|
Türkiye’nin BRICS yolculuğu
Tüm dünyanın dikkatle izlediği bir gelişmeydi. Küresel güç mücadelesinde önemli
bir kırılmayı
işaret ediyordu. Ancak Ankara’dan herhangi bir yorum gelmemişti. Telefona sarılmış ve kaynaklarımı “
Neler oluyor
” diye yoklamıştım.
Konu bundan tam bir ay önce Güney Afrika’da düzenlenen
15. BRICS Zirvesi’ydi
. 22-24 Ağustos’ta yapılan zirvede, BRICS’i oluşturan beş ülke
ilk kez genişlemeye gitmiş
ve üye sayısı on bire yükselmişti. (Mısır, İran, S. Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Arjantin, Etiyopya yeni üyeler.)
Ankara daha önce BRICS’e üye olma yönünde niyetini vurgulamış,
Cumhurbaşkanı Erdoğan
2018 yılındaki zirveye özel
davetli
olarak katılmıştı. Erdoğan beraberindeki gazetecilere “
Zirvede Türkiye’yi BRICS’e dahil etmeleri
çağrısı
yaptım
” demişti.

ZİRVEDE TÜRKİYE ELE ALINMIŞ
Ankara’dan gelen bu açıklamalara BRICS de kayıtsız kalmıyordu.
BRICS Uluslararası Forumu Başkanı Purnima Anand
, geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamada
BRICS’in de Türkiye’nin
üyeliğini
beklediğini
ortaya koydu. Anand, Türkiye’nin örgüte bir an önce katılmasını istediklerini söylemişti. Yine Anand’a göre Türkiye ve birkaç ülkenin olası üyeliği 2022’de, Çin ve Rusya tarafından ele alınmıştı.
Yeni katılımlar “BRICS’in dünyadaki etkisini kuşkusuz artıracaktı
.”
Bu açıklamalara rağmen Türkiye’nin son zirvede bir adım atmaması, üstelik Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası ABD ile ilişkilerde esen pozitif rüzgâr, “Türkiye BRICS’le arasına mesafe mi koyuyor” sorularına yol açmıştı. İşte kaynağıma tam da bu soruyu sormuştum.
Aldığım yanıt “Kazın ayağı
öyle
değil” diyordu
. Yazmıştım: “BRICS Ankara’nın çok taraflı diplomatik vizyonunda temas edeceği noktalardan biridir.
Ankara’nın bugün bu konuyu gündemine almaması yarın almayacağı anlamına gelmez
.” (bknz.
Bir
Çiçekle
Bahar Olmaz
, 1 Eylül).

DIŞ POLİTİKADA KARTLAR YENİDEN KARILIYOR
Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmaya parantez açalım. Tarih:
30 Ağustos 2023
. Yer:
Kara Harp Okulu
. Erdoğan burada yaptığı konuşmada “Dış politikada kartlar yeniden karılırken yeni işbirliği arayışları ön plana çıkıyor.
NATO, BRICS ve Türk Devletleri Teşkilatı gibi çok taraflı işbirliklerinin uluslararası siyasetteki ağırlığı giderek artıyor
” dedi.
Bu açıklamayı Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’ye haksız ithamlar yönelten AP raporuna tepkisi izledi. “
Gerekirse AB ile yolları ayırabiliriz
” mesajı Batı medyasında bir hayli yankılandı.
Ve
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın
geçtiğimiz hafta BRICS Zirvesi ve IMEC’le (Hindistan-Orta Doğu- Avrupa Ekonomik Koridoru) ilgili açıklaması dikkat çekiciydi.
“Doların bir tehdit, bir silah olarak kullanıldığını” vurguluyordu Fidan.
Ona göre “Bu koşullar altında, daha şeffaf, daha adil ve kimseyi geride bırakmayan bir uluslararası ekonomi ve finans sistemine her zamankinden daha çok ihtiyaç vardı.”

ÇOK KUTUPLU DÜNYANIN TEZAHÜRÜ
BRICS çok kutuplu dünyanın bir tezahürü olarak, Batı karşıtı bir ajandayla kuruldu. Geldiğimiz noktada
Batı’nın hegemonyasından
çıkmak, çok
taraflı politikayla daha fazla
çıkar
elde etmek isteyen gelişmekte olan
ülkelerin
rağbet ettiği bir platforma dönüşüyor.
(Yeni üye BAE “Üyeliğimiz Batı ile ilişkilere zarar vermeyecek” dedi.)
BRICS üyelerinin küresel meselelerde ortak bir politika belirleyemediğini, ekonomik gelişmelerde de çelişkili tutum alabildiğini yaşanan son gelişmeler gösteriyor. Hindistan, Çin’le mücadele ediyor örneğin. Çin’in
Kuşak Yol Projesi’ne karşı geliştirilen IMEC’in
mimarları arasında yer alıyor. BRICS’in yeni üyeleri S.Arabistan ve BAE’nin de Çin karşıtı bu projeyi desteklediklerini belirtelim. O halde BRICS üyeliği, devletlere çerçevesi çizilmiş bir politik vizyon -henüz- sunmuyor.

BRICS’E KAYITSIZ KALINAMAZ
Tüm bu çelişkilere rağmen karşımızda potansiyeli büyüyen bir dev var. Üyelerin toplam yurt içi hasılası
küresel hasılanın
yüzde
36’sını
oluşturuyor. (2030’da yüzde 50’ye çıkacak).
Dünya nüfusunun yüzde 47’si
burada yaşıyor.
Doğalgaz rezervlerinin yüzde 42’si
bu ülkelerde bulunuyor.
Dünya gıda
üretiminin
yüzde 35’ini
bu ülkeler gerçekleştiriyor.
Tablo böyleyken “Çok kutuplu dünyada çok taraflı diplomasi” yürüten
Türkiye’nin BRICS’e kayıtsız kalması düşünülemez.
NATO üyeliği Türkiye için stratejik ve kıymetli (Veto kartının İsveç’i ne hale soktuğunu biliyorsunuz.) Ancak
Batı’yla ilişkiler dünyanın geri kalanına gözümüzü yummamızı gerektirmiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018’de söylediği gibi: “Bu tür oluşumlar içerisinde yer almak, yapılacak atılımlara ortak olmak anlamına gelir. Bu da zarar değil, fayda sağlar.”
#politika
#BM
#Türkiye
#BRICS
3 ay önce
default-profile-img
Türkiye’nin BRICS yolculuğu
Hz. Âdem kaç yıl önce yaşadı?
İsimler
Bulanmadan, donmadan...
MOSSAD, Kissinger, Tel Aviv’deki Nur Locası ve Pike’ci Sinyor!
İşgalci İsrailliler kös kös dönecek