|

Beyazperde heyecanı çok başka

Milli Mücadele’nin anlatıldığı Kurtuluş Hattı filminin başrol oyuncusu Gülsim Ali ilk defa beyazperdede olmanın heyecanının yaşadığını söylüyor.

Dilber Dural
00:00 - 22/05/2022 Pazar
Güncelleme: 01:54 - 22/05/2022 Pazar
Yeni Şafak
Kurtuluş Savaşı’nın en kritik döneminde Milli Mücadele’nin seyrini değiştiren gizli haberleşme ağının hikâyesini anlatan film Kurtuluş Hattı, geçtiğimiz günlerde vizyona girdi.
Kurtuluş Savaşı’nın en kritik döneminde Milli Mücadele’nin seyrini değiştiren gizli haberleşme ağının hikâyesini anlatan film Kurtuluş Hattı, geçtiğimiz günlerde vizyona girdi.

Kurtuluş Savaşı’nın en kritik dönemi Milli Mücadele’yi anlatan film Kurtuluş Hattı, geçtiğimiz hafta seyirciyle buluştu. Atatürk’ün Nutuk’ta özellikle teşekkür ettiği telgraf memuru Hamdi Bey’in hayatından esinlenen film, Milli Mücadele sırasında Anadolu ile İstanbul arasındaki bağlantıyı koparmaya çalışan işgal kuvvetlerine karşı korunan bir grup vatanseverin hikâyesini konu alıyor. Senaryosunu Selman Kayabaşı’nın yazdığı filmin yönetmen koltuğunda da Kayabaşı oturuyor. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra cepheden dönen ve yıllardır hasretini çektiği kıza kavuşmak isteyen bir gencin hikâyesini anlatan filmde Yusuf Aytekin ve Gülsim Ali başrolleri paylaşırken oyuncu kadrosunda Emin Gürsoy, Nizam Namidar, Benian Dönmez, Hamdi Erdoğan, Kaan Turgut, Aybike Turan gibi önemli isimler yer alıyor. Çekimleri 2021 yılında yapılan filmin müzikleri ise Zeynep Alasya’ya ait. Filmin başrol oyuncusu Gülsim Ali ve telgraf memuru Manastarlı Ahmet Hamdi Martonaltı’yı canlandıran Yusuf Aytekin filmi anlattı.

HİLAL BENİM GİBİ ÇOK GÜÇLÜ BİR KADIN

  • Hilal karakterini canlandıran filmin başrol oyuncusu Gülsim Ali, ilk kez bir sinema filminde yer alıyor. Ali, ilk defa beyaz perdede bir işte yer aldığı için çok heyecanlı olduğunu söyleyerek, “Filmi ekranda seyrettik ve çok duygulandık, çok da mutlu olduk. Böyle güzel bir hikâyeyi beyaz perdeye taşıdığımız için gururluyuz” diyor. Oynadığı Hilal karakterini çok sevdiğini belirten Ali, Hilal’in çok mücadeleci bir kadın olduğunu ve aynı zamanda vatan aşkı ile gerçek aşkı arasında kalan bir kadın olduğunu anlatıyor. Hilal ile benzer noktalarının da olduğunu belirten Ali, “Hilal çok vatansever biri, bayrağına aşık bir kadın ben de öyleyim. Hilal benim gibi çok güçlü biri aynı zamanda” diyor. Ali, çekim esnasında aksiyon ve dövüş sahnelerinde zorlandığını dile getiriyor ve ekliyor: “Daha önce çalıştığım projelerde yine böyle sahnelerimiz vardı ama uzun zamandır bu tarz sahneler çekmediğim için tekrardan kısa bir eğitimden geçmek zorunda kaldık. Elimizde de gerçek silahlar olduğu için ve hepsi de çok ağır olduğu için birbirimizi yaralamaktan çok korktuk. Ama çok şükür büyük bir kaza, bir şey atlatmadık. Küçük morluklarla, şişmelerle atlattık.”

112 YIL SONRA TARİHİ BİR KARAKTERİ CANLANDIRMIŞ OLDUM

Filmin bir diğer başrol oyuncusu olan ve telgraf memuru Manastarlı Ahmet Hamdi Martonaltı’yı canlandıran Yusuf Aytekin ise, oynadığı karakteri şöyle anlatıyor: “Manastır’da dünyaya gelmiş biri. Daha sonrasında Sırp işgalinden sonra İstanbul’a geliyor. İstanbul Sirkeci’de bulunan Posta ve Telgraf Teşkilatı’nda (PTT) telgraf memuru. Telgraf memurunun seyrini değiştiren durum 16 Mart 1920 tarihinde değişiyor. Çünkü İstanbul işgal altında. İşgal altında olduğu için Ankara’ya haber gitmiyor. İngilizler İstanbul’u işgal etmişler ve de bir şekilde Ankara’ya haber gitmesi gerekiyor ama gitmiyor. Hatta Atatürk’ün Nutuk’ta bahsettiği, tek teşekkür ettiği sivil karakter de Manastırlı Ahmet Hamdi Martonaltı’dır. Hamdi Sirkeci’deki binada gizli bir telgraf hattı kuruyor ve sonrasında İstanbul’un işgal altında olduğunu Ankara’ya haber veriyor. Daha sonrasında Anadolu’ya yayılıyor ve Milli Mücadele’nin seyrinde önemli bir rol oynamış oluyor. Hamdi’nin aslında serüveni böyle bir serüven. Sonrasında Soyadı Kanunu çıktıktan sonra da Milli Mücadele’nin seyrini değiştirdiği için soy ismi de Martonaltı olarak kalıyor.” Aytekin, “112 yıl önce Manastırlı Martonaltı, Sirkeci’deki postanede Ankara’ya haber veriyor. Çekimlerini yine Sirkeci’deki o büyük postanede yaptık. Ben de 112 yıl sonra tarihi bir karakteri canlandırmış oldum. Gerçek bir karakteri canlandırma açısından sorumluluklarım vardı. Tarihte yaşamış bir karakteri en doğru şekilde nasıl anlatabilirim, 112 yıl sonra Hamdi’yi nasıl anlayabilirim ve günümüz sinemasında seyirciyle nasıl buluşturabilirim diye. Benim için farklı bir tecrübeydi bu açıdan” diyor.

HAMDİ KARAKTERİYLE ÇOK ÖZDEŞLEŞTİM

  • Projeye nasıl dahil olduğunu anlatan Aytekin, filmin yönetmen ve senaristlerinden Selman Kayabaşı ile daha önce Direniş Karatay filminde birlikte çalıştıklarını söylüyor. Aytekin, “Selman hoca yine yapımcıydı ve beraberdik. Bana bir gün WhatsApp üzerinden senaryoyu attı. Hikâyeyi görünce heyecanlandım. Daha sonrasında ‘Oku’ üzerinde konuşalım dedi. Ben de okudum ama Hamdi ile ilgili bir şey demedi. Başka karakterler de vardı ama Hamdi’yi okurken o kadar çok özdeşleştim ki... Çünkü karakter vatanına, milletine sadık bir karakter. Askere gidiyor. Askere giderken Hilal diye bir sevdiği var. Askerden geldiği zaman hem sevdiğini hem de beklediği şehri çok farklı bir şekilde buluyor. Sonrasında Milli Mücadele’ye katılmış oluyor” diyor. Aytekin, daha önce oynamış olduğu karakterle de benzer yönleri olduğunu dile getiriyor ve Milli Mücadele’nin seyrini değiştiren bir olay olduğu için ve tarihte yaşanmış böyle bir olayda Hamdi karakterine can verdiği için çok mutlu olduğunu söylüyor. Çekimlerin çok keyifli geçtiğini ifade eden Aytekin, etkilendiği bir sahneyi şöyle anlatıyor: “Emin Gürsoy Mehmet Akif Ersoy’u canlandırıyor. Mehmet Akif ile olan sahnemizde ben orada bazı şeyleri sezimliyorum ve Ersoy’un yanına gidiyorum. Orada onunla çok çatışmalı bir sahne oluyor. Benim doğruyu aradığım sahne ve Mehmet Akif Ersoy’un da Hamdi’nin gerçek kişiliğini ortaya çıkartıp, Hamdi’deki o cevheri gördüğü sahne. Çok etkilendiğim andı.” Aytekin, “Sinema mı televizyon mu?” sorusuna ise, “Hızlı yaşıyoruz, hızlı tüketiyoruz ve hızlı tükendiğimiz bir çağdayız. Televizyon hızla tükettiğimiz bir çağ ama sinema çağı donduran bir andır. O yüzden tabii ki sinema” şeklinde cevap veriyor.
#Gülsim Ali
#Milli Mücadele
#Kurtuluş Hattı
2 yıl önce