Libya’da devlet dışı aktör: Wagner

00:007/02/2022, Pazartesi
G: 7/02/2022, Pazartesi
Yeni Şafak
Düşünce Günlüğü
Düşünce Günlüğü

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle beraber ortaya çıkan yeni güvenlik konsepti, uluslararası ilişkiler literatüründeki “devlet” kavramının bazı temel bileşenlerinin sorgulandığı ve devlet dışı aktörlerin ön plana çıktığı bir döneme öncülük etmiştir...

Fuat Emir Şefkatli - Araştırmacı / ORSAM Kuzey Afrika Çalışmaları

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle beraber ortaya çıkan yeni güvenlik konsepti, uluslararası ilişkiler literatüründeki “devlet” kavramının bazı temel bileşenlerinin sorgulandığı ve devlet dışı aktörlerin ön plana çıktığı bir döneme öncülük etmiştir. Bu anlamda modern devlet anlayışı içinde mutlak egemenliğe sahip olan ve güç kullanma tekelini elinde bulunduran devlet mekanizmalarının zayıflaması, çatışan taraflar nezdinde alternatif güvenlik araçlarının kullanımını bir gereklilik haline getirmiştir. ‘Özel Güvenlik Şirketleri’ (ÖGŞ), bu ihtiyacın bir sonucu olarak daha çok bağımsızlıklarını yeni kazanan Afrika ülkelerinde kendilerine faaliyet alanı bulmuşlardır. Süreç içinde Afrika’nın farklı noktalarındaki iç savaş, çatışma ve kriz alanlarına müdahil olan ÖGŞ’ler içinde Rus Wagner Şirketi, Kaddafi rejiminin devrilmesiyle beraber Libya’da yaşam alanı bulmuştur. Wagner’in Libya’daki güvenlik denklemine dahil olması, iç savaşın seyrini değiştirmekle birlikte bölgesel ve uluslararası anlamda pek çok tartışmaları beraberinde getirmiştir.

Rusya menşeili Wagner, pek çok yönden genel ÖGŞ tanımlamasının dışındadır. Öyle ki Wagner’in küresel pazarlarda faaliyet gösteren ticari varlığı, kendi yöneticileri tarafından kabul edilmemektedir. Çünkü uluslararası standartlara uygun nitelikler taşıyan RSB, Moran ve ENOT gibi Rus şirketlerin haricinde Wagner’in Rusya sınırları içinde yasal bir dayanağı yoktur. Dolayısıyla regülasyon ve hukuki altyapı eksikliği, Wagner’in iç ve dış etkinliğini gri bir alana taşımakta, çeşitli sınırlılıklar ve esneklikler sağlamaktadır.

Öte yandan Wagner, menşei ülkenin hükümeti ile daha güçlü bir organik bağ içindedir. Bu bağlamda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakınlığıyla bilinen Evgeny Prigozhin liderliğindeki Wagner oluşumu, Moskova’nın jeopolitik hedeflerinin gerçekleşmesinde etkili bir örtülü müdahale aracı olarak öne çıkmaktadır.

LİBYA İÇ SAVAŞINA OLUMSUZ ETKİLERİ

2018 yılına gelindiğinde zayıflayan devlet otoritesi ve güçsüz güvenlik kurumlarını fırsat olarak gören Wagner, doğudaki milis güçlerin lideri darbeci Hafter’in lehine sürece dahil olmuştur. Meşru hükümete yönelik başlatılan darbe girişiminde Hafter saflarındaki yerel milisleri eğiten Wagner, eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin yanında cephe savaşlarına katılmıştır. Eylül 2020’de Hafter’in petrol blokajını kaldırdığını duyurmasıyla beraber Libya’nın güney ve doğusuna yayılan Wagner paramiliter güçleri, halen dağınık biçimde Libya’nın çeşitli noktalarında varlığını sürdürmektedir. 2021 yılının Mart ayında kurulan Birlik hükümeti ve milli uzlaşı sürecine rağmen Wagner oluşumu, ülkenin güvenlik sektörünü istikrarsızlaştırmakta ve kırılgan hale getirmektedir.

BÜROKRASİYE SIZDI

İlk olarak Wagner’in Libya’daki askeri varlığı, güvenlik alanından sıyrılarak bürokratik yapı içerisine de sirayet etmektedir. Bu anlamda etki alanı içindeki nüfuz sahibi kabileler ve güçlü milis gruplar ile iletişim kanalları geliştiren ÖGŞ Wagner, bu geniş ağını Rusya devletinin bölgesel çıkarları dahilinde kullanmakta, Rusya’nın Libya’da siyasi anlamda nüfuz alanı kazanmasına olanak sağlamaktadır. Bunun en belirgin örneklerinden birisi Wagner’in Rusya tarafından mevcut hükümete karşı desteklenen Hafter saflarında yer alması ve Hafter’in siyasi denklemin dışına çıkması riskine karşı milli uzlaşı ve diyalog sürecinin baltalanmasına neden olan girişimlerde bulunması olarak gösterilebilir.

YENİDEN İNŞA SÜRECİ ASKIDA

Diğer taraftan Wagner’in ülkenin güneyinde ve doğusundaki varlığı, bölge halkları nezdinde devletin meşruiyetinin sarsılmasına yol açmaktadır. Çünkü devletin temel işlevi olan “toplumun iç ve dış tehlikelerden korunması”, Libya’da, özellikle Wagner’in kontrol ettiği alanlarda geçerli değildir. Temel ihtiyaçları arasında olan güvenliği bölge halkına götüremeyen bir egemen gücün yoksunluğu Wagner benzeri ÖGŞ’lerin soyut anlamda ‘devlet’in sorgulanmasını beraberinde getirmektedir. Bu anlayış, Libya siyaset sahnesinde geçici yönetimleri kadük bırakmakta ve ileriye dönük yeniden inşa sürecini askıya almaktadır. Ayrıca şiddet ve güç uygulama tekelini kendine atfeden Wagner benzeri oluşumların, yerel halka karşı uyguladıkları keyfi ve gayri yasal uygulamalar, yine bölge halkının aidiyet duygusunu sarsarak yeniden inşa süreci sonrası oluşan yapı içinde entegrasyon sorunlarıyla karşı karşıya kalmalarına yol açabilir. Ek olarak Wagner’in etkin olduğu güney bölgelerinde kaçakçılık ve suç faaliyetlerinin arttığı gözlemlenmektedir.

AMAÇ KAOSU SÜRDÜRMEK

‘Haklı savaş’ kavramı günümüz ÖGŞ tartışmalarında önemli bir yer tutmaktadır. Bu kavrama göre muharebe sırasında birbiri ile savaşan tarafların veya orduların meşru kuvvetler olması gerekmektedir. Bu önermenin arka planında ÖGŞ’lerin sahip olduğu ekonomik kaynaklı motivasyonlar ve meşruiyet krizi yer almaktadır. Öncelikle sahip oldukları ‘niyet’ bakımından haklı savaş nedeninden mahrum olan ÖGŞ’ler, halkların kendi kaderini tayin etmelerinde ahlaki bir bariyer oluşturmaktadır. Bu bağlamda Wagner, Libya krizinde taraf olduğu topluluğun meşruiyetini ve masumiyetini lekelemektedir. Daha önce kontrol ettiği bölgelerden çekilmesine rağmen halen tuzaklı mayınların, içine bomba yerleştirilmiş oyuncakların ve çok sayıda savaş ahlakına aykırı gelişmenin ana sorumlusu olan Wagner’in tarafların haklı taleplerine gölge düşürdüğü ve doğası gereği kaotik bir düzenin sürdürülebilirliğini amaçladığını belirtmek mümkündür.

#Libya
#Soğuk Savaş
#Özel Güvenlik Şirketleri
#Wagner