|

Surre Alayı’nı tablodan okumak

Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na bağlı Dolmabahçe Sarayı’nın koleksiyonunda bulunan 14 metrekarelik boyutuyla sarayın en büyük tablosu olan ‘Surre Alayı’ Kurban Bayramı öncesinde gerçekleştirilen hac yolculuğunu resmetmesi bakımından önemli detaylara sahip. İtalyan Ressam Stefano Ussi, 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılışını görmek için gittiği Kahire’de Surre Alayı ile karşılaşınca bu tabloyu yapmış.

Ayşe Olgun
04:00 - 11/08/2019 Pazar
Güncelleme: 10:22 - 10/08/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Osmanlı dönemine dair pek çok tarihi olayı Dolmabahçe Sarayı’ndaki Osmanlı dönemine ait ilk resim koleksiyonundan okumak mümkün. Mesela bu koleksiyonun en önemli parçası 14 metrekarelik boyutuyla sarayın en büyük tablosu olan ‘Surre Alayı’ bize önemli bir geleneği yeniden hatırlatıyor. Tablo Kurban Bayramı öncesinde gerçekleştirilen hac yolculuğunu resmetmesi bakımından önemli detaylara sahip. ‘Surre’, para kesesi demek. ‘Surre Alayı’ ise her yıl Ramazan ayından önce saray bahçesinden uğurlanan ve padişahın bağışlarını kutsal topraklara taşıyan kervana verilen isim. Bugün sarayın Yazı Dairesi’nde yer alan, 1873 tarihli devasa tablo, İtalyan ressam Stefano Ussi’ye ait.

Tarihte surre, ilk defa Abbasi Halifesi el-Muktedir Billah zamanında gönderilmiş. Daha sonra bu gelenek Osmanlı’da da devam etmiş. Osmanlı döneminde ise ilk surre Sultan Yıldırım Bayezid zamanında yola çıktığı biliniyor.Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesinden itibaren Hicaz bölgesi Osmanlı’nın yönetimine geçince devam etmekte olan surre geleneği müesseseleştirilerek devlet politikası haline getirilmiş.

BİR HAC YOLCULUĞU

Surre Alayı aslında bir hac yolculuğu. Topkapı Sarayı’nda başlayan gelenek Dolmabahçe’de de devam ediyor. Padişahın hediyelerini taşıyacak olan kervana saray bahçesinde merasim düzenleniyor. Surre-i Hümayun adıyla da bilinen Sürre Alayın yola çıkışı Şaban ayının 15’inde sarayda yapılan bir törenle başlarmış, Surre Emiri ve Evkaf Nazırının birlikte padişahın huzurunda içi hediyelerle dolu sandıkları develere yüklemesinin ardından, sarayın Kızlarağası tarafında üç kez develer dolaştırıldıktan sonra yola çıkılırmış.Yola çıkan alayın önünde alayı yöneten üniformalı bir teşrifatçı, onun arkasında da sırasıyla kaftancıbaşı, müjdecibaşı, kahya, surre emini, hediye sandıklarını taşıyan develer, deve kiralayıcıları ve piyade askerleri yer alırmış.Kabataş›tan Üsküdar’a geçen Surre Alayı, halkın arasından geçerek Doğancılar meydanına çıkarılır ve oradan Üsküdar mutasarrıfının katıldığı bir heyetle önce Aziz Mahmut Hüdayi Dergahı›na, ardından Doğancılar Mektebi›ne ve en son Karaacahmet Türbesi›ne giderek dua edermiş.Alay, daha sonra da Üsküdar Ayrılıkçeşmesi›nden hareket ederek, Osmanlı›nın Hicaz›a giriş karargahı olan Şam üzerinden Kudüs›e, Medine›ye ve en son Mekke›ye uğrayarak yolculuğunu sonlandırırmış. Gönderilen hediyeler ve yardımlar her durakta sahiplerine dağıtılarak, Hac ibadetinin yapılmasının ardından alay görevini tamamlarmış.

DEMİR YOLU İLE HAC

Yine bilgilere göre Surre Alayı 1908›den sonra Hicaz demiryolu ile Mekke›ye ulaşmış. Alay geleneği, Osmanlı Devleti›nin son günlerine kadar da devam etmiş. O törenlerden kalma hatırayı bugün ‘Harem’ semti isminde yaşatıyor. Zira ‘Harem’, hac kervanının İstanbul›dan uğurlandığı son durak ve Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere’ye verilen ortak ismi işaret ediyor. Alay ile ilgili bir ayrıntı daha verirsek şunları söyleyebiliriz: O dönemde İstanbul’da dokunup işlenen Kâbe’nin örtüsü de yine bu kervanla taşınıyordu.

Hac kafilesiyle Surre gönderme geleneği 1919 yılına kadar devam ediyor. 1919-1920 yıllarında Sultan Vahdeddin tarafından Mekke ve Medine’deki ihtiyaç sahiplerine sadaka dağıtılıyor. Padişahlık sıfatını taşımamakla birlikte Osmanlı hanedanından gelen son Halife olan Abdülmecid Efendi, 1923-1924 yıllarında bu geleneğe resmen son veriyor. I. Dünya Savaşı›nda Mekke ve Medine ile irtibat kesilinceye kadar devam eden bu gelenek, asırlar boyunca kutsal topraklara sadece hediye değil, gönüller dolusu sevgi ve selam da taşıyor.

TABLONUN HİKAYESİ

Tablonun yapılış serüvenine gelince... Ressam Stefano Ussi, 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılışı için gittiği Kahire’de surre alayı ile karşılaşıyor ve kendisini açılışa davet eden Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın ısmanlamasıyla Oryantalist bir bakış açısıyla bu yolculuğu resmediyor. Eser, aynı yıl Viyana’da sergileniyor. Tablonun, Mısır Hıdiv’i tarafından satın alınarak Sultan Abdülaziz’e hediye edildiği ve bu şekilde Dolmabahçe Sarayı’na geldiği düşünülüyor. Tabloda, her mezhepten ve her meşrepten Osmanlı halkını görmek mümkün. Tabloyu çok daha gösterişli kılan ise altın varak çerçevesi. Çerçevenin bordür kısmında desen gibi görünen ayrıntı dikkat çekici. Çünkü bu ayrıntıda, ‘Kufi’ hat ile yazılmış Al-i İmran Suresi’nin 126. ayeti yer alıyor. Ayette, “Düşmanları bozguna uğratmak için gereken yardım ancak güçlü ve hâkim olan Allah katındandır.” deniliyor.

ÖZEL BİR ESER

Alayın baş aktörü kuşkusuz, hediyeleri taşıyan deve. Yola çıkacak olan deve öylesine süslenirmiş ki o dönemde kıyafette, aksesuarda, tavırda abartıya kaçan hanımlara «surre devesi gibi» benzetmesi yapılırmış. Anlaşılacağı üzere Surre Alayı tablosu sadece sanatsal yönüyle değil, tarihî ve kültürel yansımalarıyla da özel bir eser. Ve tam 142 yıldır, Dolmabahçe Sarayı›nda gruplar halinde her gün önünden geçen binlerce müze ziyaretçisini selamlamaya devam ediyor.


STEFANO USSi KİMDİR?


Stefano Ussi ( Floransa1832- Floransa 1901) İtalya’nın en gözde oryantalist ressamları arasında kabul edilir. Floransa Güzel sanatlar Akademisinde okuduktan sonra Roma’ya yerleşti ve 1961 yılında Birleşik İtalya Ulusal Sergisine katıldı. 1869 yılında Mısır Hıdiv’i İsmail Paşanın, fransız mühendis Ferdinand De Lessseps’e yaptırdığı Süveyş kanalının açılış kutlamalarına öbür ünlü Avrupalı ressamlar ile birlikte katıldı ve Mısır’da çok sayıda tablolar yaptı. Dolmabahçe’de, en büyük ebatlı oryantalist eser, “Sürre Alayı” tablosudur. Tabloda, Osmanlı döneminde Kabe’ye hediye götürmek üzere İstanbul’dan yola çıkan, Kahire’den geçişinde kervan ile birlikte giden hacıları ve onları koruyan Türk atlılarını anlatıyor. 1873’te Viyana’da sergilendikten sonra Mısır’a gönderilecek olan eseri haber alan Sultan Abdülaziz, tabloyu Dolmabahçe Sarayına kazandırdı. Sergide Ussi’nin “Sürre Alayı” konulu diğer ufak boy iki çalısması bulunmaktadır. Bu ufak boy tablolardan biri 2015 yılında açık arttırmayla 920 bin liraya alıcı bulmuştu.


#​Stefano Ussi
5 yıl önce