Öz güvenin olmadığı yerde hezimet kaçınılmaz olur. Hezimeti derinleştiren şey öz güven yoksunluğudur. Öz güven, kendini bilmektir. Kendindeki gizil gücü bilmektir. Kendinden başkasına güvenmemek veya kendinden gayrısına yaslanmamak değildir. Kendi başına buyrukluk değildir. Kendine tapmak hiç değildir. Öz güven üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi, “Kim var?” diye sorulduğunda, sağına ve soluna bakmadan “Ben varım!” diyebilmektir. Hep söyledim. Burada bir kez daha yinelemekte fayda görüyorum. Recep
Öz güvenin olmadığı yerde hezimet kaçınılmaz olur.
Hezimeti derinleştiren şey öz güven yoksunluğudur.
Öz güven, kendini bilmektir.
Kendindeki gizil gücü bilmektir.
Kendinden başkasına güvenmemek veya kendinden gayrısına yaslanmamak değildir.
Kendi başına buyrukluk değildir.
Kendine tapmak hiç değildir.
Öz güven üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi, “Kim var?” diye sorulduğunda, sağına ve soluna bakmadan “Ben varım!” diyebilmektir.
Hep söyledim.
Burada bir kez daha yinelemekte fayda görüyorum.
Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkede yaptığı en büyük devrim “öz güven devrimi”dir.
Bu ülkenin insanlarına evvela “Ben varım!” akabinde de “Biz varız!” dedirten bir devrimdir bu.
Zihinde başlayan bu devrim, yürekte kök salar ve bedenin tüm uzuvlarıyla dimdik ayakta durmanızı sağlar.
“Ben”in “Biz”e dönüşmesi öz güven devriminin doruk noktasıdır.
2019’da başlayan ve 2023’te gözle görülür hale gelen bir husus, Erdoğan’ın kazandırdığı bu devrimin giderek yok olmaya doğru evrilmesidir.
Bunun sebeplerini tek tek analiz etmenin yeri burası değil elbet.
Sadece başat bir sebebi hatırlatmakla yetineyim: Öz güvenin süreç içinde kibre dönüşmesi.
Hep kazanmak, ne yaparsak yapalım veya ne edersek edelim yine kazanırız kibrini beraberinde getirince, kaybetmenin verdiği manevî yıkım bu kez öz güven kaybına yol açtı.
Gördüğüm o ki asıl yapılması gereken şey, Erdoğan’ın o başlardaki kurucu ruha uygun öz güveni yeniden güçlü bir biçimde aşılamasıdır.
Sadece kazanmak için gelenlerin veya yalnızca iktidar ve güç devşirmek için yanaşanların gücün el değiştirme ihtimali karşısında sergilediği tutumlar da öz güven duygusunu aşındıran faktörlerin başında geliyor.
Bu tür insanların tepelerde bir yerlerde olmaları veya itibarlı unvanlara sahip olmaları haliyle tetikleyici bir faktör oluyor.
Gördüğüm o ki en büyük sorunumuz giderek ete kemiğe bürünen öz güven yitimi sorunudur.
Bu sorun, ancak o kurucu ruhun ete kemiğe büründürdüğü ve dolayısıyla manevî-moral değeri güçlü olan bir siyasi solukla aşılabilir.
Bu siyasi solunumun aktörleri elbette çok önemlidir.
Siyasetin temsil makamı, en az siyasetin kendisi kadar etkili ve belirleyicidir.
Bu öz güven sorunu ortadan kaldırılmadığı sürece istediğiniz değişikliği yapınız, varacağınız sonuç, elde etmek istediğiniz sonuç olmayacaktır.
***
Kendi gövdeniz üzerinde kendi başınız olmalı.
Gövdenizin üzerindeki baş sizin başınız değilse gövdeniz de sizin olmaktan çıkar.
Bizi biz yapan kendimize ait inançlarımız ve fikirlerimizdir.
Dahası sembollerimizdir, geleneklerimizdir, değerlerimizdir.
Kendimize ait kelimelerimizdir, kavramlarımızdır, tanımlarımızdır.
Kavramların içini nasıl doldurduğunuz çok önemlidir.
Başkalarına ait kavramları başkalarının tanımladığı biçimde alır kullanırsanız kendinize ait bir zihniyetiniz ve akideniz oluşmaz.
Sizi siz yapan ve bu yüzden millet nezdinde güç ve kudret sahibi kılan zihniyetinizden vazgeçerseniz, gücünüze güç katmak amacıyla başkalarının zihnine ait kelimeleri ve kavramları onların tanımladığı biçimiyle alıp kullanmaya başlarsanız işte o vakit kendiniz olmaktan çıkarsınız.
Bir başkasına dönüştüğünüz için sizi o güne kadar baş tacı eden milletin gönül dünyasından da silinip gidersiniz. Bu silinip gitme birden bire olmasa da zamanla hız kazanarak sizi dibe çeker.
Güç toplamak adına girdiğiniz bu başkalaşım süreci kendi gücünüzden olma sorununu beraberinde getirir.
Kimin zihnine dönüştüyseniz gücünüz de zamanı geldiğinde oraya tebdil olur.
Bir de bakarsınız ki hezimet derinleşerek kapınıza dayanmış.
Demek istediğim şu: Kendi gövdemizin üstündeki baş, yalnızca kendi başımız olmalı. Aksi takdirde bedenen iktidarda olsak bile zihnen ve siyaseten iktidarda olan biz olmayız.
Cumhurbaşkanımızın “öze dönüş” dediği şey, bir bütün olarak böyle anlaşılmaz ve gereği de bu doğrultuda yapılmazsa sadece gövdesiyle iktidarda olan ama zihniyle, fikriyle ve kadrolarıyla iktidarda olmayan bir harekete dönüşürüz.
***
Henüz vakit varken tez elden öz güvenimizi ilk günkü inanç ve aşkla kuşanmalı ve kendi gövdemizin üzerine başka başlara yer vermemeliyiz.