Srebrenitsa annesi Hatice Mehmedoviç hayatını yitirene dek Bosna Savaşı’nda yaşananları dünyaya anlatmaya çalıştı. Tüm ailesini soykırımda kaybeden Mehmedoviç, yaşananların sembolü haline gelmişti.
Ne söylersem söyleyeyim, adım Hatice olduğu için suçlu bulunacağımı biliyorum. Onlara göre, hayatta kaldığım için suçluyum.” Bu cümlelerin sahibi, Srebrenitsalı anne Hatice Mehmedoviç’i geçtiğimiz hafta kaybettik. Mehmedoviç, 66 yaşındaydı ve kanser tedavisi görüyordu. Srebrenitsa Anneleri Derneği Başkanı olan Mehmedoviç Bosna Savaşı’nın sembollerinden biri haline gelmişti. 23 yıl boyunca Srebrenitsa için adalet aradı. Eşini, oğullarını ve 22 yakın akrabasını soykırımda kaybeden Mehmedoviç’in “Artık anne olamayacağım. Torunum olmayacak. Oğlum olmayacak. Bu mutlulukların ne anlama geldiğini bilemeyeceğim” sözleri zihinlerimize kazındı.
1990’ların başında Sovyetler Birliği’nin dağılması, Berlin Duvarı’nın yıkılması gibi gelişmeler tüm Avrupa’daki dengeleri değiştirdi. 1992’de, zaten parçalanan Yugoslavya’nın bir bölümü olan Bosna, referandumla bağımsızlığını ilan etti. Ancak Sırp ordusuna dönüşen eski Yugoslavya ordusu Boşnak topraklarına saldırmaya başladı. Savaş tam 3 buçuk yıl sürdü. Resmi kayıtlara göre 10 bini aşkın insan öldürüldü. Yüz 10 bin kişinin akıbeti hala belirsiz.
11 Temmuz 1995’de savaşın dönüm noktalarından biri yaşandı. 8 bin 372 Bosnalı, savaşın şiddetinden kaçmak için, ‘güvenli bölge’ ilan edilen Srebrenitsa’daki, BM Barış Gücü Karargahı’nın olduğu alana sığınmıştı. Ancak Srebrenitsa ve çevresi, Ratko Mladic komutasındaki Sırp birlikler tarafından işgal edildi. BM’nin Hollandalı barış gücü askerleri de Srebrenitsa’yı Sırplara bırakıp gitti. İki hafta içinde 8 bin 372 kişinin tümü öldürüldü ve dünya bu soykırımı sadece izledi. Srebrenitsa Soykırımı, Ratko Mladiç komutasındaki Sırp Cumhuriyeti Ordusu, Sırp Cumhuriyeti siyasi liderlik görevinde olan Radovan Karadziç, Yugoslav Ordusu'nun Generali Momcilo Perisiç, Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç ve Sırbistan İçişleri Bakanlığı'ndan doğrudan destek alan paramiliter grubu "Akrepler" öncülüğünde yapıldı. Bugün, gerçek katillerden bazıları hala serbest. Bazıları ise cezalarını çekiyor.
Srebrenitsa’da eşini, çocuklarını ve yakın akrabalarının birçoğunu kaybeden Hatice Mehmedoviç, yaşananların canlı bir tanığıydı. Mehmedoviç, soykırımın yaşandığı esnada 43 yaşındaydı. Eşi Abdullah, oğulları Azmir (21) ve Almir (17) ile birlikte yaşıyordu. Eşi, bir halk eğitim merkezinde yöneticiydi. Kendisi ise babalarından kalma topraklarında tarımla uğraşıyordu. Evleri Srebrenitsa yamaçlarındaydı. Sırp askeri köyleri olan Potoçari’ye girince kaçmaya karar verdiler. Kendisi oğullarının ve kocasının telkinleriyle, onları yavaşlatmamak için kasabadaki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne gitti. Ailesi ise orman yolundan Tuzla’ya varmayı hedefliyordu. Onlara uzun bir süre ulaşamadı. Ancak yine de hep, “Sırp kamplarındalardır” diye düşündü. Yıllarca, bir umut haber bekledi. Ama akibetlerini aslında tahmin ediyordu...
Kendisi uzun süre müllteci kamplarında yaşadıktan sonra, 2002’de Srebrenitsa’ya, kendi topraklarına döndü. Mehmedoviç, kendisiyle aynı kaderi paylaşan Boşnak kadınlarını bir araya getirerek, derneğini kurdu. Uluslararası konferanslara katıldı, gerçekleri anlattı. Burada yaptığı çalışmalarla soykırımın unutulmasının önüne geçti. Dünyaya Bosna’da yaşananları hatırlatmaya devam etti.
‘Srebrenitsa annesi’ olarak bilinen Mehmedoviç, kocası Abdullah ve büyük oğlunun parçalanmış cenazelerini, ayrılmalarından 12 yıl sonra, 2007 yılında Potoçari’deki mezarlığa defnetti. 2010’da ise 1974 doğumlu oğlu Azmir, toplu mezarda bulundu. Cenazesini, giydiği kot pantolonunun kemer parçasından tanıdı. Mehmedoviç, “Eşim ve oğlumun sadece bacak kemikleri ve sol kol kemiği bulundu. Her yeni gün onların sağ olduklarına dair güzel bir haber gelecek diye uyanıyordum, ama artık bu ümit de yok, toprağın altındalar” diyordu. 2010’daki cenaze törenine katılan dönemin Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç’in elini sıktı. “Kin gütmüyorum” dedi, sadece suçluların yakalanmasını istiyordu. Aynı törende bulunan Başkan Recep Tayyip Erdoğan’da Mehmedoviç’in metanetinden övgüyle bahsedip, “Onda metanet vardı, nefret yoktu, kin yoktu. Bu da tabii bir Müslümanın dünyaya bakışını gösteriyor çünkü dünya barışını biz kin üzerine, nefret üzerine inşa edemeyiz” ifadelerini kullanmıştı.
Bir konuşmasında, ayrılırken kendisine sıkı sıkı sarılan küçük oğlunun kollarını hala üzerinde hissettiğini söyleyen Mehmetoviç, soykırımın üzerinden geçen 23 yıl boyunca yaşananları duyurmaya çalışarak ve ölenlerin yakınlarına yardım ederek geçirdi. “Allah’ın yardımıyla ayakta kalabiliyorum. Hepimiz onun önünde yargılanacağız. Bu katillerden o zaman hesap soracağım. Ben de çocuklarıma cennette kavuşacağım” diyordu Srebrenitsa’nın annesi. Şimdi tüm ailesiyle yeniden buluştu.