|

Eski bir sokakta İstanbul’u dinlemek

İstanbul’u bir uçtan diğer uca elli yıl boyu fotoğraflayan Ara Güler en sevdiği sokağı Rumelihisarı’ndaki Amiral Fahri Engin olduğunu söyler. Fotoğrafçımız Sedat Özkömeç ile birlikte Ara Güler’in sokağından İstanbul’u seyrettik.

Ayşe Olgun
04:00 - 30/06/2019 Pazar
Güncelleme: 10:20 - 30/06/2019 Pazar
Yeni Şafak
Rumelihisarı’ndaki Amiral Fahri Engin sokağının şimdiki ve geçmişteki görünümü.
Rumelihisarı’ndaki Amiral Fahri Engin sokağının şimdiki ve geçmişteki görünümü.

Bir İstanbul fotoğrafı: Arnavut kaldırımlı sokakta yaşlı bir kadın elinde bir demet çiçekle telaşsız adımlarla yokuşu tırmanıyor. Yan tarafta iki ahşap ev var, sokak bol yeşillikler arasından boğazın maviliğine açılıyor. Bu fotoğraf karesi usta fotoğrafçı Ara Güler’e ait. İstanbul’un sokaklarını elli yıl boyu bir uçtan diğer uca görüntüleyen Ara Güler bir röportajında İstanbul’da en sevdiği bu sokağı anlatırken artık anılarıyla birlikte kaybolmaya yüz tuttuğunu söylemiş. Yıllar sonra da bu sokağa dair bir yazı kaleme almış. Elimizde fotoğrafla arkadaşım Sedat Özkömeç’le birlikte sokağın şimdiki halini görüntülemeye karar veriyoruz.


ÇINAR VE BOĞAZ ARASINDA UZANIYOR

Söz konusu sokağın ismi Amiral Fahri Engin. Google Map’te adı Amiral Fahri Ergin olarak kayıtlı.Rumelihisarı’nda, küçük bir bakkal dükkanının sahibinden Google Map’ten tam yerini tespit edemediğimiz sokağın tarifini yeniden alıyoruz. “İlk sola dönün yukarda Rumelihisarı Meydanı’na çıkın. Çınar ağacı göreceksiniz o meydana açılan en dar sokak’ diye anlatıyor bakkal amca. Önce çınarı sonra meydana açılan o dar sokağı buluyoruz bu sefer.

“Bir sokak sizi mutlaka bir yere götürür. Sokağın sonunda ya yakınınız bekliyordur ya dostlarınız” diyor Ara Güler. Sokak bizi Ara Güler’in bu fotoğrafı çekerken tam durduğu yere doğru götürsün istiyoruz, bu yüzden de bir ileri iki geri ilerliyoruz yokuştan aşağıya. Yeşil yapraklar iyice kapatmış sokağı.

KEDİLER VE SESSİZLİK

Sokakların her mevsim rengi değişir. Onlar yeşerir, çiçekler açar, bir kedi kaçar ansızın önünüzden...”

İki yavru kedi bir köşede oyun oynuyor eski ve iyice yıpranmış bir tarihi çeşmenin yanında. Biraz aşağıda biri gri diğeri siyah iki miskin kedi daha var, duvarın gölgesine uzanmışlar. Ara Güler’in yazısında bahsettiği çiçekler yok ama yeşilin bütün tonları sokağı basmış öyle ki durduğumuz yerden boğazın maviliğini ağaçlar kapatıyor.

BETON VE YOK OLAN AHŞAP KONAK

“Betonlaşmış bir sokağın anısı bile olmaz. Artık kemikleşmiş bir iskelettir, kokusu da yoktur, rengi de. Yani sokak da değildir.”

Bu sokağın betonlaşma hikayesi fotoğraftaki ahşap konakların yıkılıp yerine dikilen apartmanla mı başlamıştır acaba? Yoksa Arnavut kaldırımlarının üzerine dökülen asflatla mı?

Zihnimden bu soru geçerken aşağıdan elinde iki poşetle yaşlı bir bey ağır ağır yokuşu tırmanırken görüyorum. Yanına yaklaşıp sokağın eski halini gösteren Ara Güler imzalı fotoğrafı uzatıyorum kendisine. “Aaa bizim sokak, o fotoğrafın bu sokak olduğunu nasıl bildiniz” diyor biraz hayretle. Ara Güler’in bir yazısında bu sokağı anlattını söylüyorum ve sonra fotoğraftaki ahşap evleri işaret edip soruyorum: “Peki bu evler nerede?” Sesine kırgınlık ve öfke iniyor birden ve şu bilgileri paylaşıyor bizimle: Bundan 50 yıl kadar öncesine kadar fotoğraftaki o büyük konak bu sokaktaydı. Sahibi kimdi şimdi hatırlamıyorum ama birileri gelip yıktı ve şu gördüğünüz apartmanı dikti yerine. Apartman da en az 40-50 yıllıktır. Duvarı da yıktılar. İstanbul’un güzelliğine ne yazık ki kimse sahip çıkmadı.”

BİR DEMET KIRMIZI GÜL

Sokağa ne zaman asfalt döküldüğünü ise 13 yaşından beri bu sokakta yaşayan bir başka sakininden dinliyoruz. “Ben 60 yaşımdayım. 13 yaşımda bu sokağa geldik” diye başlıyor anlatmaya kadın. Sokaktaki ahşap konakları da Arnavut kaldırımları da hiç görmemiş ama sokağın biraz yukarısındaki eski evlerden birini daha önce çalıştığı şirketinin patronu alıp restore etmiş bir diğer bina da restoran/kafe olarak hizmet veriyormuş. Şirket arabaları trafiğe kapalı sokağa araçlarını park etmiş. Yanındaki genç kadın sokağın hemen altındaki tek katlı evde 20 yıl yaşamış. İki yıl önce Bahçelievler semtine taşınmışlar ama sokağını çok özlediği için gezmeye gelmiş. “Benim çocukluğum bu sokakta geçti. Yukardaki beyaz bina sonradan yapıldı. Çeşme ise eskiden akardı” diye sokakla ilgili bilgilerini paylaşıyor.

Sokağın sonuna kadar bu iki hanımla sohbet ede ede iniyoruz. Sokağın ismini gösteriyor genç kadın ve ekliyor: “Amiral Fahri Ergin diye yazmışlardı sokağın adını Sarıyer Belediyesi iki yıl önce yaptığımız itiraz üzerine doğru tabelayı getirip astı.” Sokak merdivenlerle sahile açılıyor. Onlara veda ettikten sonra yeniden sokağı tıpkı fotoğraftaki yaşlı hanım gibi telaşsız ve arkamı denize dönerek yeniden tırmanıyorum.Elimde bir demet kırmızı çiçek eksik belki de. Ya da daha fazlası. “Rumelihisarı’ndaki bu sevdiğim sokak, bugün artık yoktur, kaybolmuştur. Rengi ve anıları sadece fotoğrafta kaldı” diyor zaten Ara Güler de yazısında ve şöyle bitiriyor: “Böyle böyle bitti İstanbul ve sokakları. Artık dünyanın en güzel ışığı bile aydınlatsa bu sokağı, yeşerecek yaprağı, koklanacak çiçeği yoktur. Rumelihisarı’ndaki bu yokuştan bir demet çiçekle geçmeyecektir bir kadın. Ve yağmur yağsa bile damlalar zevksiz ıslatacaktır oraları.”

Not:
Ara Güler’in Amiral Fahri Engin sokağıyla ilgili yazısı, Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan Murat Yalçın’ın hazırladığı “İstanbul Sokakları” adlı kitaptan alınmıştır.
#Ara Güler
#İstanbul Sokakları
5 yıl önce