Ah be kardeşim!

04:0013/12/2025, Cumartesi
G: 13/12/2025, Cumartesi
Serdar Tuncer

‘Beşer şaşar’, doğru tespittir ve ‘Allah şaşırtmasın’ güzel duadır. İnsanız; zayıfız, nankörüz, unutkanız, aceleciyiz, zalimiz, cahiliz; zaaflarımız, heveslerimiz, ihtiraslarımız ve nefsimiz var. Hangimizin güzel ameller işleyeceğini görmek için Rabbimiz ölümü ve hayatı yaratmış. Dünya imtihan dünyası. Ayette ölüm hayattan önce zikrediliyor. Dünyanın yalan ölümün gerçek olduğunu ihtar için mi, bilmem. ‘Ağaç gölgesi’ diyor Efendimiz, uzun bir yolculukta dinlenmek için eğleşilen bir ağaç gölgesi.

‘Beşer şaşar’, doğru tespittir ve ‘Allah şaşırtmasın’ güzel duadır. İnsanız; zayıfız, nankörüz, unutkanız, aceleciyiz, zalimiz, cahiliz; zaaflarımız, heveslerimiz, ihtiraslarımız ve nefsimiz var. Hangimizin güzel ameller işleyeceğini görmek için Rabbimiz ölümü ve hayatı yaratmış. Dünya imtihan dünyası. Ayette ölüm hayattan önce zikrediliyor. Dünyanın yalan ölümün gerçek olduğunu ihtar için mi, bilmem. ‘Ağaç gölgesi’ diyor Efendimiz, uzun bir yolculukta dinlenmek için eğleşilen bir ağaç gölgesi. Dünya buncağızdan ibaret fani ve güzel bir imtihan yurdu, ötesi değil.

İmtihanın bin türlüsü var. Makam mevki, mal mülk, erkek kadın, sağlık hastalık, varlık yokluk, nimet musibet… Hepsi birer imtihan vesilesi. Kimine türlü nimetleri verir imtihan eder, kiminden bütün nimetlerini alır imtihan eder. Kimi şükürle geçer imtihanı, kimi sabırla. Aynı insanı ömrünün bir yerinde vererek tartarlar bir yerinde verdiklerini alarak. Bazen vererek kahreder, bazen alışı lütuftur O’nun. Akıl sır ermez.

İtibarını, makamını, malını mülkünü bir imtihanla kaybedeni hor görmek ve kınamak doğru değildir. Kınadığı işi yapmadan ölmez insan. Bugün ona yarın -Allah muhafaza- sana. Mümine yaraşan bu durumdaki bir kardeşi için evvela hüsnü zandır. ‘O öyle şey yapmaz’ diyebilmek böylesi zamanlarda kıymetlidir. Velev ki yapmış bile olsa, ‘Rabbim suçunun cezasını burada verdi ahirete bırakmadı, demek ki Allah’ın sevgili kuluymuş’ diyebilmek de hüsnü zanna dahildir. Bu durumdaki kardeşi için elini açıp af dilemek mertliktir. Kendi günahına ağlayamayan kulları da vardır Allah’ın, başkasının günahı için gözyaşı döken has kulları da! Biz hangisi olmaya talibiz, soru budur.

Hiç kimse sınanmadığı günahın masumu değildir. Parayı buldu sapıttı, makama geldi kibrinden yanına yaklaşılmıyor, şöhreti bulunca azdı demek kolaydır. O parayı sen bulsan, o makama sen gelsen, o şöhret sana nasip olsa sen ne halde olurdun? İnsana ve özellikle Müslümana yaraşan bu tefekkürdür. Bu tefekküre ‘aman ya Rabbi sen bizi muhafaza eyle’ niyazını katık eylemek dervişliktir. Müslümanlık ince insanlıktır zira, dervişlik ince Müslümanlık.

Bir kardeşimiz yasalarca suç, dinen günah olan bir fiili işlemişse burada cezasını adalet verir orada Allah dilerse affeder dilerse cezalandırır. Mahkeme devletindir kul Allah’ın! Böylesi durumlarda devletçilik oynamak, hele hele -muhalfarz- Allahçılık oynamak Müslümana yakışmaz. Bir başkasının hatasının üzerinde tepinmek legal olsa bile helal değildir.

Atatürkçüler, adamcağızın Müslümanlarla yaptığı programları ortaya çıkarıp siz böylesiniz diyor, Müslümanlar sekülerlerle yapılan programları ortaya koyup aslında o sizdendi deme telaşında. Fetöcüler bu olay üzerinden devlete yürüyor, solcular iktidara giydirme derdinde. Bazıları da kızdığı kişilerin zanlı ile fotoğrafı yahut videosunu bulup afişe ederek şahsî intikam peşine düşmüş. Bunu kasıtla kurumsal bir kötülük organizasyonuyla yapan da var, bireysel bir ahmaklıkla, düşene bir de ben vurayım hazzına kapılarak yapan da. İbret alan yok, belki de öyle olmamıştır diyen yok denecek kadar az.

On beş sene kadar evvel, henüz hiç kimse tanımazken Süleymaniye’de bir sahur programına konuk etmiştim Mehmet Akif Ersoy’u. Mevzuuna hakim, meramını güzel ifade eden, pırıl pırıl, dertli, genç bir Müslümandı. Kabiliyeti, gayreti, nasibi ile aldı yürüdü. Güzel yerlere geldi, güzel işler yaptı, başarılarını gördükçe uzaktan sevindim. Şimdilerde kendisine isnat edilen suçlara inanasım gelmiyor. O yapmaz diyorum, yapmamıştır diyorum, bu işte bir yanlışlık var diyorum, inanmak istemiyorum.

Makam ve mevki ile pek tanışıklığım olmadı ama parayı ve şöhreti bir parça tanırım. İnsanım, insanı tanırım biraz. İmkan ve ortam insanı değiştirir, olmadığı bir şeylere dönüştürür, asla yapmam dediği şeyleri yaptırır, bunu bilirim. Yine de düşmanlığım günahkara değil günahadır. Fiilin kötü olduğuna inanırım ben fâilin değil. Suçluysa cezasını çeker insan, tövbe ederse Tevvâb olan Allah Ğafûr ve Rahîm’dir. Ben bana yakışanı yapamadım günah işledim, sen sana yakışanı yap beni affet Allah’ım, diye dua edermiş kudemâ. Duamız her daim budur kendimiz ve kardeşlerimiz adına.

Umarım masumdur ve berat eder fakat şayet suçluysa cezasını vermek yargının işidir; ben geçmiş olsun diyerek günahının affı için dua ederim yine de, Süleymaniyeli bir sahur vaktinde zulüm gören kardeşlerinden bahsederken döktüğü gözyaşları hatırına Mehmet Akif kardeşime.

#aktüel
#hayat
#Serdar Tuncer