|

Lügatçilik tarihimizin kayıp halkası Lügat-i Remzî

Prof. Dr. Ali Birinci’nin himmetleri ile ortaya çıkarılan Lügât-i Remzî, Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından iki cilt olarak yayımlandı. Lügatçilik tarihinin kayıp halkalarından olan Hüseyin Remzi’nin bu iki ciltlik eseri yeniden hem bu kıymetli ismi hem de lügatçilik tarihine hizmetlerini hatırlamamıza vesile oldu.

Kamil Büyüker
04:00 - 10/11/2018 Cumartesi
Güncelleme: 09:36 - 9/11/2018 Cuma
Yeni Şafak
Lügât-i Remzî, Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından iki cilt olarak yayımlandı.
Lügât-i Remzî, Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından iki cilt olarak yayımlandı.
Kâmil Büyüker

Kamusu namus bilmiş bir milletin kelimelerinden büyük hazinesinin olması düşünülemez elbette. Bir vakitler kelimeler şehrinin anahtarı bizde idi ve o kelimelerle girerdik büyük denizlere. Yine lügatlerimiz var ancak gelinen noktada kelime hazinemiz sığlaştı ve sanki çölde vahaya sığınmış gibi bir haldeyiz.

Yine de biz lügatlerin açtığı mümbit kelime denizine dönelim. Bu alana aşina olan isimlerin bir çırpıda sayabileceği lügatler dışında ismini dahi bilmediğimiz lügatler de var. Bunlardan birisi Prof. Dr. Ali Birinci’nin himmetleri ile ortaya çıkarıldı ve Lügât-i Remzî adıyla Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından 2 Cilt olarak yayımlandı. Lügatçilik tarihinin kayıp halkalarından olan Hüseyin Remzi’nin bu iki ciltlik eseri yeniden hem bu kıymetli ismi hem de lügatçilik tarihine hizmetlerini hatırlamamıza vesile oldu.

Özellikle Lügât-i Remzî isimli eseri ile hatırlanan Hüseyin Remzi hakkında bilgilerimiz Ali Birinci’nin ilk defa Müteferrika Dergisi’nde (“Lügatci Dr. Hüseyin Remzi’nin Serencamı” sayı:31, yaz 2007-1, s.55-70) ve yeniden basılan lügatin girişine yazdığı (s.9-36) biyografiden ibaret.

HEM TIP HEM HUKUK TAHSİLLİ

Tüccar zümresinden Tolcalı (Silistre) İsmail Efendi ile Emine Hanımın oğlu olarak bu şehirde 1853 yılında dünyaya gelen Hüseyin Remzi, küçük yaşlarda İstanbul’a gelmiş. Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye ve devamında Mekteb-i Hukuk’tan mezun olmuştur. Ali Birinci, taş baskı usulüyle başka müelliflerin eserlerini ve gerekse kendi yazdığı eserleri ve lügatleri bir hattat olarak imzaladığına bakılırsa onyedi yaşında hat icazetnamesi almış olduğunu ifade ediyor. Muhtelif memuriyetlerinin yanı sıra matbuat hayatına da atılan Hüseyin Remzi sahibi ve başmuharriri olduğu “Mikyas-ı Şeriat” gazetesinden dolayı Birinci Divan-ı Harb-i Örfi’de yargılanır ve 26 Mayıs 1909’da müebbet kürek cezasına çarptırılır. Rodos’a gönderilir ve hapishaneye konulur. Aldığı cezadan 27 Nisan 1912 tarihinde affa uğrayarak kurtulur.


İLK ESERİNİ 17 YAŞINDA YAZDI

Hüseyin Remzi 1887 yılının Ağustos’unda Hacı İzzet Efendi Matbaasını devralmış ve bu şekilde memurlukla beraber matbaa hizmeti de yürütmüştür. Adıyla anılan lügati dışında eseri olduğu ve ilk eserinin on yedi yaşında iken yazdığı “Münşeâtü’l-Etfâl” (İstanbul 1287, 64 s. taşbaskı) olduğunu yine Birinci’nin kaleme aldığı biyografiden öğreniyoruz.

HANGİ İHTİYAÇTAN DOLAYI YAZILDI?

İlk defa Redhouse’ın Müntehabât-ı Lügat-i Osmâniye isimli ünlü lügatini taşbaskı olarak ve kendi hattıyla baskıya hazırlayan Hüseyin Remzi’nin, bu çalışma esnasında yeni bir lügat tertip etme düşüncesi de doğmuş. Lügat-ı Remzî ise talebeler için küçük, taşınabilir ve güvenilir bir lügat hazırlama arzusuyla yazılmaya başlanmış.

Hüseyin Remzi lügat hazırlama fikrini eserinin girişinde şu şekilde açıklar:

“…Beyana hâcet olmadığı üzere bir lisanın muhafazası o lisanı teşkil ve tezyin eden elfazın cem’ ve terbiyle bir mecmua tanzimine vâbestedir. Bu mecmua olmadan ilimce olan maksada vusûl kilitli bir kapıyı anahtarsız açmağa kalkışmak kabilindendir. Binaenaleyh şu kaziyye-i bedîhiyyeyi tekraren izaha çalışmak dahi hâsıl-ı tahsil demektir. Eslaf-ı kiram kendi zamanlarında görülen ihtiyac nisbetinde bu yolda diriğ-i himmet eyleyerek büyük büyük lügat mecmuaları teşkîl ve tertîb etmişler ise de asrımızda o gibi asarın çoğu havassa ait kalıp avam dahi âsâr-ı mezkûreyi darb-ı mesel tezyînâtı makamında yâd etmektedir.” (s.24-25)

LÜGATİN ÖZELLİKLERİ

Hüseyin Remzi’nin 1888’de kendi hattıyla yazarak iki cilt halinde bastırdığı sözlükte Osmanlı Türkçesi’nde kullanılmayan Arapça ve Farsça birçok kelimeye yer verilmiş. Bugüne kadar lügate hak ettiği değer verilmediğini ifade eden Ali Birinci, daha sonra hazırlanan sözlüklerde kaynak olarak kullanılmamasının bir kayıp olduğunu da ifade etmektedir.

Sözlükte pek çok hususiyet yer almaktadır. Birinci, bunlardan bazılarını zikreder: Evvela Hüseyin Remzi’de çok kuvvetli bir dil hassasiyeti ve şuuru dikkat çekmektedir. Lügatte tıp, nebatat, hayvanat, hikmet-i tabiiye, tarih, fıkıh, kavanin, hendese, hesap ve kimya terimleri de yer aldığı için, ilk defa müspet ilimlere şuurla ve dikkatle yer vermiş ve açılmış bir lügat ortaya çıkmıştır. Her sayfanın başında, müracaat kolaylığı temin etmek için, ilk kelimenin üç harfine yer vermesi de Türk lügatçiliğinde yeni bir usûl olarak dikkat çekmektedir. Belki de en dikkat çekici husus ise işin farkında bir lügat sevdalısı olarak Dr. Hüseyin Remzi’nin kendi hazırladığı lügatin diğer lügatlere olan farkını ve üstünlüğünü açıkça ifade ve işaret etmesidir.

130 YIL SONRA YENİDEN NEŞİR

Doktor Hüseyin Remzî’nin hazırladığı Osmanlıca bir sözlük çalışması olan Lügat-ı Remzî, iki cilt ve iki bin sayfa olarak ilk kez hicrî 1305 tarihinde, İstanbul’da kendi kurduğu ve adını verdiği Hüseyin Remzî Matbaası’ında yayımlanmıştır. 2018 yılında baskısı yapılan bu eser de 1305 tarihli İstanbul baskılı iki ciltlik nüshanın tıpkıbasımıdır. Döneminde ikinci baskısının yapılmadığı ifade edilen lügatin, Vankulu lügatinden sonra dönemin en pahalı lügati olduğu da zikrediliyor.

Lügat-ı Remzî 130 yıl sonra yeniden neşredilerek büyük bir kültür hizmeti gerçekleştirilmiştir. Umulur ki Dr. Hüseyin Remzi’nin lügati, ehlinin iltifat ve alakasına mazhar olur.

#lügati remzi
#ali birinci
5 yıl önce