Geçtiğimiz hafta Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapılan Türkiye Filmleri Haftası, iki kardeş ülke sinemalarını buluşturan anlamlı bir etkinlik oldu. Kültür Bakanlığı ve Sinema Genel Müdürlüğü'nün katkılarıyla düzenlenen, TİKA ile Yunus Emre Enstitüsü'nün de destek verdiği etkinlik yalnızca sinemaseverler için değil iki ülke sinemacıları için de oldukça verimli geçti. Uzun Hikâye filmi ile beğeni toplayan Osman Sınav Azerbaycan-Türkiye ortak yapımı bir film için kolları sıvadı bile. Bakü'de tanıştığımız, 'Nabat' isimli son filmiyle büyük ilgi gören Azeri yönetmen Elçin Musaoğlu ise iki ülkenin ortak geçmişine dikkat çekerek sinemada da ortak adımlar atılması gerektiğini dile getirdi. Türkiye sinemasına olan ilgi ve sevgisini her fırsatta dile getiren yönetmen Musaoğlu ile Azerbaycan sinemasının serüvenini ve yönetmenin Türkiye sinemasına bakışını konuştuk.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Azerbaycan'da her şey değişti, başka türlü oldu. Tabii ki, bu durum sinemaya da etkisiz ötüşmedi. Her yıl 8-10 sinema filmi, 20 belgesel, 5-7 animasyon filmi üreten “Azerbaycanfilm” birden durdu. Hayatını sinemaya adayan insanlar şaşırdılar ve ne yapacaklarını bilemediler. Tam 10 yıl bu durgunlukla geçti. Artık birkaç yıldır durum değişti ve sinemaya dikkat arttı. Sinemanın gelişimi ile ilgili devlet programı mevcut. Her yıl 3-5 film, 7-10 belgesel film çekiliyor. Artık bugün Azerbaycan'da çekilen filmler dünyanın “A” kateqorili film festivallerinde yer alıyor, ödüller kazanıyor. Bu açıdan geçen 2014 yıl daha etkili oldu. Filmlerimiz Cannes, Venedik, Karlovi Vari ve birçok başka festivallerde yer aldı.
Komşu devletlerle iyi kültürel ilişkiler olduğu için birkaç ortak üretim filmleri de oluştu. Örneğin Türkiye, Rusya, Gürcistan ile ortak filmler çekildi. Farklı Avrupa film enstitüleri ülkemizde etkinlikler gerçekleştiriyor. Genç sinemacılar hibe kazanıyorlar. Ama her halükarda bu çok az bir miktar.
Son dönemlerde Türk sinemasının kazandığı başarılar beni çok sevindiriyor. Bir zamanlar İran sinemasının dünyada tuttuğu yeri Türkiye sineması aldı. Son yıllar Tükiye sinemasının gelişim dönemidir. Şimdi tüm festivallerde Türk filmleri yer alıyor ve ödüller kazanıyor.
etmesini murad ediyorsunuz?
Sinema benim için yaşam tarzıdır. Sinemaya önemli misyonu olan bir sanat türü olarak bakıyorum. Filmler de kitaplar gibidir, bir şeyleri değiştirmelidir. O her zaman seninle yaşamalıdır. Sanki Nizami gibi, Dostoyevski gibi, Çehov gibi, Hesse gibi vb. Bu adamları okuduktan sonra değişmemek mümkün değil.
Yeni projelerim var, henüz kâğıt üzerindeler. Azerbaycan'da yönetmenin her yıl film çekmek şansı yok. Bir film çektikten sonra 2-3 yıl beklemek zorundasın. Çünkü filmler devletin ayırdığı para (bütçe)ile çekiliyor. Yatırımcıların filme para yatırma kültürü bizde henüz oluşmadı. Umarım her şey iyi olur. Ümitvarım. Nasıl derler; umut en son ölen şeydir.
Tanıdığım ve saygı duyduğum türk sinemaçılar çok fazla. Kendime yakın hissettiğim yönetmenlerden Mehmet Eryılmaz, Reis Çelik, Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu ve Reha Erdem'i sayabilirim. Sevdiğim filmler de var tabi. “Bir Zamanlar Anadolu'da”, “Bal” vb. filmleri çok beğeniyorum.
Türkiye Filmleri Haftası'nın Bakü'de yapılması adeta bir bayram oldu. Yeni insanlarla tanışmak, benim için çok hoş oldu. Umut ediyorum ki, bu görüşmeler genç sinemacılar için, İncesanat Üniversitesi'nin öğrencileri için daha değerli oldu. Osman Sınav ile tanışmam benim için çok değerli idi. Üstadın “Uzun Hikâye” filmini izledim. Osman Bey de son filmim 'Nabat'ın gösterimine katıldı. Hoş sözler söyledi, sağ olsun. Alper Aksoy, Öner Kılıç, Cahit Yıldız, Kamuran Yıldız ve sizinle, Suat bey, tanışmaktan çok memnunum. Umut ediyorum ki, bu tanışmalar yeni ortak projelerin, filmlerin oluşmasına yardımcı olur.. Bu yüzden Türkiye Filmleri Haftası organizatörlerine, TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü'ne derin teşekkürlerimi sunuyorum.
Azerbaycan'ı Türkiye ile bağlayan bağlar yeteri kadardır ve bu herkesçe bilinir. Azerbaycan seyircisi türk dizilerini ve filmlerini daha çok izliyor. Ama bu ilişkiler istenilen düzeyde değil. Beraber (ortak) çekilen filmlerin çok olmasını arzu ediyorum. Bu günlerde
Bakü'de Türkiye filmleri haftası yapılması bu çabalara güçlü bir başlangıç olacaktır.