|

Beni darbeciler bu hale getirdi

Yassıada'da Adnan Menderes'in avukatlığını üstlenen Burhan Apaydın, vefatından önce Derin Tarih'e konuştu. Menderes'i savunduğu için zindana atıldığını söyleyen Apaydın 'Farelerin cirit attığı, leş gibi bir yerdi. Fareler beni ısırdı ve bacağımda kocaman bir çıban çıktı. Sağlığımı o zindanlarda kaybettim' dedi.

Burcu Bulut
00:00 - 5/05/2013 Pazar
Güncelleme: 20:59 - 4/05/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
Beni darbeciler bu hale getirdi
Beni darbeciler bu hale getirdi

27 Mayıs cuntasının idam ettiği eski Başbakan Adnan Menderes'i Yassıada Mahkemeleri'nde savunan avukat Burhan Apaydın, geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrıldı. 20 Nisan'da vefat eden Apaydın, ölmeden birkaç gün önce, 15 Nisan'da Derin Tarih'e konuştu. Darbe öncesi Menderes tarafından kurulan Tahkikat Komisyonu raporlarının yayımlanmasını istediğini söyleyen Apaydın, 'Bu hafta Meclis'e başvuracağım' dedi. Ancak giderek artan rahatsızlığı, bu başvuruya müsaade etmedi. Apaydın, 89 yaşında dünyaya veda ederken, o döneme ilişkin saklı kalmış birçok gerçeği açığa çıkaracak Tahkikat Komisyonu raporlarının yayımlanması talebi de onun son isteği olarak kaldı.

20 Nisan'da kaybettiğimiz efsane avukat Burhan Apaydın'ın ölmeden önceki son röportajı Derin Tarih dergisinin mayıs sayısında yayımlandı. Demokrasi şehidi Adnan Menderes'i darbecilere karşı Yassıada'da savunan Apaydın, 27 Mayıs cuntasının, kendisini de zindana attığını hatırlatıyor

'Menderes'i savundum diye beni zindana attılar. Farelerin cirit attığı, leş gibi bir yerdi. Farelerden çok korkardım, bir tanesi beni ısırdı ve bacağımda kocaman bir çıban çıktı. Hastaneye de göndermediler. Çok zor günler geçirdim. İşte o zindanlar beni bu hale getirdi, sağlığımı kaybettim!'

İnsanlar sizi Adnan Menderes'in avukatı olarak biliyor. Menderes'le ilk görüşmeniz nasıl oldu?

Adnan Menderes'i ilk keşfeden ve meclise milletvekili olarak sokan Atatürk'tü. Ondaki cevheri fark etmişti. Gerçekten de yıllar sonra Başbakan oldu. Adnan Menderes ile ilk görüşmemse Başbakanlık'ta Ankara Palas'ın salon kısmında gerçekleşti. Gayet dinç ve dinamikti. Kıyafeti muntazamdı. Giyim kuşamının intizamı dikkat çekiciydi. Kore'ye asker gönderilmesine itiraz etmiştim. 'TBMM kararı olmadıkça hükümet verdiği bir kararla yabancı ülkeye asker sevk edemez' demiştim. Bu görüşlerim o kadar yankı uyandırdı ki tüm gazetelerde yayımlandı. Ama o gün Meclis Kore'ye asker gönderilmesi yönünde karar almıştı.

Menderes'in sizi Demokrat Parti'ye katılmaya çağırdığı doğru mu?

1954'te Menderes beni Başbakanlığa davet etti. Bana 'Arkadaşlar listeleri hazırlamak için bekliyor, sizi de aramızda görmek istiyoruz' dedi. İlk başta listelerde adım duyuruldu ama sonradan düşünüp vazgeçtim; çünkü mesleğime çok bağlı bir insandım. Politikaya girersem severek icra ettiğim bu mesleği aksatacağımı düşünüyordum. Ayrıca listede seçtiği isimleri beğenmemiştim. Onlarla birarada anılmak istemedim.

DP'ye milletvekili olarak girmediğiniz için sonradan pişmanlık duydunuz mu hiç?

Evet, DP'ye girmediğim için pişmanlık duyduğum oldu. Çünkü daha sonradan Meclis İdare Amiri de olan DP Kocaeli Milletvekili Nusret Kuru bana Menderes'in beni Başbakan Yardımcısı yapmak istediğini, şayet Başbakan Yardımcısı olsaydım 27 Mayıs darbesini önleyebilecek tek kişi olduğumu söyledi. Evet, belki de 27 Mayıs darbesini önleyebilirdim. Bu nedenle düşününce hüzünlenirim.

EZAN SUÇLAMALARI HAKİKATE AYKIRIYDI
Yassıada'da Menderes tam olarak neyle itham ediliyordu?

Bugüne kadar Yassıada'da kurulan Yüksek Adalet Divanı'nca verilen mahkûmiyet kararlarının gerekçeleri Türk milletinden saklı tutuldu. Divanın gerekçeli kararının birinci sayfasında Menderes'i suçlayan hüküm baştan sona hatalıydı. Menderes'in Türkçe ezanı kaldırdığı ve böylece Atatürk devrimlerine aykırı bir yol takip ettiği doğrultusundaki gerekçe tamamıyla hakikate aykırıydı. Türkçe ezan kaldırılmadı, ancak ezanın Türkçe veya Arapça okunması müezzinlerin tercihine bırakıldı. Bundan dolayı Menderes'e verilen vatan hainliği kararını yok addetmek gerekirdi.

TÜRKEŞ BENİ KORUDU

Karşılaştığınız en zor dava Menderes'inki mi oldu?

Adnan Menderes davası zorlandığım bir dava değildi ama 27 Mayıs darbesinin 14'leri beni zorla savunmadan uzaklaştırıp zindana attılar. Ama bu 14'lerden biri Alparslan Türkeş değildi. O, bilakis beni korudu. Bana Gökhan Evliyaoğlu ile 'Kasadaki dövizlere ne oldu?' diye mahkemede sormam için haber gönderdi. Bu soruyu iki kez sorduğum halde bir yanıt alamadım. Alparslan Türkeş askerî rejime karşıydı, bu nedenle 14'lerle ihtilafa düştü. Onu gruptan çıkardılar. Tutanaklarda görüşmelerin tümü kayıtlıdır.

HASTALIK NEDENİM YASSIADA

Siz de Yassıada'daki zindanlarda zor günler geçirdiniz...

Evet, ben de zindanda oldukça zor günler geçirdim. Ama kaldığım zindanı tipik koğuşlar gibi düşünmeyin. Farelerin cirit attığı, leş gibi bir yerdi. Farelerden çok korkardım, bir tanesi beni ısırdı ve bacağımda kocaman bir çıban çıktı. Hastaneye de göndermediler. İlkel şartlarla hayata tutunmaya çalıştım. Bugün yaşadığım sağlık sorunlarının tek nedeni Yassıada zindanlarında geçirdiğim o kötü günlerdir.

Koruması olmadı yalnızlığı hep sevdi
Menderes'in hiç korumasının olmadığı doğru mu?

Doğru, korumalarının olmaması kendi tercihiydi. Oldukça mütevazı bir kişiliğe sahipti. Üstelik buna iki kez de şahit oldum: Birincisinde Harbiye'de Kordonbleu isimli bir mekânda karşılaştık. Yanında bakanlar, Mithat Perin gibi bazı milletvekilleri vardı. Yemeğini yedikten sonra yalnız başına çıkıp gitti. Merak edip garsona 'Başbakan tek başına mı çıktı? Eşlik eden yok muydu?' diye sordum. Bana 'Arabasına binmedi, tek başına Harbiye'ye doğru yürümeye başladı' dediler. Diğerinde de kendisiyle görüşmek üzere Florya'ya gitmiştim. Bir adam yanıma geldi, Menderes'i gösterdi: 'Çok açılmış, yanında kimse yok, ayağına kramp girerse ne olacak' dedi. Gerçekten de yalnızdı. Sanırım Menderes yalnızlığı seviyordu.

AĞLAMAYA İZİN YOK
Menderes'in idam edildiği gün nasıl bir ruh hali içindeydiniz?

Takvimler 17 Eylül 1961'i gösterdiğinde öğle vakti Menderes idam edildi. O sırada ben hâlâ zindandaydım, bu yıkıcı haberi de gazetelerden öğrendim. Yer ayağımın altından kaydı sanki. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Nöbetçi subay hemen müdahale etti. Ağlamama bile müsaade etmediler, biliyor musunuz? O an kendi kendime söz verdim: 'Adnan Menderes cinayete kurban gitti. Ne olursa olsun bu davanın peşini bırakmayacağım. Masum bir adamı astılar...'

'Yabancı parmağı' raporlarda var
Yassıada'da Menderes'in en büyük endişesi neydi?

Menderes, 'Ben idamlardan korkmuyorum, sadece tarihe hırsız bir Başbakan olarak geçmek istemiyorum' demişti. Çok iyi hatırlıyorum. Bu sözleri söylerken üzerinde kahverengi bir takım elbise vardı ama gömleği ütüsüz ve yakası buruşuktu. Saçları dağınık, bakımsız bir hali vardı. Gerçekten üzgündü. Daha sonra yaptığımız bu görüşme Yeni Sabah gazetesinde de yayımlandı. En büyük arzusu ise Aydın'a, çiftliğine gitmekti. Çiftliğinin yanındaki akarsuyu yeniden görmek istediğini, özlemle hatırladığını söylemişti. 27 Mayıs darbesinin olacağını, bu şekilde asılsız iftiralarla suçlanacağını aklının ucundan bile geçirmemişti.

Meclis'in kurduğu Tahkikat Komisyonu'nca hazırlanan raporlar darbe öncesindeki olayları aydınlatmak için ne denli önemli?

27 Mayıs demokrasiye vurulan en büyük darbeydi. Demokrasinin yerine askerî rejimi getirmeyi hedefliyordu. Dönemin Tahkikat Komisyonu hazırladığı raporda bu olayların Demokrat Parti ile Halk Partisi'nin birbirine olan düşmanlığı değil, yabancı işi olduğunu yazmıştı. Tahkikat Komisyonu'nun çalışmaları dikta anlayışından ötürü değil, gerçeklerin anlaşılması bakımından çok önemliydi. Şayet o yıllarda Tahkikat Komisyonu'nun darbe öncesi hazırlamış olduğu rapor DP'lilerce, Adnan Menderes ve Celal Bayar tarafından anlaşılmış olsaydı belki tarihin seyri de değişirdi. O yıllarda yaşananların daha iyi anlaşılması açısından bu raporların önemi büyüktür. Bu hafta Meclis'e başvurarak raporların yayımlanmasını isteyeceğim.


11 yıl önce