Ramazan ayının ilk hafta sonundayız. Zor olan ilk üç gün geçti ve bedenimiz ve ruhumuz arınmaya başladı. Bugün İslamda orucun yeri ve farklarından Rasulullah (s.a.v) ‘in rehberliği ışığında bahsedelim ve bu pazar yazısını sevaba dönüştürelim. Bildiğimiz gibi birçok inançta oruç var. Rasulullah (s.a.v) zamanında da Yahudiler ve Hristiyanlar “pehriz” denebilecek oruçlar tutuyordu. Biz Müslümanların orucunun diğerlerinden farklı olması gerekmektedir. Bu farklardan ilki iftarda acele etmektir. Çünkü Yahudiler iftarlarını erteler ve mümkün olduğunca geç açarlar. Rasulullah (s.a.v.) iftarda acele etmeyi bu yüzden çok önemsemiş, akşam namazının iftardan sonra kılınmasını buyurmuştur. Yine Efendimiz (s.a.v) iftarda acele etmek gibi sahur yemeğinin yenmesini tavsiye etmiştir. Çünkü diğer dinlerde Sahur Yemeği yoktur ve bu Müslümanların orucunun farklarından biridir. Gündüz orucunu hakkıyla tutabilmek için sahur yemeği ile bedeni desteklemek gereklidir. Enes (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) : “Sahur yemeği yiyiniz, sahur yemeğinde bereket vardır” buyurmuştur. O (s.a.v.) yalnızca sahur sofrasını “Mübarek ğadâ” (kahvaltı) olarak tanımlamıştır.
YEMEK YEDİRMEK İYİLİKTİR
Rasulullah (s.a.v.)’a göre yemek yedirmek bir iyiliktir. Bu iyiliğin Allah katında değeri vardır ve dünyada insanlar arasındaki sevgiyi pekiştireceği gibi ahirette de karşılığı alınacak güzel bir sevabın vesilesidir. Bir hadise göre Rasulullah (s.a.v.): “Kırk iyilik vardır. Bunların en üstünü, birisine sağıp sütünden faydalanması için ödünç olarak sütlü bir keçi vermektir. Kim, sevabını umarak ve mükafatını Allah’ın vereceğine inanarak bu kırk hayırdan birini işlerse, Allah Teala onu bu sebeple cennete koyar” demiş, sadece yemek yedirmenin değil, birinin yeme içmesine vesile olmanın da çok değerli bir hayır olduğunu belirtmiştir.
HEDİYELEŞMEYİ KÜÇÜMSEMEYİN
Rasulullah (s.a.v.), evin işlerini idare eden kadınlara ayrı ve özel bir dille seslenerek, “Ey Müslüman kadınlar! Komşu hanımlar birbiriyle hediyeleşmeyi küçümsemesin. Alıp verdikleri şey bir koyun paçası bile olsa” demiş ve sosyal birliğin temel ögesi aileleri, kadınlar ve yemek eliyle birbirine yaklaştırarak ümmet bilincini geliştirmede önemli bir adım daha atmıştır. Efendimiz (s.a.v) ‘in tavsiyesiyle bu Ramazan yemeğimizi bölüşelim, yemek hediye edelim ve yetimlerin sofralarını donatarak bol bol sevap kazanalım inşallah. Bu hafta tariflerimizi hediye edebileceğimiz kadar bereketli, kolay ve lezzetli seçmeye gayret ettim. Hayırlı iftarlar olsun.
* 1 çay bardağı toz tarhana * 1 tatlı kaşığı un * 1 fincan sıvıyağ * 1 yemek kaşığı domates salçası * 1-2 diş sarımsak * 5 su bardağı sıcak su * 1 su bardağı haşlanmış nohut * 1 çay kaşığı tuz * 1 çay kaşığı karabiber * 1 tatlı kaşığı nane
Sarımsakları ince ince doğrayıp yağda kavuralım. Unu, tarhanayı ve naneyi sırasıyla sarımsağa ekleyip kavuralım. Salçayla karıştıralım. Tuz, baharat ve haşlanmış nohutu ilave edelim. Suyu karıştıra karıştıra ekleyip 5 - 10 dakika kaynatalım. Afiyet olsun.
* Yarım kilogram kıyma
* 2 kuru soğan
* 4 patates
* 2 havuç
* 1 su bardağı iç bezelye
* 2 yumurta sarısı
* 3-4 yemek kaşığı un
* 1 çay kaşığı tuz
* Baharat
Bir soğanı rendeleyip kıyma, tuz ve baharatlarla köfte yoğuralım. Dinlendirelim küçükçe köfteler yapıp bir kaç kez una bulayalım. Ayrı bir yerde bir soğan daha doğrayıp yağda kavuralım. Üzerine küp küp doğranmış havuçları ekleyip 5 dakika pişirelim. Sonra yine küp küp doğranmış patatesleri ekleyip onları da kızartalım. Bir tavada köftelerimizi karıştırmadan kızartıp tenceredeki sebzelere ekleyelim. Tavada kalan köfte bulaşığını sıcak suyla çalkalayıp yemeğe ekleyelim. Bezelyeleri ilave edelim ve 20 dakika kısık ateşte pişirelim. Yumurta sarılarını az miktarda soğuk suyla çırpıp ilave edelim ve bir taşım daha kaynatalım. Afiyet olsun.
