|

'Sevgili kediciğim…'

Albert Einstein ile Mileva Maric arasındaki yazışmalar 'Aşk Mektupları' başlığı altında okuyucuyla buluştu. Elli dört mektubun yer aldığı kitap sadece sevgiye dair değil, Einstein'ın 1905 mucize yılı öncesi zihinsel gelişimine de ışık tutuyor.

Harun Karaburç
00:00 - 9/02/2014 Pazar
Güncelleme: 16:42 - 8/02/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
'Sevgili kediciğim…'
'Sevgili kediciğim…'

Hayatının son yirmi yılını Princeton'da hiçbir zaman tamamlanamayacak olan birleşik alan teorisi üzerine çalışarak geçiren ünlü bilim adamı Albert Einstein bugüne kadar daha önce görmediğimiz bir yüzü ile karşımıza çıkıyor. 1905- 1925 yılları arasında yüzyılımızın fiziğini inşa eden bu dahi adamın sevgilisine 'Sevgili kediciğim' diye hitap ettiğini Einstein'ın henüz genç bir delikanlı iken Mileva Maric'e yazdığı mektuplardan öğreniyoruz. Boston Üniversitesi öğretim üyeleri Jürgen Renn ve Robert Schulmann'ın hazırladığı ve Alfa Yayınları arasından çıkan kitap, bugüne kadar görülmemiş bir Einstein portresi çiziyor ve onun mucize yılları olarak tanımlanan yansıtıyor.

BİLMEDİĞİMİZ EİNSTEİN

Aşk mektupları iki kişi arasında geçen diyalogları içermesi bakımından son derece özeldir. Dolayısıyla bunlar sadece bu iki kişiyi alakadar eder. Ancak bahsedilen kişi Einstein gibi dahiyane bir zekaya sahip biri ise bu durum, okur için meraktan öte bir tutkuya dönüşür. Jürgen Renn ve Robert Schulmann da bu ikilemi yaşamış olacaklar ki kitabın girişinde, 'Aşk mektupları yayımlamak, ister istemez okurlar açısından farklı beklentilere, editörler ve yayıncılar açısından da özel alan ihlali ihtimali nedeniyle bazı tereddütlere yol açar. Mektuplar, bir yandan okurun geçmiş mahremiyetler ve tutkular içine girilmesine izin verir, öte yandan sadece uzun zaman önce paylaşılan ve daha sonra sönen duygu ve yaşanmışlıkların anlaşılmaz kalıntıları olarak hizmet eder.' diye yazıyorlar.

AŞKTAN DA ÖTE

Evet, aşk mektuplarını yayınlamanın bazı riskleri vardır. Bunların en başında da kuşkusuz editörlerin de sözünü ettiği mektupların birer eski müsvedde olarak algılanması ve yorumlanması gelir. Ancak Einstein ile Maric arasındaki bu mektuplar salt bir aşk hikayesini yansıtmıyor. Onun ötesinde Einstein'ın yüzyılımızın fiziğini inşa ettiği 1905- 1925 yılları arasına da ışık tutuyor. Birbirine delicesine aşık bu iki gencin İsviçre Federal Politeknik'te öğrenciyken tanışmalarıyla başlayıp 1903'te evlenmelerinden kısa süre sonrasına kadar devam eden bu elli dört aşk mektubu, bir yandan da Einstein'ın 1905 mucize yılı öncesi zihinsel gelişimini yansıtıyor.

BİLİMSEL AŞIKLAR

Elli dört mektubun yer aldığı kitapta Einstein ve Maric 13. mektuba kadar birbirlerine resmi bir şekilde 'siz' diye hitap ediyorlar ancak ilerleyen mektuplarda bu hitap daha samimi bir şekle bürünerek 'sen'e dönüşüyor. Bilimle ilgili çalışmalar yapan bu dahi aşıklar bu konuları da mektuplarına taşımışlar. 28 Mayıs 1901 tarihli bir mektubunda Einstein sevgilisine 'Sevgili kediciğim' diyerek başlıyor ve 'Az önce katot ışınlarının morötesi ışık vasıtasıyla oluşumu üzerine Lenard'ın yazdığı harika bir makale okudum. Bu nefis yazının etkisiyle öyle mutlu oldum ve öyle neşelendim ki bunun bir kısmını kesinlikle seninle paylaşmalıyım' devam ediyor. Onlar bu mektuplarda sadece aşklarını değil bilimi de paylaşıyorlar.

10 yıl önce