|

Kanadalı yönetmen Kaz Rahman: İslamofobiyle sinemayla başa çıkılır

Batı sinemasının beyaz perdeye yansıttığı İslam tasviri, tartışılmaya ve eleştirilmeye devam ediliyor. Kanadalı yönetmen Kaz Rahman, İslamofobi ile ancak İslam kültürü ile bezenmiş bir sinemayla başa çıkılabileceğini savunuyor.

Latife Beyza Turgut
00:00 - 28/11/2021 Pazar
Güncelleme: 22:49 - 26/11/2021 Cuma
Yeni Şafak
Kanadalı yönetmen Kaz Rahman
Kanadalı yönetmen Kaz Rahman

Son yıllarda yükselişe geçen İslamofobi, varlığını sinema ve televizyon dünyasında hissettirmeye devam ediyor. Özellikle dijital platformlar ve Hollywood Sineması bu anlamda önemli bir role sahip. Yakın geçmişte beyaz perdede öfkeli, güçlü ve silahlı “terörist” rolü biçilen Müslümanlar, şimdilerde Batının hoşgörüsüne sığınmış azınlıklar olarak film ve dizilerde yer alıyor.

Rammy, Elite ve Cuties gibi dizilerdeki Müslüman genç tasvirleri gerçeği yansıtmıyor. Daima otoriter bir ailenin çocuğu olarak İslam’a karşı mesafeli ve alaycı olan bu dizi karakterleri aynı zamanda dünya genelinde azınlık olarak kabul edilen “diğer temsiller” ile dostluk kuruyor. Dünya üzerindeki Müslümanların sayısı bugün 2 milyara yaklaşırken dünyaca ünlü yapımlarda ötekileştirilen bir azınlık olarak gösterilmesi endişe verici bir hal alıyor. Üstelik Müslüman gençlerin bu temsillerin gerçekliği karşısındaki tutumu da değişebiliyor. Müslümanları azımsamak ve onlara karşı olumsuz bir bakış oluşturmak için siyasi bir araç olarak kullanılan sinemada yükselişe geçen İslamofobi, geçtiğimiz hafta İstanbul’da gerçekleşen ve bu yıl 7.si düzenlenen Alemlere Rahmet Kısa Film Festivali’nde de bir kere daha gündeme geldi.

Geçtiğimiz yıllarda Salat belgesel filmiyle Türk seyircisinin tanıdığı Hindistan asıllı Kanadalı yönetmen Kaz Rahman, “İslamofobi ve Sinema” başlıklı konuşması ile festivalin davetlisi olarak İstanbul’daydı. ABD’de City College’dan Medya Sanatları (senaristlik/yönetmenlik) alanında yüksek lisans diploması almasının ardından beş yıl boyunca Pittsburgh Sanat Enstitüsü Film ve Video Bölümünde ve Türkiye’de sinemacılık dersleri veren Kaz, şu anda İngiltere Plymouth Üniversitesi’nde sinema üzerine dersler vermeye devam ediyor. İslamofobi ile ancak İslam kültürü ile bezenmiş bir sinemayla başa çıkılabileceğini savunan Kaz Rahman, bu yönde sinemada önemli işlere imza atıyor.

MİMARİ ÜZERİNE BİR SİNEMA

Görsel sanatlar lisans eğitimi sırasında fotoğraf ve video çekimleri yapan Rahman’ın sinemaya ilgisi öğrencilik yıllarında başlamış. Özellikle İslam kültürü ve mimarisinin sinema üzerinde etkili olduğunu söyleyen Kaz Rahman, sinemaya nasıl gönül verdiğini şöyle anlatıyor: “Sinema ile ilgili ilk hayalimi kurduğumda henüz üniversite öğrenciydim. Filmlerimin üzerinde özellikle islam mimarisinin büyük etkisi oldu. Mimari alanında okuyup araştırma yapmaya ve bu alanda fotoğraflar çekmeye başladım. Camileri gezdim, saraylara girdim, türbeleri ziyaret ettim. Mimari, sinemada üzerine çalıştığım ilk tema oldu. İkinci olarak manzaralarla ilgilendim; şehir manzaraları, daha kurak, ıssız manzaralar... Bu manzaralar içerisinde bir karakter olması fikri ve burada ne yapabilecekleri hakkında fikirler kurmaya başladım. Sanırım görsel sanatlar geçmişim ve mimari benim sinema perspektifimi oluşturmamda oldukça etkili iki unsur oldu.”

MODERN SANATÇILARI İSLAM ETKİLEMİŞ

Üniversitede yıllarında İslami gelenekleri de ilgiyle takip etmeye başlayan Rahman, dünyanın farklı yerlerindeki İslami mimari ziyaretlerinde özgün İslami gelenekleri keşfetme fırsatı yakalamış. Keşfettiği İslami geleneklerden ilham alan ve kendini bu kültürün bir parçası olarak gördüğünü söyleyen Rahman, “Çoğu modern sanatçıların İslam kültüründen ilham aldığını fark ettim ve bunu her zaman motivasyon kaynağı olarak benimsedim” diyor.


SAYI OLARAK AZINLIK DEĞİLİZ AMA

Modernizm, Rahman’ın uzun yıllardır kafa yorduğu bir kavram. Rahman’ ın ayrıca İslami sanatlar ve modernizm üzerine çıkardığı bir kitabı var. Modern dünyanın İslam’a bakışı hakkında görüşlerini paylaşarak ve dünyadaki Müslüman sayısının 2 milyar olduğunun altını çiziyor. Bunun neden altını önemle çizdiğini ise şöyle açıklıyor: “İslam inancı, Endülüs’ten Batı Afrika’ya Güneydoğu’ dan Asya’ya kadar uzanmış, bu yüzden dünyanın yarısı İslami kültür ve uygarlığı tarafından dokunulmuş. Dünya üzerinde 2 milyar Müslüman nüfusu var ve bu sayı kesinlikle bir azınlığı temsil etmiyor. Biz azınlık değiliz. Ancak kültürel güç açısından son iki yüzyılda maalesef bir azınlık durumuna düştük.”

OLUMSUZ TİPLEMEYE FON VAR

İslamafobi hakkında ise Rahman şunları söylüyor: “İslamofobi terimi Müslümanları savunmacı kimliğine sokan bir kavram. Müslümanlar biz öyle değiliz diyerek kendilerini savunmak zorunda. Ama ben kendimi böyle görmüyor ve kendimi savunmak zorunda da hissetmiyorum” Aynı zamanda Müslüman olmanın sinema sektöründe bazı sıkıntıları da beraberinde getirdiğine de dikkat çekiyor. Mesela zaman zaman fon ajanslarıyla iletişim kurmanın ve yapım için finansman bulmanın zorluklarını yaşadığını dile getiren Rahman sözlerine şöyle devam ediyor: “Genellemek yanlış olur ama bazı fon bulma ajansları İslami kültürleri olumsuz gösteren kişilerin işleriyle daha çok ilgileniyorlar. Evet, bazı işler bu şekilde yürüyor ama ben olumlu bir bakış açısı göstermeyi tercih ediyorum. Gerçekten çok sayıda dürüst ve kendini bu işe adamış insanlar var. Müslüman değiller ama benim yaptığım işlerle ilgileniyorlar, sanatsal etik kaygıları var.”

11 EYLÜL BİR DÖNÜM NOKTASI DEĞİL

Müslüman bir yönetmen olarak 11 Eylül sonrasında yönetmenlik yapmanın zor olup olmadığı sorusunu Rahman ise şöyle cevaplıyor: “11 Eylül gerçekten bir kırılma noktası mı emin değilim. Öncesinde de Müslümanlara karşı bir ayrımcılık vardı ancak bundan yeteri kadar bahsedilmiyordu. Bence bu olayla gün yüzüne çıktı ve insanlar ayrımcılık karşıtı yazılar yazmaya başladılar. ” 11 Eylül’ü bir dönüm noktası olarak görmediğini söyleyen Rahman, “Tarihle ilgileniyorsak bence geçtiğimiz 150-200 yıla bakabiliriz ve Batı dünyasının İslam dünyasına olan saygısının yavaş yavaş azaldığını görebiliriz. Geçmişte bir hayranlık ve saygı vardı ve İslam dünyasından ilham alıyorlardı” diyerek bu durumun iki yüz yıl içerisinde giderek azaldığını dile getiriyor.

GENÇ SİNEMACILARA TAVSİYELER

“İslam sanat tarihinin bir gücü var ve bu dünya tarihinin bir parçası. Peki bunu genç sinemacılara nasıl yansıtacağız asıl mesela bu” diyen Kaz Rahman, genç Müslüman sinemacılara tavsiyelerde bulunuyor: Öncelikle farklı ülkelerden farkı yönetmenlerin filmlerini mutlaka izleyin. Ancak şunu unutmayın ki yalnızca film izlemek yeterli değil. Çünkü sadece film izleyerek sinemacı olamazsınız. Aynı zamanda bazı ufak denemeler de yapmanız gerekir. Bu denemelerde mükemmel olmaya çalışmayın. Yeni bakışlar, yeni dostluklar, yeni yerler keşfederek deneyimler ve tecrübeler kazanın.”

#Kanada
#Kaz Rahman
#yönetmen
#İslamofobi
#Alemlere Rahmet Kısa Film Festivali
#11 Eylül
2 yıl önce