|
Gelir dağılımının bozulması seçmenin sabrını mı taşırdı?

Seçimleri çok boyutlu ve çok faktörlü okumak temel gerek gibi gözükse bile çok fazla detayın manzaraya hâkim olan yönü kaybetmeye vesile olacağını düşünüyorum.

Yerel seçim sürecinde doğru aday belirlemenin önemi muhakkak ki çok fazladır ve önemli hatalar yapılmıştır. Ancak sonucu bu pencereden bakarak okumanın seçim sonucunu ve gelinen süreci yanlış okumaya sebep olacağı kanaatindeyim.

Zira AK Parti 2019’da 535 belediye kazanırken 2024’te bu sayı 356’ya kadar düştü. AK Parti, GSMH açısından ülke yönetiminin yüzde yetmişine şamil şehirleri kaybederken, elinde olan belediyelere göre her üç adaydan birinin yanlış belirlendiği tezi üzerinde durmak ana akımı es geçmek olur. Yani ekonomiden etkilenen yığınlar belirledi sonucu…

Siyaset ekopolitiktir!

Birkaç yıldır yazdığımız makalelerde dert edinerek, risk alarak gelişmekte olan sorunları açıkça ifade etmeye çalıştık.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ekonomi politikasında kendini merkeze koyması ifade alanımızı çok
hassas bir zemine
sokmasına rağmen lisanı münasip ile bunu yapmaya gayret ettik.
Zira Sn. Erdoğan’ın
gönül dünyamızda yeri çok özeldi
. Türkiye’ye ve mazlum coğrafyaya kattığı değerler nedeniyle,
ahde vefayı
da unutmamak lazım gerekirdi.
Tevhidi bozmamak, safımızı bozmamak, fayda üretmek adına temel gerekti
. Bu nedenle sorumuzu, tespitlerimizi sabredip genel seçim sonrasına bıraktık.
Hasılı kelam, ekonomi hakkında yazmak çok zordu. Buna rağmen milyonlarca gösterim alan “Faiz haram, peki negatif reel faiz helal mi?” sorusunu sorup bu sütunda cevapladık. Faizin nas’a aykırı olması fikrine farklı bir pencere ile itiraz koyduk.

Bu niye önemliydi? Çünkü temeli sorgulamak, bu temel üzerine inşa edilecek ekonomi politikasının sağlıklı olup olmayacağına dair endişeleri tartışabilmek için temel gereklilikti.

Negatif reel faiz politikası ile AK Parti'ye oy veren orta ve alt gelir grubunun aleyhine gelir dağılımının bozulduğunu ifade ettik.
Peki camiadan fikri destek geldi mi? Hayır
. Yazarak kaybedecek çok şey vardı. Zaten ne gerek de vardı?
Daha sonra Şubat sonunda “Seçim sürecini etkileyen faktör: Emekli maaşı” makalesini kaleme aldık
. Kaybedilecekleri görüp erken uyarımızı yaptık. Ancak seçmen, ümitvar edecek bir cevap alamadı.
Siyaset geleceğe dair verilen ümit ile başarı kazanır!

Aralık 2023 yılında yazdığımız makalede ise asgari ücretin yine yüksek enflasyon beklenen 2024 yılında iki kez arttırılması gereğini ifade ettik. İktidar ise illa alenen ve kat’iyetle tek sefer artış olacağını beyan etti.

Bu iki noktadan dolayı yanlıştı
: Birincisi tek ve yüksek oranlı zam yılın ilk yarısında işvereni aşırı zorlayacak, tepki alacak,
ikincisi
yılın ilk çeyreğinden hemen sonra ise ilk dört aylık enflasyonla bile verilen zammın gerçekleşen enflasyon ile sıfırlanma durumu neticesinde
ümitsiz bir seçmen kitlesi oluşturma ihtimaliydi
. Nitekim gerçekleşen de bu tahminimiz oldu. Zaten aleniyetle duyurulan haliyle yıl ortası bir zam yoksa seçmen; ben de yokum dedi!
Halbuki az daha düşük belirlenecek asgari ücret ile hem esnaf-işverenin tepkisi alınmazdı, hem de haziranda az veya çok verilirdi, önemli değil, verileceği söylenen zam ile seçmenin ümidi olacaktı.
Diğer bir başlık ise
emekli maaşında
; memur ve memur emeklisine yüzde 49,25, SSK, Bağkur emeklisine ise 37,55 oranında zam yapılarak
daha fazla prim ödeyen SGK-Bağkur’lulara daha az zam vermenin uygun görülmesiydi!
Yine adalet duygusu, aidiyet duygusu zedelenmişti!
Yeni denklem: Kadroya alınanların açmazı!

Belediye taşeronlarında hizmet verenlerin kadroya alınması kritik bir sorun haline dönmüştü. Şöyle ki, yakın zaman evvel kadroya alınan milyonlar iş kaybı endişesi olmayan memur haline evrildi.

Verimliliğin düşük olduğu bu düzende buna ek olarak artık
belediye çalışanları iktidarın değişmesiyle meydana gelebilecek iş kayıplarının da riskini taşımıyordu.
Artık tek mevzu vardı; hangi başkan adayı çok maaş ve disiplinsiz, rahat iş ortamı vaadinde bulunuyorsa ona oy verilecekti!
Kadrolu çalışanların eş, çocuk veya anne babasına tesiri ile çok yüksek adette oya tekabül ettiklerini ifade etmeliyiz. Eski düzene göre disiplinli ve bütçe merkezli hareket eden başkanların yeni düzeni anlamakta zorlandıkları aşikârdı.
Sadetle; ekonomi seçim sonuçlarını direk etkilemiştir.
Sadece büyümeye odaklanan, gelir dağılımını bozan ekonomi politikaları AK Parti seçmenin oy kararlarında negatif yer tuttuğu
açık şekilde ortadadır. 16 milyon emeklinin, 31 milyon ücretli çalışanın ve yüzde 78 oranında seçimlere katılım oranın olduğunu unutmamak lazım.

Eğer 12-24 ay arasında ekonomi ile ilgili beklenen gelişmeler olsa bile iktidarın halk desteğinden uzaklaştığı böylesi bir fırsatı Batı destekli muhalefetin görüp, sosyolojik desteği de arkalarına alıp erken seçim için yoğun çaba koymaları işten bile olmayacaktır.

Zira ekonomide hareket alanımız dar ve reçete acı; toplum buna çok muhtemelen tepki koyacaktır.
Atılacak adımları buna göre planlamakta fayda olduğu kanaatindeyim. Bizden söylemesi…
#Ekonomi
#seçim
#AK Parti
25 gün önce
Gelir dağılımının bozulması seçmenin sabrını mı taşırdı?
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli