Genç Şuleler yetiştireceğiz: Şule Yüksel yeni kuşağa da örnek olacak

Şule Yüksel Şenler.

Henüz küçük bir çocukken duydum Şule Yüksel Şenler ismini. Babam, örnek alabileceğimiz şahsiyetleri anlatırken onun mücadelesine de yer verir, il il dolaşarak verdiği konferanslardan bahseder, Şule Hanım’ın çıkardığı Seher Vakti dergisinin daha çok insana ulaşması için canla başla çalıştıklarından söz ederdi. Öyle ki ablamın isim annesiydi Şule Yüksel Şenler. Onun kararlı duruşuna, azmine, çok yönlü kişiliğine, cesaretine ve binlerce insanın şuurlu birer Müslüman olması için gösterdiği gayrete gıpta eden pek çok anne baba gibi babam da ablamın ismini “Şule” koymuştu. Büyük bir dönüşümün ve direnişin sembolü olarak Şule Yüksel Şenler hâlâ genç nesillere örnek olmaya devam ediyor.

Şule Yüksel Şenler’in fikriyatını, uğruna bedeller ödediği davasını, üreten, aktif kimliğini yaşatmak üzere kurulan Şule Yüksel Şenler Vakfı’nın (ŞYŞV)pek çok amaca hizmet edecek şekilde tasarlanan Eyüp Sultan’daki hizmet binası geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti. Toplantı salonu, çok amaçlı eğitim salonu, araştırma kütüphanesi, bilişim, teknoloji, tasarım, moda üretim atölyeleri ve kafeteryasıyla halkın kullanımına da açık olacak binada; gençler için de mesleki eğitim, güzel sanatlar ve kişisel gelişim alanlarında onlarca atölye düzenlenecek, Fatma Bayram, Dursun Ali Tökel gibi kıymetli isimlerle yapılan yüz yüze buluşmalara devam edilecek. Sosyal medya için faydalı içerikler üreten ŞYŞV bu mecrada da çalışmalarını sürdürüyor.

Şule Yüksel Şenler Vakfı’nın hizmet binasının açılışı vesilesiyle vakıf yönetimde yer alan isimlere Şule Yüksel Şenler’in kendileri için ne ifade ettiğini, hayatlarına yön verirken kendilerini nasıl etkilediğini ve Şule Yüksel’in kendilerine neyi hatırlattığını sorduk. Leyla Şahin Usta, Ezra Özdil, Gülcan Tezcan ve Semanur Sönmez Yaman bizim için yanıtladı. Buyurun, beraber okuyalım.

ŞULE YÜKSEL DAVASI İÇİN YOLLARA DÜŞEN BİR KADIN

Gülcan Tezcan (Gazeteci- ŞYŞV Yönetim Kurulu Üyesi)

İdealleri için hayatının en güzel yıllarını feda eden, kendine dair tüm talep ve beklentilerini bir yana bırakarak bir dava ve dert için yollara düşen bir kadın Şule Yüksel Şenler. Evliliği bile davasına hizmet etmeyi kolaylaştırsın diye kabul etmesi ne çok etkilemişti beni. Okumayı çok seven bir çocuk olarak Huzur Sokağı’nı duymuştum ilkin. Raif Cilasun, Ahmet Günbay Yıldız gibi Şule Yüksel Şenler de kütüphanemde yer bulan bir isimdi. Gazeteciliğe heves ettiğimde başörtülü bir kadının erkeklerin hâkim olduğu bir sahada çalışabilmesi mümkün mü diye merak ederken o yolu uzun yıllar önce Şule Yüksel’in ne zorluklar, zahmetlerle yürüdüğünü öğrendim.

Derken gazeteci oldum, Şule Yüksel gibi medyada var olma mücadelesi veren kadın meslektaşlarımla Medyasofa adlı girişim grubunu kurduk. İlk ziyaret ettiğimiz isimlerden biri elbette Şule Yüksel’di. Karşısında başörtülü gazeteci, yazar, yönetmen, yayıncı, radyocu, editörleri görünce nasıl da sevinmişti. Bir zamanlar dergi sayfalarında mankenlerin resimlerine başörtüler çizerek günün birinde toplumsal hayatta da başörtülülerin böyle çoğalmasını arzu ederken ettiği dualar gerçeğe dönmüştü. O gün onun duasını almak hepimiz için çok kıymetli birer hediyeydi.

DÜNYANIN EN ÖZEL MODACISI

Semanur Sönmez Yaman (Gazeteci-ŞYŞV Yönetim Kurulu Üyesi)

Şule Yüksel Şenler, benim çocukluğumun en özel isimlerinden biridir. Kız çocukları annelerinin kıyafetlerine, aksesuarlarına meraklıdır malum. Benim çocukluğumda en sevdiğim parça da anneme ait lila rengi, beyaz tokalı ve kenarında sutaşı bulunan Şule Yüksel Şenler tasarımı başörtüydü. Başı tamamen örten şık duruşuyla, 20’li yaşlarda örtünmeye karar veren annemin imdadına yetişmişti. İşte benim çocukluğum o lila rengi başörtüyle aynaya bakıp, günün birinde bu başörtüye gerçekten sahip olma hayali kurarak geçti. Büyüdükçe Huzur Sokağı’nı, mücadelesini, gazeteci yönünü, cezaevi günlerini öğrendim Şule Yüksel Şenler’in. Gün geldi, gazeteci olarak evine gidip özel röportaj yapma hem hayat hikayesini hem verdiği mücadeleyi kendisinden dinleme ve bütün Türkiye’ye izletme imkânı buldum. Eski defterlerini tek tek açıp, bir zamanlar tasarladığı eşarp ve pardösüleri gösterdi bana. Ahir ömründe karşımda duran kadın; inanç ve azimle atılan adımların kitleleri nasıl etkileyebildiğini gösteren muhteşem bir örnekti. Ve bu beni çok derinden etkiledi. Şule Yüksel Şener’i geri getirmek mümkün değil ama onun açtığı yolda yürümek, bugünün gençlerine, bir kadının tek başına nasıl toplumsal bir dönüşüme önayak olduğunu farklı açılardan göstermek çok kıymetli. Vakıf binamızda bir kütüphane, seminer salonu ve Şule Abla’ya ait eşyaların yanı sıra bir dikiş atölyesi var mesela. Orada dikiş/tasarım öğrenecek her genç kız, Şule Abla’nın hayatına da temas edecek. Vakıftaki atölye, bu yanıyla bence dünyanın en anlamlı dikiş atölyesi.

MÜSLÜMAN KADINLARI SİLKELEYİP KENDİNE GETİRMİŞTİR

Şule Yüksel Şenler en çok başörtüsü için verdiği mücadele ile bilinir. Bence onu farklı kılan şey, mücadelesini başörtüsü düzeyinde değil çok daha geniş bir zeminde ele almasıdır. Müslüman kadına kendini hatırlatan, ayna olan Şule Hanım’ın öyle bir dönemde yaptıklarına baktığımızda ne kadar zor, kıymetli bir mücadele verdiğini görüyoruz.

Dr. Esra ÖZDİL (Mimar-ŞYŞV Yönetim Kurulu Başkan Vekili)

Bu mücadeleyi sadece başörtüsü olarak görmek Şule Hanım’a ve mücadelesine büyük haksızlık olur. Modern dünya diye tabir edilen kurguda Müslüman kadınların kimlik bunalımına düşmeden, kendinden farklı bir şeye dönüşmeden, kendisi olarak çok da güzel olabileceğini hatta o kurgunun Müslüman kadın olmadan eksik kalacağını anlatmıştır. Kimsenin konuşamadığı bir dönemde gerek yazdığı yazılar gerekse verdiği konferanslarla yeni bir bilinç oluşturmuş, ben de buradayım demiş, kendi gibi inanan binlerce insanı da cesaretlendirmiştir. Müslüman kadınları silkeleyip kendine getirmiştir adeta. Ondan yıllar sonra daha 15-16 yaşlarında başörtüsü yasağıyla mücadele etmek zorunda kalan biri olarak beni en çok etkileyen özelliği de bu mücadeleyi en güzel yolla yapmaya çalışmış olmasıdır. Çok zorlu bir mücadele vermiştir ancak kırıp dökmeden, saldırmadan, kavga etmeden… Bugün huzurla, özgüvenle yürüdüğümüz yollardaki dikenleri memleketin her bir yanına solmayan çiçekler ekerek bertaraf eden, eserleriyle bugün dahi yol gösteren bir yıldızdır Şule Yüksel benim için.

ŞULE YÜKSEL ŞENLER VAKFI'NI ONUN MÜCADELESİNİ ANLAMAK VE YAŞAMAK İÇİN KURDUK

Dr. Leyla ŞAHİN USTA (ŞYŞV Mütevelli Heyeti Başkanı)

Şule Hanım 1960’lı yıllardan itibaren mücadeleler veriyor. Henüz gençken Adnan Menderes idam edildiğinde bu kararı kabul etmiyor, eline Türk bayrağını alıp sokağa çıkıyor ve bu yanlışa dur demek için haykırıyor. Gencecik bir kız, askeri vesayetin hüküm sürdüğü, hukukun işlemediği dönemde tek başına bu cesareti gösteriyor. İşte Şule Hanım’ı bizim öncümüz yapan davranışlardan biri. Şule hanım durmuyor; fikriyatını, edebi sanatını kaleme alıyor, dergi ve gazetelerde yazılar yazıyor, genç kızlara ve bize örnek olarak tesettür modelleri çiziyor. Toplumumuzun değişmesi ve iyileşmesi için kendini adamış, hak savunucusu, aktivist ve bir fikir kadını Şule Hanım. Onun mücadelesini anlamak, bıraktıklarını öğrenmek ve yaymak gerek. İşte bu yüzden Şule Yüksel Şenler Vakfı’mızı ve hizmet binamızı açtık. Burada nice hassasiyet sahibi Şuleler yetişecek. Bu sayede Şule Abla’yı dünya kamuoyuna mücadelesi ile tanıtıp duyuracağız. Şule Yüksel Şenler bana mücadeleyi hatırlatıyor. İnandığı değerler uğrunda mücadele eden bir hanımefendi. “Hissi olmayandan hassasiyet beklenmez. Hassasiyeti olmayandan fikriyat beklenmez!” Şule Abla’nın hayatına, mücadelesine baktığımda bunu görüyorum. Hislerini diri tutmuş, hassasiyetlerini korumuş ve bunun üzerine fikirler inşa ederek toplumları ve dünyayı değiştirmek için çabalamış ve çok büyük değişimler, dönüşümler başarmış. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.