|

Ölüm değil kavuşma

Dünyayı, “ruhun bedende hapsolduğu geçici bir durak” olarak tanımlayan Mevlânâ Celaleddin-i Rumî, ölümü, Allah’a kavuşmanın vesilesi saydığı için kendi ölümünün ‘Sevgiliye Kavuşma Gecesi’ (Şeb-i Arus) olarak kutlanmasını vasiyet etmiştir. Vasiyeti yüzyıllardır kesintisiz yerine getirilmektedir. Mevlana'nın 744'üncü Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri bu yıl da coşku ile kutlanacak.

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/12/2017 Cuma
Güncelleme: 00:38 - 8/12/2017 Cuma
Yeni Şafak
​Hz. Mevlana’nın 744’üncü Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Arus)bugün başladı. 17 Aralık’a kadar sürecek olan törende mevlevi geleneğine göre birçok etkinlik gerçekleştirilecek.
​Hz. Mevlana’nın 744’üncü Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Arus)bugün başladı. 17 Aralık’a kadar sürecek olan törende mevlevi geleneğine göre birçok etkinlik gerçekleştirilecek.

Hz. Mevlana’nın 744’üncü Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Arus)bugün başladı. 17 Aralık’a kadar sürecek olan törende mevlevi geleneğine göre birçok etkinlik gerçekleştirilecek. Mevlânâ, "Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde arama, arif kişilerin gönlündedir. Bizim mezarımız. Burada ölüm tezahür ediyorsa da orada doğumdur" der. Böylelikle ölüme bir başka açı kazandırır. Gerçekte iki türlü ölüm vardır. Birincisi, nefsi (egoyu) feda ederek oluşan "manevî ölüm".Bu ölüme, "ilk vuslat" adını da verebiliriz. İkinci ölüm ise, "fizikî ölüm"dür. Bugüne kadar, Şeb-i Arûs olarak kabul ettiğimiz, canın beden kafesinden kurtularak aslına döndüğü, katrenin denize, can ummanına erdiği an. Ki bu an "vuslat gecesi" olarak isimlendirilir.

  • ŞEB-İ ARUS
  • Şeb-i Arus kelimesi “Düğün Gecesi” anlamına . Mevlana ölüm gününü “Hakk’a vuslat” yani “Yaratana Kavuşma” (Düğün Günü-Gecesi) saymıştır, “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan” der. Mevlana, ölüm gecesinin “Şeb-i Arus” olarak anılmasını, ağlama, yas, matem tutulmasını değil, sevinç ve kutlama yapılmasını istemiştir. Çünkü ölüm günü Sevgili’ye, Hakk’a kavuşma günüdür. 744 Yıldır Hz. Mevlana’nın Sevgili’ye kavuşma günü olan 17 Aralık “Şeb-i Arus Vuslat Törenleri” ile kutlanmaktadır. Vuslat; erişme, kavuşma, buluşma demektir. Ölüm Mevlana için kişinin aslına dönüşü, kaynağının ilahi bir cevher olması nedeniyle “Allah’a dönüş” olarak yorumlar. Bir başka ifadeyle ölüm “cismin ortadan kalkması değil, Allah’a doğru uçmasıdır”.
ŞEB-İ ARUS TÖRENİ NEDİR

Mevlana’nın ölüm günü (veya vuslat günü) olan 17 Aralık tarihinde, Mevlana’yı anma amacıyla her yıl yapılan törenin adıdır. Her yıl 17 Aralık tarihinde ikindi vaktinden sonra Kur’an-ı Kerim okunarak ve Ayn-ül Cem (toplu olarak Sema töreni) yapılarak gerçekleştirilir. Şeb-i Arûs, fedakârlıkla başlar, ölüm boyunca devam eder, öbür âleme kavuşmakla tamamlanır. Mevleviler, Hz. Mevlânâ'nın eserlerinde, özellikle de gazel ve rubailerinde açıkladığı ölüm anlayışına uygun olarak, onun vefât gecesini, dünyadan ayrılık gecesi olarak değil, Cenab-ı Hakk'a kavuşma gecesi olarak nitelendirdiler. Bunun için de o geceyi Şeb-i Arûs olarak adlandırırlar ve törenler düzenlerler.


Kadim dost Şems-i Tebrîzî

Mevlânâ'nın kişiliğini ve düşüncelerini anlayabilmek için, üzerinde büyük etkiler yapmış olan Şems-i Tebrizî'den ve ona Mevlânâ ile buluşmalarından söz etmek gerekir. Yüksle Kanar, bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor: "Çünkü bu anlatılmadığı takdirde Mevlânâ üzerine söylenenler eksik kalır. Mevlânâ'nın normal yaşamını birden değiştiren, ona coşkulu ve kabına sığmaz bir ruh hali aşılayan Şems-i Tebrizî, çok keskin görüşlü, zeki bir bilgin ve bir hakikakat aşığı,mürşitlik mertebesine erişmiş ârif bir yol göstericidir. Şems-i Tebrizî ile Mevlânâ'nın karşılaşmaları, çoklarınca iki deryanın karşılaşması olarak nitelendirilmiştir. Gerçekten de bu karşılaşmanın sonucu çok önemli olmuştur. Bu önem yalnızca Şems ve yalnızca Mevlânâ için değil, çift yönlü bir önemdir."


MEVLANA KİMDİR

Mevlana, 1207 yılında bugünkü Afganistan, o dönemde İran sınırları içerisindeki Horasan eyaletinin Belh şehrinde dünyaya gelen, ünlü Türk felsefecidir. 4 yaşında babasından felsefe, filoloji ve din dersleri almaya başlar. 1214 yılında Bağdat’a, 1218 yılında Konya – Karaman’a göç ederler ve babası Bahaeddin Veled için Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından Konya’da medrese yapılır.

Batıdaki Anadolu Selçuklu topraklarına Rum diyarı denildiği için isminin sonuna “Rum-i” (Rum diyarında yaşayan) eki alır. Babası Bahaeddin Veled 1231 yılında öldükten sonra akademide ders vermeye başlar. Sevgi ve saygı göstergesi olarak öğrencileri ve sevenleri tarafından “Mevlana” (Efendi) lakabı verilir. Böylece ismi ünvan ve sıfatlarla birlikte tam olarak “Mevlana Muhammed Mustafa Celaleddin-i Rum-i” olur. Türkçe konuşulan yerlerde ve İran’da kısaca Mevlana denilmektedir.

#Mevlana
#Celalettin Rumi
#Şeb-i Arus
6 yıl önce