, başkalarını fazla rahatsız eder ve kimseyle münasebete girişemezse, bunun sebebini araştırmak ihtiyacını duyar ve o zaman onun hayatındaki psikodinamik faktörleri incelemeye hakkımız olur. Yaşayan bir insanın psikolojik muhasebesini yaparken bir mahkemede olduğu gibi, davalı da davacı da ordadırlar. Psikiyatr yanlış bir yorum yapacak olursa, o kimse bu yanlışı düzeltebilir, çünkü ordadır.” dese de dostunun mahrem dünyasını anlatmadan edemez. Sait Faik’in gerçek hayata intibaksızlığını kimliğini idrak etmemiş olmasına bağlar. Erkek çocuğun, erkek hüviyetini babasından aldığını, Sait Faik’in de babasından uzakta bir hayatı yaşamış olmasından dolayı cinsel kimliğinin aksadığını vurgular. Hayatta tam rolünü bulamaması, onu en iyi anlayan ve koruyan insanın annesi olmasından dolayı kadına karşı hürmet, korku ve bağımlılık hisleri duyduğunu dile getirir. Bu sebepten kadın onun için canavar ya da melektir. Kadınlarla denk bir ilişkiye giremez. Ürgüp, bu kişilik yapısından ötürü erkeklerle daha iyi anlaştığını, cinsel yöneliminin ardında bu psikolojik sebeplerin yattığını söyler. Bu dünya, Sait Faik’in hor görülmesini engelleyememiştir. Ürgüp, “Sait Faik’in bu konuda savunmasını yapacak değilim ama aşklarından hayranlıkla bahsederken, onda bu heyecanı yaratan çocuklar da gözümün önünden gitmediği için bu konuya dokunmadan geçemedim.” diyor.

ŞİMDİ O GİTTİ BEN KALDIM

Fikret Ürgüp, “Şimdi o gitti, ben kaldım. Doğru dürüst konuşabildiğim, anlaşabildiğim beş altı insandan biri eksildi.”, “Ben seni cebime koyup dolaşmadım mı hastahanelerde, hasta koğuşlarında, röntgen odalarında… Çırılçıplaktık senle ben.” sözleriyle uğurladığı Sait Faik’in sanatını ve hayatını tamamlayan dikkat çekici metinleri yazmış bir isim artık.

Kitabı ikinci bölümü Tanpınar yazılarına ayrılmış. Ürgüp için o, “ Türkiye’de eşine az rastlanan kendi kendini yetiştiren insanlardan biridir. İnsanlığı merak ettiği için, araştırmış, okumuş, kendini yapmıştır.” 1940’ta yedeksubay askerken doktorluğunu yaptığı bir gemide tanışmışlardır. “İkimizin de üniformalarımız üzerimizde yabancı durduğu için mi nedir, aramızda bir benzerlik sezmiş, konuşmaya başladıktan sonra da hemen kaynaşmıştık.” diyor. Tanpınar’ın elinde Bernard Shaw’un piyesleri vardır.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü üzerine yazacaklarının hikâyesi de kitapta yer alıyor. Tanpınar, Ürgüp’ten romanı hakkında bir yazı bekliyordur. Ürgüp, yazısını Tanpınar’la yapacağı konuşmalarla zenginleştirmeyi teklif eder. Ancak gündelik meşguliyetler buna imkân vermez. Tanpınar’ın ölümünden üç gün önce Ürgüp, bir lise defteri alıp Saatleri Ayarlama Enstitüsü üzerinde düşündüklerini yazmaya başlar: “Onunla konuştuklarımızı kısaca not etmiştim. Kararlaştırdığımız gibi, sorulu cevaplı bir eleştirme yazısına başlamıştım. Yazımın şöyle böyle ilerlediğini sanıyorum. O defter çalındı. Bir akşam otomobilimin kapısını açık bulan, yahut açan hırsızlar, çantamı alıp götürmüşler ve bütün yazılarım kaybolmuştu. Şimdi, onun için ne yazdığımı bilemiyorum. Ama hatırlamaya çalışacağım.” Bu kitabın ikinci kısmı, hatırlanan satırlarla dolu.

Daha önce burada sözünü ettiğimiz İbrahim Tüzer’in hazırladığı Fikret Ürgüp monografisi ile Everest’in başlattığı seri kayıp Ürgüp’ü tanımamızı kolaylaştırıyor. Gelecekte, Ürgüp’ün sanatı ve edebiyata kattıkları daha çok konuşulacak.

  • Cevapsız Kalan Telgraf
  • Fikret Ürgüp
  • Everest Yayınları
  • 2019
  • 104 sayfa
#Cevapsız Kalan Telgraf
#Fikret Ürgüp
#Everest Yayınları
5 yıl önce