|
Saddam"ın idamı: Bir devrin başlangıcı

Saddam Hüseyin''in idamıyla biten bir yıl... Bu idamın akısleri ve tartışmalarıyla başlayan yeni yıl...

Saddam Hüseyin nasıl tanımlanırsa tanımlansın, idamı nasıl yorumlanırsa yorumlansın insanoğlunun vahşi yüzü hemen hiç değişmiyor.

İdam etmek...

İnfazın ardından cesetin etrafında dans etmek...

Sokaklarda halay çekmek...

İdamla ilgili “resmi devlet yorumu”nu yapıp, infazın hemen öncesinde, “intikam almış, galip bir adam ruh haliyle Teksas''ta bir çiftlikte uykuya yatmak”...

İskeletlerden yapılmış kiliseler... Kafataslarından yapılmış kaleler... İktidar için katledilen evlatlar, kardeşler... Sadece bir ırka bir dine mensup olduğu için gaz odalarında öldürülüp yakılmış milyonlar...

Ortaçağ''dan 19. yüzyıla, 20. yüzyıldan 21. yüzyıla değişen ne var?

İnsan eliyle insan öldürmeyi ne doğrular?

Saddam''ın 20. yüzyılın en vahşi diktatörlerinden birisi olduğunu, binlerce kişiyi katlettiğini söylemek mi, ( bunun doğruluğundan şüphe duymayanlardan birisiyiz) doğrular idamı?

Ya işin siyasi ve hukuki yönü?

Saddam''ın arkasında bıraktığı zülum şu gerçekleri ortadan kaldırır mı:

Saddam işgal altında bir ülkede, yansızlığı tartışmalı bir mahkemede yargılandı.

Yargılama süreci adil olmadı...

Asılması, işlediği diğer insanlık suçlarının yargılanmasının, kanıtlanmasının önüne geçti, açılan davalar düştü...

Sonuç:

Iraklı Şiiler intikam aldılar, bir de Bush...

Bush intikam perdesini Saddam''ın uluslarası bir mahkemede yargılanmasını engellediği an açmıştı.

Böyle bir yargılama sadece işlenmiş insanlık suçlarını kanıtlarıyla değil, suç ortaklarıyla ortaya koyacaktı.

Örneğin Halepçe katliamında en büyük suç ortaklarından birisinin ABD olduğu anlaşılacaktı...

ABD Ortadoğu''da, Afganistan''da yarattığı canavarları, onları yarattığını gizleyerek yok etmeye çalışıyor ve dünyaya bunu demokratikleşme süreci, diktatörlüklerin sonu olarak anlatıyor...

Bu polikita, sadece kanlı bir kaosun bölgeye hakim olmasına yol açmıyor, aynı zamanda, 21. yüzyılda, insanlığın aldığı, almaya çalıştığı bunca yolu sıfırlarcasına, hakemlik ve hukuk kurumların işlevlerini ortadan kaldırıyor.

Yargının, bir kral, bir kişi ya da bir düzen, bir toplum adına intikamı simgelediği, toplumsal vicdan ile intikam arasındaki ilişkinin mutlak olduğu günler çok gerilerde kaldı sanıyorduk...

Tam olarak öyle değilmiş...

Öyle olsaydı Irak''ta, son on yılın en önemli davasında yargı sadece cezayı ifade etmezdi. Çıplak gerçeği ortaya koyarak hak ve adaleti temsil eder, insanlık suçlarını tarihe nakşeder ve demokrasinin gelişmesine katkıda bulunurdu...

İdam cezasının kaldırılması, hukukun güce ve siyasete egemen olması, insan haklarının kapsamının genişlemesi, hak kavramının kelimenin gerçek anlamıyla evrenselleşmesi ve standartlaşması için verilen mücadelelerle alay eden bir düzen bu...

Bu infazın ve Bush''un insanlık tarihinde açtığı derin yara aslında budur...

Bir de madalyonun diğer yüzüne bakın...

Orası daha da vahim...

Her intikam, intikam nesnesini kahraman kılar...

Bush, Saddam''ı medeni düzeni parçalayan bir maşa haline getirmekle kalmadı.

Kahraman da yaptı...

17 yıl önce
Saddam"ın idamı: Bir devrin başlangıcı
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?