Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, 1720 yılında Yirmisekiz Mehmed Çelebi'yi elçi olarak Paris'e gönderdi. Yirmisekiz Mehmed Çelebi, elçilik görevinin yanı sıra Avrupa'daki gelişmeleri takip etmek ve Osmanlı'ya bildirmekle görevliydi. Bu görevi de yanında götürdüğü oğlu Mehmed Said Efendi yerine getiriyordu. Paris'te bulunan bir matbaayı ziyaret eden Mehmed Said Efendi, Osmanlı'ya dönünce burada da bir matbaa kurma çalışmalarına girişti. Bu çalışmaları da İbrahim Müteferrika ile beraber yürütmeye başladı.
Matbaa için çalışmalara başlayan Mehmed Said Efendi ve İbrahim Müteferrika maatbaa için gerekli makineleri ve Latin alfabesi baskılarını yurt dışından getirtti. Arap alfabesi baskılarını ise İbrahim Müteferrika üretti. 1727 tarihinde Darü't-Tıbâati'l Amire adıyla kurulan bu matbaanın ilk kitabı da 16 Aralık 1729 yılında basıldı. Basılan ilk kitabın adı Vankulu Lügatı idi.
Matbaanın kurulması, tartışma ve isyanları da yanında getirdi. O dönem el yazısıyla geçimini sağlayan müstensihler kendilerinin aylar sonra bitirebildiği kitapların çok kısa bir süre içinde kopya edildiğini görünce, işlerinden olmak kaygısıyla matbaaya karşı çıktı. İbrahim Müteferrika'nın ölümünden sonra ise matbaa kapandı.
1790 yılında İngiltere'de Thomas Saint adında bir İngiliz, icat ettiği dikiş makinesiyle gündeme geldi. Bu makine daha çok deri üzerinde çalışmaya yarayan ve seri dikiş atabilen bir makineydi ancak hiç kullanılmadı.
Bu icattan 40 yıl sonra, 1830 yılında Barthelemy Thimonnier adında bir Fransız terzi tarafından günümüz dikiş makinelerine çok benzeyen bir makine üretildi. Bu makinenin çalışma prensibi günümüz makineleriyle büyük benzerlik taşıyordu ve seri üretime imkan veriyordu. Barthelemy Thimonnier, bu dikiş makinesinden tam 80 adet üreterek kendine bir atölye kurdu. O dönem el işçiliğiyle geçimini sağlayan terziler kendilerinin aylar sonra bitirebildiği kıyafetlerin çok kısa bir süre içinde üretildiğini görünce, işlerinden olmak kaygısıyla atölyeye karşı çıktı. Terzilerin toplanıp atölyeyi basması ve tüm makineleri parçalamasıyla da atölye kapandı ve dikiş makinelerinin kullanımı onlarca yıl sonraya kalmış oldu.