İnsan hayatları gibi sanat eserleri de dijitale taşınıyor. Dünyaca ünlü resimler, heykeller, çağdaş sanat denemelerine ev sahipliği yapan müzeler artık kilometrelerce uzaktan görülebiliyor. Bünyesinde bulunan parçaları dijitale taşıyan müzelerden biri olan Tate, çağdaş sanat eserleri, deneysel çalışmalar ve sanat buluşmalarına da ev sahipliği yapıyor. Londra’da bulunan Tate Müzesi’nin Dijital İçerik Müdürü Hilary Knight ile İstanbul Heritage Fuarı’nda bir araya geldik. Dijitalleşmenin duygusl bağı nasıl etkilediğini, dijital değişimin toplumsal ve kültürel etkilerini Knight ile konuştuk.
Dijitalleşme insanları hikâyelerle buluşturan bir araçtır. Burada anlamamız gereken ilk şey müzeler hiçbir zaman yok olmayacak. İnsan eliyle yapılmış bina ve eserler de önemini koruyacaktır. Bunların dijitalleştirilmesi, eserlerle ilgili bilginin bir şekilde yayılmasını sağlayacaktır. Dijital sergiler ise insanların bir sergiye interaktif olmalarını sağlamakta ve daha çok insanın daha rahat haberdar olmasına yardımcı olmaktadır, müzeleri küresel ölçüye taşımaktadır. Yani bilginin küresel olarak paylaşımıdır. Çünkü internet küresel bir platformdur. Biz de dijital bir müze değil, bir müzenin dijitalleştirilerek yaptığı işi daha iyi yapabilmesi için çalışıyoruz.
SANAT ÜZERİNE KONUŞMALAR ARTIYOR
Tate müzesinin koleksiyon arşivinde ulusal sanat eserlerinin büyük bölümü bulunuyor. Dijitalleştirme sayesinde insanlar bu koleksiyonlara kolayca ulaşabiliyor. Binlerce sayfa hazırladık ancak koleksiyonun çok ufak bir kısmı henüz dijitalleştirildi. Bu proje için bir fon oluşturuldu ve konulara göre dijitalleştirmeye devam ediyoruz. Sadece dijitalleştirmiyoruz, ziyaretçi kitlemizle nasıl daha iyi iletişim kurarız, ona da bakıyoruz.
Müzedeki eserler fiziki olarak sergilenmeye devam ediyor. Dijitalleştirilme izni olan tüm koleksiyonlarımızın yağlı boya, heykel gibi bütün parçaları web sayfamızda mevcut. Sitemizde eserleri kronolojik sırayla gösteriyoruz. Parçaların hikâyesini, zaman çizelgesini de sunuyoruz. Yani eserin en iyi şekilde anlaşılmasına çalışıyoruz.
Sanat eseri korunmuş oluyor en başta. Daha çok insanla paylaşılıyor. Akademisyen ve öğrencilerin araştırmalarını kolaylaştırıyor.
Tek tehlike küçük çapta kopyalama işlemleri ve lisans haklarının suistimal edilmesi olabilir. Sanatın çok büyük bir gücü var insanlar üzerinde. Eseri, ulaşamayana ulaştırmak çok güzel. Bence bilgiyi paylaşmak iyi bir şey. Eskiden bir imparatorluktuk. Tüm dünyayı ilgilendiren ve bazı ülkeleri birbirine bağlayan hikâyeler var bu eserlerde. Tate olarak sanat üzerine daha fazla konuşulmasında önemli bir rol üstleniyoruz.
ANLATACAK ÇOK ŞEYİMİZ VAR
Asla. Eseri bilgisayar ekranında, telefonunda görmekle müze atmosferinde görmek farklı duygular veriyor.
Dijital veya fiziksel olsun her ziyaretin bir hikâyesi vardır. İnsanlar sırasıyla bireysel, çevresel ve toplumsal hikayesini bir yerlere bağlamak için arayışta. Kimliğini, geçmişini bilip bugünde kendini ona göre konumlandırmak istiyor.
Düzenli olarak insanların ne aradığını, nelere ilgi duyduklarını ve ne zaman ilgilerini kaybedip web sayfasından çıktıklarını gözlemliyoruz. Sergi değil de koleksiyonlarla ilgileniyorlar daha çok. Yüzde 70 koleksiyonlara bakıyorlar. En çok merak edilen, bakılan eserse pisuvardı. Koleksiyonlarımızdan biri değildi, çok önem de vermiyoruz ona. Bu ilgiden dolayı Marcel Duchamp’ın Çeşme adlı eserinin hikâyesini anlatan bir video yapıyoruz.
Evet arşiv amaçlı depolama için kullanılırken paylaşıma geçildi. Şimdi hikâye anlatma zamanı. Sanat eseri üzerinden farklı tekniklerle hikâyenin anlatılması mümkün. Böylece eserin kültürel anlamı da oluşuyor. Zaman kavramının kaybolması, duyguların değişimi, oluşturulan sanal gerçeklik derken gelecekte belki de sanatın tecrübe edileceği sinemalar olacak. Müzeler ise sergi alanlarından çıkıp sanatın sanal ortamda online veya fiziki olarak konuşulduğu tartışıldığı alanlar olacak. Yerel ve evrensel olarak anlatacak çok şeyimiz var.
Konser ve kulaklık kadar fark var
Bence insanına göre değişir ama dijitalleşmenin duygusal bağı azaltacağına inanmıyorum. Konserde müziği dinlemek ile bu müziği kaydedilmiş olarak kulaklıkla dinlediğinizde farklı duygular uyandırabilir ama bir bağ her zaman var.
Sanal gerçeklik bağları sıklaştırdı
Geçtiğimiz yıllarda sanal gerçeklik yöntemiyle Modigliani’nin atölyesini oluşturduk. İnsanlar zamanda yolculuk eder gibi sanatçının o zamanki yaşam koşullarını tecrübe etme şansı buldular. Bu da aralarında inanılmaz sıkı bir duygusal bağ kurulmasını sağladı.